Banyo zamanı

623 73 109
                                    

Sebastian Ciel'i bezeyen ipek ve dantel katlarını çözerken parmaklarının becerikli bir şekilde kontun teninde dolaşmasına izin verdi. Ciel hâlâ şeytanının hayatta olduğu gerçeğine alışmaya çalışıyordu, o yüzden de kâhyası kiyafetlerini üzerinden çıkarırken bakışlarını buharlı küvete dikti.

"Neden oradaydın?" diye sordu Ciel, ifadesiz bir sesle. Sebastian onun sesindeki yorgunluğu işitebiliyordu.

"Neden neredeydim, lordum?" diye sordu şeytan. Ciel arkasını dönüp çizmelerini çözerek çıkarmaya başlayan şeytanla yüz yüze geldi.

"Neden oradaydın, sahnede, o lanet olası meleğe itaat ediyordun?"diye homurdandı Ciel, dişlerini öfkeyle gıcırdatarak.

"O ben değildim. Yani, en azından başlangıçta" diye Sebastin beceriksizce yanıtladı. Ciel gözlerini kıstı.

"Açıkla, Sebastian," diye emretti Ciel. Şeytan başından geçeleri nasıl anlatacağını düşünürken iç çekti.

"Beden ve ruh ayrıdır. Ash beni ele geçirdiğinde ruhumu cehenneme geri fırlattı ama bedenimi bir köle-kukla olarak kullanmak için sakladı. Yani, sahnedeki adam ben değildim, kabuğumdu" diye Sebastian açıkladı. Ciel anlayarak başını salladı.

"Peki eğer cehennemde gittiysen, geri dönmeyi nasıl becerdin?" diye sordu Ciel. Sebastian hareket etmeye ara verdi, eli tam Ciel'in ayakkabılarından kurtulacakken topuğu hizasında duraksadı.

"Bilmiyorum," diye itiraf etti şeytan. Ciel kaşını kaldırdı.

"Evrenler arası nasıl yolculuk yapıp kendini hayata geri döndürdüğünü bilmiyor musun?" Ciel kuşkuyla sordu. Sebastian aşağıda Ciel'in pantolonunu çıkarmaya başlarken başıyla onayladı.

"Cehennemi sık sık ziyaret etmem. Bir şeytan olarak hayatım boyunca sadece iki kere gitmek zorunda kaldım, bi keresinde dönüşümümü tamamlamak için, bi keresinde de Grell'i ikinci çemberden çıkarmak için." Kırmızı kafalı ölüm meleğinin masakaralığını hatırlayınca kafasını salladı. "Lanet şinigami bir karabasana aşık olmuştu."

"Peki bu sefer, sen oradayken neler oldu?" sordu Ciel. Sebastian Ciel'in kiyafetlerinin son parçasını da çıkarıp Lordu suya yönlendirdi.

"Doğrudan cehennemin yedinci çemberine düştüm, ve kemiklerden yapılmış bir tahta iniş yaptım," dedi Sebastian, "ve kafamdı dikenli bir taç vardı."

Ciel Sebastian'ın ölüm deneyimini anlatmasıyla tüylerinin diken dike olduğunu hissetdi. Genç lord çabucak dumanlanan küvete dalıp kendisine rahatlaması için izin verdi.

"Ne demek oluyor bu?" diye sorguladı Ciel, kâhyasını cehennemdeki bir tahtta uyumlu bir taç ile hayal ederken. Sanki Sebastian'ın egosu yeteri kadar büyük değilmiş gibi.

"Bilmiyorum, ama Kral Lucifer'in tahtındaydım. Ve onun tacını takıyordum," dedi Sebastian, yaptığı açıklama ile sesi alçaldı, bakışları olanları anımsaması ile dalgınlaşmıştı.

"Peki o neredeydi... yani Lucifer? Bütün bu olanlar boyunca?" sordu Ciel.

"Tuhaf kısmı da burası, lordum," diye başladı Sebastian. Ciel dudak bükerek onu böldü.

"Sanki bundan öncekiler hiç tuhaf değilmiş gibi konuşuyorsun" dedi iğneleyici şekilde. Şeytan efendisinin sözleriyle sırıttı.

"Bu doğru. Yine de ne olursa olsun, kral Lucifer'in şimdi asırlardır kayıp olduğu gerçeğini değiştirmiyor," diye yanıtladı Sebastian. Şeytan avuçlarına şampuan ve yağ karışımı dökerken, Ciel suda buz kesti.

