27. Rekabet

54 7 4
                                    

İnsanlar sever değil mi? Peki neden ben sevmiyorum? Biri gider biri gelir. Peki ben neden başka birini getiremiyorum? Zaman çok kıymetlidir. Bu yüzden kime harcadığına dikkat et. Peki ben neden zamanımı iyi harcayamıyorum? Unutmak istiyorum ama ne zaman unutacağım desem, kalbimi bıçaklyıp da kafese koyup denizin dibinde boğulmaya mahkum edilmiş gibi hissediyorum. Bir insanın sevdiğini unutması ne kadar zor değil mi? Onunla ilgili herşeyi kaldırmak istersin ama en ufak bir detaya kıyamazsın. Seni ne kadar yaralarsa yaralasın, onu affetmek için bir yol ararsın.

Bazen affedemiyorsun... Olmuyor. Kalbin o kadar çok kırılmış ki sürekli sızlıyor... İşte o zaman unuturum diyorsun. Unuturum, yeni bir hayat kurarım, herşeyi geride bırakırım. Ama bunları düşünürken yanından ayrılmayan o boktan cesaret, yapacağın zaman ortadan kayboluyor. Her yerde arıyorsun ama bulamıyorsun.

Savaş gelip elindeki sodayı önüme koyana kadar işte bunları düşünüyordum. Sodayı koyup yanıma oturmuş, benim gibi sessizliği dinliyordu. Gözlerimi önümdeki gölden çekmiyordum.

"Bazen hafızamın balıklar gibi olmasını istiyorum,"

Savaşın sesiyle bozulan sessizlik nedeniyle ona dönmeye karar verdim. O da benim gibi göle bakıyordu.

"Herşeyi unutmak için mi?"

"Evet, bazen bazı şeyleri unutmak gerek, gereksiz şeyleri,"

Yaptığı imayı anlamamıştım.

"Mesela?"

Gözlerini kıstığında düşündüğünü anlamıştım.

"Sana acı çektiren şeyleri mesela," dediğinde ona baktım. Gözlerim siyah irislerle buluşunca dediğini düşünmeye başladım.

"Ben unutmak istemem. Gerçekler acıdır ve acı seni hayata hazırlar,"  derin bir nefes alarak devam ettim.

"Kendime acı çektirmeyi seviyorum."

Bu sefer o bana baktı ama ben ona bakmıyordum. Uzunca bana bakınca ona döndüm. Beni inceliyordu.

"Ya fark etmeden çevrendekilere de acı çektirirsen? Sen fark etmeden giderler. İşte o zaman acı daha çok olur."

Konuşmasını devam ettirdim.

"İşte o zaman hayatın tam bir bok çukuruna döner."

Konuşmamızı bölen Kuzeyin sesiydi.

"Ne konuşuyorsunuz siz?"

Aynı anda arkamıza dönünce buraya şüpheyle bakan Kuzeyi gördüm. Yanımıza gelip tam aramıza oturdu. Savaş öfkeyerek yana kayarken Kuzey ise sadece sırıtmıştı.

"Neyse hadi kalkın hoca çağırıyor. Oyun oynayacağız."

Kuzeye baktım,

"Oyun mu? Ne alaka?"

"Ya birbirimizle kapışacağız işte bence gayet iyi."

"Güzel o zaman siz gidin çünkü ben gelmiyorum. Gereksiz şeylerle zaman harcamak yerine kafamı dinlemeyi tercih ederim."

Kuzey şeytanca sırıtıp bana baktı. Ardından Savaşın duyamayacağı bir şekilde kulağıma fısıldadı.

"Bence Sedefi yenmek için büyük bir şans, ne dersin?"

Yüzümdeki piskopat gülüşle Kuzeye döndüm.

"Tamam siz gidin üstümü değiştirip geliyorum."

Savaş ani fikir değiştirmeme şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Bende ona gülümseyip çadırıma yürüdüm. Aynı zamanda da Sedefe yapacağım işkenceleri kuruyordum. Çadıra geldiğimde valizimden rahat bir şeyler çıkardım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KIZILÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin