|Heloo! Hadi bakalım multiye bakıyoruz oy ve yorumları da unutmuyoruz. Alt tarafı yıldızı turuncuya çeviriceksiniz.d
*Dursun dünya çöksün dağlar
Bir ben kalsam olur musun yanımda?*Okulun bahçesinde Helin ve Keremle oturuyorduk. İkisi kendi aralarında konuşuyorlardı. Bu ikiliyi asla anlayamıyorum. Vıcık vıcık ilişkileri vardı. Allah'ım sen koru beni böylesinden.
Dayanamayıp oflayarak kalktım.
"Ne zaman söyleyeceksin?"
"Bilmiyorum ama şimdi zamanı değil"
Sesin geldiği yöne baktığımda Burak ve daha önce görmediğim biri bir şeyler konuşuyorlardı. Beni görünce zaten susmuşlardı.
Onlara yapmacık bir gülümse atıp okulun arkasına doğru gitmeye başladım.
Bunlarda ayrı cinsti.
Arkada genelde kimse olmazdı. Hem yürüyüp hemde kulaklığı telefona takmakla uğraşıyordum.
Sert bir vücuda çarpmamla kafam zonkladı. İstemsizce ah'ladım.
"İyi misin, çok acıdı mı?"
Rüzgardı bu.
"Acıdı tabii salak. Çok uğraştın mı o vücut için?" diye sitem ettim.
Bir yandan da kafamı tutuyordum.
"Merak ettin sanırım görmek ister misin?" dedi alaycı bir ifadeyle.
"İstemez kalsın."
Onu ittirerek geçen müzik dinlediğimiz duvarın dibine oturdum. O da aynı şekilde yanıma gelerek oturdu.
"İzin ver bakayım."
Ellerinin tenime her deyişinde alev alev yanıyordum.
"Bişey yok gibi gözüküyor ama yine de revire gidelim."
"Gerek yok bir şey yokmuş zaten."
"Kalk hadi gidiyoruz."
İlla kendi bildiğini okuyacak. Sen inatsan ben daha inadım yiğidim.
"Gelmiyorum. Çok istiyorsan sen gidip revirde bir check up yaptırabilirsin."
Suratıma 'Ne diyor bu mal' ifadesiyle bakıp güldü.
"Check up ha? kalbimdekini de bulurlar mı bari?"
Kaşlarım çatık bir şekilde "Ne?" diye bir tepki verdim.
Anın şokuyla birden gelip kucakladı beni. Bağarışlarım, göğsüne vurduğum yumruklar, kendimi atma çabalarım hiçbiri işe yaramıyordu.
Yarayamazdı da zaten. Ben güçsüz gücümle nasıl yapabilirdim ki?
Bir de diğerlerinin bakışları vardı. Kızların kıskanç ve öfkeli bakışları görülmeye değerdi.
Şuan hepsinin benim yerimde olmak istediklerine yemin edebilirim. Eh bu da biraz gururlanmama neden oluyordu.
Yani sonuçta Rüzgar annelerin maşallahı kızların inşallahıydı yalan yok.
Resmen Rüzgar'ın kucağında olduğum için gurur duyuyorum. Olaya bak aq.
"Bu kızlar bana öldürücekmiş gibi bakıyorlar."
"Ee Rüzgar Aktaş'ın kollarındasın. Şuan tüm kızlar yerinde olmak istiyor. Normal değil mi?"
Ego yığını diye geçirdim içimden.
Gözlerimin en derinine bakıp,
"Ama sen varsın." dedi.
"Ama ben varım." dedim.
Revire getirip sedyeye yatırdı beni.
"Arkadaş kafasını çarptı da ille de baktıralım dedi."
Şuna bakın ya kucaklayıp getiren o değilmiş gibi konuşuyor.
" Tabii bakalım hemen. Nereye çarptın kafanı?
"
Bir oduna çarptım." dedim Rüzgar'a bakarak. Salak değilse anlamıştır.Kadının bizim deli olduğumuzu düşündüğünden eminim. Ki bu zaten bize bakan bakışlarından fazlasıyla belli oluyordu.
"Şimdilik bir şey yok. Sonradan şişmemesi için buz koyabilirsiniz. Ama şişeceğeni düşünmüyorum çok abartılacak bir şey değil. Ama istiyorsanız buz alabilirsiniz."
"Alalım biz o buzu."
"Hiç gerek yok, teşekkür ederiz." diyerek karşı çıktım.
"Yok biz alalım. Şimdi almazsak arkadaş başımın etini yer."
Kolumdan tutarak dışarı çıktık. Alt tarafı kafamı göğsüne çarptım.
"Şimdi şu buzu koyalım kafana."
"Aaa sen değil miydin buraya benim zorumla gelen, bitti işimiz hadi git artık."
Kolumu çekip ondan uzaklaşmaya başladım. Peşimden geldiğini hissedebiliyordum.
"Nisa bir dursana!"
Adımlarımı kendimi zorlayarak hızlı atmaya çalışıyordum. Ama ondan kaçamayacağımı biliyordum.
Kolumdan çekip kendine çevirdi. Esen ruzgarda saçlarım uçuştuğunu için yüzüne değiyordu. Onu rahatsız ettiginden eminim ama pek umursamışa benzemiyordu.
Daha fazla yaklaşarak elindeki buzu kafama değdiriyordu. Normalde soğuk hissetmem gerekirken şuan yanıyordum.
Buzu kafama değdirirken bir yandan da konuşmak için dudaklarını araladı.
"Bak güzelim benim yüzünden saçının bir teli bile kopsa önce dünyayı sonrada kendimi yakarım, anladın mı?"
Konuşurken hem nefesi yüzüme çarpıyor hem de söylediklerini kalbimi karıştırıyordu. Sanki biri vücuduma bir ateş topu koymuş gibiydi. Kalbim desem sesinin Rüzgara'a gitmemesi için dua ediyordum.
Buzu yavaşça indirdi.
"Şimdi gidebilirsin. Ağrın olursa ararsın."
"Hoşçakal." diyerek yanından ayrıldım.
Gözden kaybolana dek bir çift gözün bakışları altında olduğumu hissedebiliyordum.
------------
Biraz sohbet edek ya* Bölümü nasıl buldunuz?
* En sevdiğiniz karakter?
* Sevmediğiniz karakter?
* Bu bölümde Rüzgar'a düşenler?
*Benimde bir bilinmeyenim olsaydı keşke diyenler?
* Bölümde bayıldığınız kısım?
* Sizce Burak'ın söylediği şeyler ne anlama geliyor?
* Malum soruu sizce bilinmeyen kim?
* Ve son olarak hikayeyi baştan sona değerlendirdiğinizde eleştirileriniz ne olur? Şuraya yazın bakalım. Merak ediyorum:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANLI YAYIN | TEXTİNG
Short StoryYanlışlıkla girdiğiniz bir canlı yayında aşık olur muydunuz? Ya da kimliğinizi saklayarak o kişiyle konuşur muydunuz?. -------- Bilinmeyen numara: Kalbinin, kalbime zoru ne? Nisa: Anlamadım? Bilinmeyen numara: Aklım sürekli aklına kaçıyor. Nisa: De...