"Bu ne demek oluyor?" diye yineledi Ciel. Sebastian yeniden konuşmaya başlamadan önce boğazını temizledi. Ciel onun heyecanlandığını hissedebiliyordu.

"Ben oradayken düşündüğüm tek şey sizdiniz. Tahtı terkedip odada dolaştım, ama orada kapılar ve penceler yoktu. Hatta en başta girebildiğim için bir tavan bile yoktu," diye açıkladı Sebastian, " Haps olduğum için sinirlendim- neredeyse vahşi bir şekilde. Kafamdaki taçı parçalayıp duvara fırlattım. Sonra bildiğim, hem duvarın hem de tahtın paramparça olduğu, ve sonra krallıktan çıkmayı becererek doğrudan vücuduma geri döndüm."

Ciel Sebastian'ın hikayesinden etkilenmişti, ve bütün bunların ne anlama gelebileceğini merak ediyordu. Ama dalgınlığı dikkatini kâhyasının üzerinden çekmesine neden olmuştu, ve farkında olmadan kafası küvetin kenarından geri düşmeye başladı.

Ciel henüz uyanıkken-zorla da olsa- bir çift dudağın nazikçe alnına dokunduğunu hissetdi.

"Sen benimsin, Ciel" dedi şeytan.

Ciel yorgun gözlerini Sebastian'ın parlayan eflatun rengi irislerini görmesine yetecek kadar açtı. Lord elini kaldırıp  Sebastian'ın ensesine götürerek parmaklarını şeytanın yumuşak saçlarına daldırırken onu ileri çekti ve dudaklarını  onunkilere bastırdı.

Öpücük derin ve tutkuluydu. Baskınlık mücadelesi yoktu, cinsel bir akış ve keşif de yoktu. Bir çölde kapana kısılmış iki seyyahın aynı vahadaki suyu paylaşmak zorunda kalması gibiydi.

Ciel Sebastian'ın ağzına inledi, ve o içindeki açgözlü şeytana uyarak  Ciel'in dudaklarını ısırdı- bir seyyah sahip olduğu tek su kaynağını diğerinden esirgiyordu.

Kont geri çekilmedi. Bunun yerine, her iki elini Sebastian'ın ensesinde bir birine kenetledi ve onu ileri çekerek dizlerinin üzerine düşmeye zorlarken sıcak suyun kâhyasının her yerine sıçramasına aldırmadı. Kendi çıplak göğsünün Sebastian'ın smokininin ıslak dokusuna dayanmış olmasının verdiği hissi benimsemişti.

Sebastian'ın elleri suyun içinden sinsice kıvrılıp Ciel'in kalçalarında duraksadı, pençeli parmak uçları hafifçe kontun tenine battı. Bu asilzadenin dudaklarından başka bir inlemenin dökülmesine neden oldu.

"Bu sefer kendimi tutabileceğimi sanmıyorum, lordum," Sebastian'ın boğuk fısıltısı Ciel'in omurgası boyunca tatlı bir ürpertinin yükselmesine neden oldu.

"Hazırım," diye Ciel şeytanın dudaklarına doğru fısıldayarak söz verdi, yanakları gül rengine bürünürken bakışları aşağı bakıyordu.

Sebastian hiç duraksamadan lordunu küvetten çıkararak yatak odasına taşıdı, sonra onu isteksizce kurulamak için kısa bir ara verdi ve ipek dantelli çarşafların üzerine uzandırdı.

Sonlara doğru hafif bir feels geçiren bir tek ben değilimdir umarım sjcvagdsfa

Çeviri berbat oldu gibime geliyor, cümleler o kadar uzundu ki türkçeye çevirirken saçma olmasın diye bazı yerlerini çok az değiştirmek zorunda kaldım. Umarım beğenmişsinizdir.

Bir sonraki bölümü de çabuk atmaya çalışacağım, ama sadece iki bölümümüz kaldı ve ben yeni bölüm gelir mi hiç bilmiyorum. Yazar-sama en son bir yıl önce bölüm yazmış çünkü. Belki gelir diye bekliyorum, ama eğer isterseniz yeni bir sebaciel hikayesi çevire bilirim. (Öneriniz varsa bekliyorum)

Hepinizi seviyorum, sonraki bölümde görüşmek üzere~💛


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The Evil Champion 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin