十はつ

613 43 8
                                    

jongin, kyungsoo'ya atıştırmalık bir şeyler hazırlamış ve salona geçmişti. kyungsoo'nun mesajını görüp görmediğini merak etti ve diğer telefonunu eline aldı. daha yeni şifresini girmişken kapı kapanma ve ayak sesleri duydu. kyungsoo uyanmış olmalıydı, telefonu endişeyle cebine attı.

yutkunup kyungsoo'ya baktı. gözleri dolmuş, elleri titriyordu. jongin kötü hissediyordu, ağlamasını istemiyordu. oturduğu yerden kalktı ve hızla kyungsoo'nun yanına gitti.

kyungsoo, jongin'in tişörtünü çekiştirerek ağlamaya başladı. tişörtün uçlarını avuçları arasına almış ve ellerini yumruk yapmıştı. "j-jongin..." ağlaması şiddetlendi.

jongin, kyungsoo'nun yüzünü avuçları içine aldı. "ne oldu bebeğim?"

"o y-yazdı. bana seni ve insung'u öldüreceğini söyledi. jongin seni kaybetmek istemiyorum!" kyungsoo başını jongin'in göğsüne gömdü, jongin'in planı işe yaramıştı ama hala kyungsoo'nun ağlamasını istemiyordu.

jongin yavaşça kyungsoo'nun saçlarını okşadı ve başına bir öpücük kondurdu. ardından elleri kalın baldırlarına indi ve onları kavrayarak beline doladı. kyungsoo'nun kollarını da boynuna dolamasını sağladı. jongin burnunu kyungsoo'nun boyun girintisine soktu ve boynuna minik minik öpücükler bıraktı.

"kyungsoo... korkma. bana kimse bir şey yapamaz, aynısı senin için de geçerli. seni her şeyden, ondan koruyacağım. korkma bir tanem, tamam mı?" kyungsoo'nun ağlaması kesilmişti. kafasını kaldırıp jongin'e baktı.

"söz mü?" jongin gülümsedi.

"söz. sana kimse dokunamayacak. o güzel gözlerini yorma o piç kurusu için, göz yaşların akmasın. değiyor mu sence?" kyungsoo başını iki yana salladı.

jongin, kyungsoo'nun bacaklarını okşamaya başladı. "aferin benim bebeğime. korkmak yok." jongin, kyungsoo'nun yanağına bir öpücük bıraktı. kyungsoo'nun gözlerinin dudaklarında olduğunun farkındaydı ama onun öpmesini bekliyor ve istiyordu. istemeden kendi gözleri de kyungsoo'nun dudaklarına kaydı.

kyungsoo yutkundu ve jongin'in boynundaki kollarını sıkılaştırdı. ardından derin bir nefes alarak jongin'le dudaklarını birleştirdi. bu, jongin'in delirmesi için yeterliydi zaten.

birbirlerinin dudaklarını açlıkla öpüyorken jongin, kyungsoo'nun alt dudağını ısırarak dudaklarını aralamasını sağladı. kyungsoo'nun diliyle kendi dilini buluşturdu ve emmeye başladı.

ardından, kyungsoo'nun bacaklarındaki ellerini biraz yukarıya çıkarttı ve avuçlarından taşan kalça yanaklarını okşamaya başladı. dudaklarını ıslak bir sesle ayırdılar.

"i-istiyor musun?" jongin tereddütle kyungsoo'ya sordu. kyungsoo başını salladı. o baş sallamasıyla jongin, kyungsoo'yu diplerindeki koltuğa yatırdı.

altındaki pantolonu hızla çekip yere fırlattı, ardından elleri baksırının lastiğini buldu ve biraz orada oyalanmaya karar verdi. sırıttı ve eli baksırın lastiğindeyken tekrar dudaklarını kyungsoo'nun dudaklarıyla buluşturdu. pek de kısa olmayan baya ıslak bir öpücükten sonra dudaklarını ayırdılar.

jongin elini kyungsoo'nun baksırının içine soktu ve şimdiden sertleşmiş penisi okşamaya başladı. "be-nim." ardından baksırı indirdi ve tatlı deliğe dokundu. "burası da benim." kalça yanaklarını avuçlayıp boynuna bir öpücük kondurdu. "sen benimsin kyungsoo. bunu aklından çıkarma."

üstündeki tişörtü de çıkartarak göğsünden kasık çizgisine kadar öpücükler bırakarak indi. kyungsoo'yu yan çevirip sol kalça yanağına bir öpücük kondurdu ve sol bacağını havaya kaldırıp deliğine de bir öpücük kondurdu.

psycho (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin