"kookie, bu nered—"
"sakın bana benden hoşlanmadığını söyleme. sesimi ilk duyduğunda konuşamadın bile. sen kapıyı açtığında yüzüne baktığım ilk an kalbin yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. sana yaklaştığımda elin ayağın birbirine dolaştı. içlerinde bir yerde tanrım bana neler oluyor dediğini duyabiliyorum lalisa. bunu hissediyorum. yalan mı? saydıklarımın hepsi benim için de geçerli. ilk defa bir kızın yanında bu kadar eğleniyorum, o yazılmalarımızda bana yazdığın her bir cümleyi ekran görüntüsü aldım her bir satırını ezberledim. sana sanırım âşık oluyorum derken şaka yaptığımı mı sanıyordun? ben meğer çoktan âşık olmuşum sana güzelim"
söyledikleri kulağımda yankılanıyordu. duyduklarım karşısında nefesim kesilmişti, tüm vücudum titremeye başlamıştı. üşüdüğümü hissettim. söylediği her şey.. her şey doğruydu. her şeyi nasıl bilebiliyordu? kalbimi okuyabiliyor muydu?
kookie'nin konumunda olan kimsem olmamıştı daha önce. yanındayken hiç sıkılmadığım, yüz yüze değilken bile beni hep güldüren, bu kadar çok güvendiğim hiçkimse olmamıştı hayatımda. insanlarla doğru düzgün iletişim bile kurmuyordum ki. kookie benim.. tanrım, o benim her şeyimdi. ben ona âşık mıyım? onun yanındayken kalbimi kontrol edemememin nedeni aşk mıydı? artık bu soruların cevabını biliyordum. "yalan değil, söylediğin her şey gerçek"
yüzüne yayılan tebessüm o kadar güçlüydü ki aklımda ne bugün ders çalışmadığım için duyduğum stres, ne ailemin yanımda olmaması.. hiçbir şey kalmamıştı. ona aynı enerjide bir gülümseme sundum ben de.
günlerdir bana yaşattığı şey tarif edilemez bir güzellikteydi. ona minnettardım, her şey için.
"yani bu.. artık sevgiliyiz demek oluyor. öyle değil mi?"
söylediği şey kahkaha atmama sebep olmuştu. "artık bir sevgilin var derken bana sormamıştın ama"
"kurduğum cümle ne olursa olsun neticede bu bir teklif ve 2 insanın da bunu onaylaması gerekiyor. ayrıca, bana âşık olduğuna emindim zaten"
"tamam susalım artık olur mu?"
"ne oldu, utandın mı?"
"hayır! sadece bu cümleler bana çok yabancı geliyor. aptal dizilerden başka hiçbir yerde duymamıştım böyle sözler" gerçekten utanmamıştım. zaten öyle her tatlı cümlede utanıp kızaran bir insan da değildim.
"nasıl sözler?"
"of kookie. böyle işte"
"alışman lazım. artık nur topu gibi bir sevgilin var ve bu yakışıklı mı yakışıklı sevgilinden bol bol aşk dolu cümleler duymaya hazır ol"
"umarım sevgili olduktan sonra cıvımazsın. o olaydan nefret ederim sana söyleyeyim de"
"ya sen ne biçim bir kızsın? şuan benimle sevgili olduğun için havalara uçman, boynuma atlaman ve beni öpmen gerekiyordu. bunu yapmak isteyen ne kadar çok kız var biliyor musun? sense gelmiş cıvıma diyorsun. tanrım ilk defa bir ilişkide koşturan taraf oluyorum"
söyledikleri beni bir kez daha şaşırtmıştı.
"il- ilk defa mı?"
neden kekeledim ki? off cidden!
"tamam dediğin gibi olsun, konuyu kapatalım"
"hayır önce cevap ver"
"lalisa evin önüne geldiğimizden beri beni içeri davet etmen için bekliyorum. hatta sırf aklına gelsin diye birlikte uyumaktan bahsettim. aishh sen ciddi misin?"
duyduğum cümle karşısında kıkırdadım. konuyu değiştirmişti ama daha fazla üstelemek istemedim.
"bilerek içeri gel demiyorsun demi? aklına gelmediğinden falan değil"
"aklımdan geçen her şeyi bilmiyormuşsun demek ki"
ardından bana attığı o kadar sevimliydi ki ona karşı gelmeyi beceremeyecek kadar etkilenmiştim. yavru kedi gibi bakıyordu bana. hayır hayır, pofuduk bir tavşan gibi bakıyordu! bir insan hem bu kadar tatlı, hem bu kadar yakışıklı olabilir miydi? kookie öyleydi işte. büzülen dudağını görmeye daha fazla dayanamadım. "gel hadi gel, tavşancık"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon cookie ᝬ liskook
Fiksi Penggemar❝ geldim desem, beni içeri alır mısın? ❞ [#1 lizkook, 270221 #1 seulmin, 020321] 2020 | sud.