Soğuk, buz kadar soğuk bir nehir. Sularında biriken geçmiş, tarihiyle birlikte geleceğe akıyordu gece vakti. Birbirine ve taşlara çarpan suyun sesi, ay ışığının ahenkle dans ettiği bitkilere sürtünüp, siyah göğe uzanıyordu şehir uyurken. Uzak diyarlardan uzanıp genç kızın boynuna dolanan berrak suyun beraberinde tenhada kalmış, unutulmuş ve şekli seçilemeyen karartılar vardı. Bu karartılar geldi ve saklandı gözkapaklarının ardına. İşte, şimdi onları büyük bir iştahla arıyorlardı şehrin uyuduğu evlerde.
Tam bu vakitte, sıcak duyguların hoş bir ahenkle kabarıp, gönlünde küçük kıpırtılar doğurmasını duyuyordu hafiften. Gece yarısıydı ve kavurucu kızıl duygulardan işte böylesine simsiyah bir şiirin altında gölgeleniyordu. Gizlediği karanlığı duman edip savuran bir ses. Boğuk, cama çarpma sesi taşındı kulaklarına. Tedirginlikle uyandı ve etrafına bakınmaya başladı. Ses yeniden geldiğinde kalbi ani bir atılmayla damarında akan kanı daha çok pompaladı. Cama baktığında dışarıda uçan mavi bir şey görür gibi oldu ve merak duygusu onu camın yanına sürükledi.
Balıklar gökteydi ve su derin, simsiyah bir derya olmuştu. Yüzlercesi evlerin etrafında, sokaklarda... Duru penceresini açtığında garip bir şekilde su içeriye dolmamıştı ve o şu an bunu düşünmüyordu bile. Elini uzattı ve yakalamaya çalıştı bir tanesini. Art arda ıskalayınca pes etti ve dedesinin tanıdık olan o rahatlatıcı sesini duydu. "Kızım, az bi bak buraya..." O gördüklerine inanamıyordu. Dedesi, görmüş müydü bunları? Gece izlediği filmin etkisiyle gördüğü bir hülya mıydı tanık olduğu?
Hızlıca dedesinin yanına koştu ve hemen sordu ona. Dedesi onun neyden bahsettiğini bilmiyordu. Duru rüya olmalı diye geçiriyordu içinden. Başka ihtimal vermiyordu gördüklerine. Cama bakmamaya çalışarak girdi yatağına ve zihnini tanık olduğu şeylerden uzak tutmaya çalıştı. Çok çaba sarf etmesine gerek kalmamıştı, uyku onu etkisi altına çoktan almıştı.
Nehrin suları gecenin kendisi üzerine yolladığı soğuk esintilerle çalkalanmaktayken gün doğacak, son bulacak göğün ışıkları, silinecek tüm hülyalar. Yıldızlar düşmüştü saçlarına uyuyan kızın, çok geçmeden nehir aldı kendine kattı, onun ise ruhu duymadı. İşte, gün doğmaktaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Şehirdeki Buzdağı
Narrativa generaleKayıp bir şehirde kendilerini arayan insanlar ve dev bir buzdağı. Saklı olanı mı elde etmek zordur, yoksa gözün önündekini mi?