|35

643 31 15
                                    

|oy ve yorum pls. Gelişmelerden haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz, panomda bilgi veriyorum.

*Beni al kucağına, elini belime sar
Beni almadığın an üşürüm sabaha kadar
Beni al kucağına, elimi beline sar
Beni almadığın an ölürüm beni al.*

"Ya sen eve girmek için izin aldın mı?"

Odama doğru yürüyordu. Adımlarımı hızlandırıp, hatta koşarak önüne geçip odamın kapısına yaslandım.

"Nisa çocukluk yapma, çekilde bakayım şu ödevine."

"Ya bitti diyorum, anlamıyor musun?"

"Anlamıyorum, anlamıyorum." Yüzüme eğilerek konuştuğu için nefesi yüzüme çarpmıştı. Bu bile başımın dönmesine neden olmuştu. Anın şokuyla, belimden tutarak kenara ittirmişti.

"Ya hayır."

Yanına gittiğimde gülüyordu. Gülüşü gitgide büyüyordu.

"Çok mu komik?"

"Söyleseydin beceremedim diye, gülmezdim."

"Ne becerememesi ya, istesem çok da güzel yapardım."

"Eee, neden olmadı o zaman?"

Hâlâ gülüyordu, şerefsiz.

"Ya gülmesene."

Bak hâlâ.

"Tamam tamam gülmüyorum."

Maketin yanına giderek oturdu.

"Bu çok yanlış olmuş, en başından beri."

"Ne yapacağız peki?"

Yanına giderek oturdum bende.

"Yanlışlarımızı düzelteceğiz."

"Olur mu öyle?"

"Geç kalmadığımız sürece tabii olur."

"Geç kalmış mıyız peki?"

"Bak bu tutkal iyice yapışırsa kaldıramazdık."

"Hiç mi kaldıramazdık?"

"Belki kalkardı ama, kartonda izi kalırdı."

"O zaman geç olmadan yanlışı düzeltelim."

Usta bir şekilde maketin parçalarını birbirinden ayırdı.

"Şimdi yanlışlarımızı düzelteceğiz. Parçalar hep yanlış yere yerleştirilmiş. Bak mesela bu, bu parça buraya ait değil. Bunu, ait olduğu yere, olması gereken yere, şu mavi parçanın yanına yerleştiriyoruz."

"Ben, bunu nasıl fark edemedim?"

"Bak nasıl dengelendi ama ait olduğu yere konulunca."

"Evet."

"Şurası da dengesiz galiba." Elimle siyah parçaların olduğu yeri gösterdim.

"Evet. Sen düzeltmek ister misin?"

"Yapabilir miyim, ya doğrusunu yapmaya çalışırken iyice yoldan çıkarsa?"

"Ben sana güveniyorum, hadi."

Gözleriyle temenni verdiğinde, bir anlık gazla düzelttim.

"Oldu mu?"

"Hiçbir yanlış bunun kadar güzel düzeltilemezdi."

Gülümsedim.

2 saat sonra.

"Son bir tane, birlikte yapalım mı?"

"Olur. Bir parça eksik galiba Rüzgar."

"Galiba."

İkimizde odanın içinde son parçayı arıyorduk.

"Buralarda olmalı. Başka nereye gidebilir ki? Yürümeyi henüz öğretmedim."

"Daha sonra öğretecek misin?"

"Yok, daha sonra döveceğim. Bizi böyle uğraştırmaya ne hakkı var meymenetsiz şeyin?"

"Buldum Nisa. Minderin altındaymış."

"Ya gözümüzün önündeymiş nasıl göremedik?"

"Normal değil mi? Kimse gözünün önündekini göremiyor zaten. Bak yakınımıza bakmadan hemen başka yerlere baktık."

"Haklısın. Yerleştirelim mi?"

"Gel."

Son parçayı koyup oh çektim.

"Bu parça olmasaydı tüm ödev çöp olurdu."

"Küçücük şeyin önemine bak ya."

"Öyle."

"Ben, teşekkür ederim. Yardımların için."

"Önemli değil. Yanlışları düzelttik, bak her şey yolunda."

"Evet."

"Maketin yanlışlarını düzelttik, peki bizim yanlışlarımız onlar nasıl düzelecek?"

CANLI YAYIN | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin