Bölüm 13

406 36 4
                                    

Midoriya hızlıca okulu terk etti ve Todoroki'nin evinin yolunu tuttu. Neden yaptığı veya nereden cesaret geldiği hakkında bir fikri yoktu. Ama oraya gidene kadar kendini her şeye hazırlamıştı. Nefret tepkisi almaya bile. Kapıya geldiğinde bir süre durdu. Ardından büyük müstakil evin kapısını çaldı. Kapıyı açan kişi tanımadığı bir kızdı. Siyah saçları ve gözleriyle Midoriya'yı gördüğünde yüzündeki gülümseme solmuştu.

"Kime bakmıştınız?"

"Shoto'ya."

"Nişanlım şu an meşgul. Lütfen daha sonra gelin."

Momo kapıyı kapatacakken Midoriya sinirle ayağını araya koydu ve içeri girdi. Gerçekten onu durduracak kimse yoktu şu anda.

"Todoroki-kun!"

Neredeyse evdeki bütün odaları gezdi Midoriya. Bu sırada Momo da ona engel olmaya çalışıyordu. Midoriya yeniden bir kapının kulpunu aşağı çektiğinde açılmamıştı. Kapıyı tüm gücüyle tekmelediğinde kapı açılmıştı. İçeri de Todoroki yere çömelmiş oturuyordu. Midoriya gördüğü görüntü karşısında afalladı. Todoroki'nin yüzündeki kesikler, vücudundaki morluklar ona şiddet uygulandığının bir kanıtıydı. Midoriya içeri hızlı adımlarla girdiğinde Todoroki nefes almaya çalışarak başını kaldırdı. Midoriya'yı gördüğünde gözleri şaşkınlıkla büyümüştü.

"TODOROKİ-KUN?!"

Midoriya hızlıca Todoroki'nin yanına çömeldi ve bir elini tuttu. Todoroki duvara yaslanmış öylece duruyordu.

"Mi-Midoriya... kaç..."

"İyi misin?! Lütfen kendine gel! Kahretsin!"

Midoriya bir eliyle Todoroki'nin ensesini tuttu ve kendisine çekip dudaklarını birleştirdi. Todoroki'nin dudaklarındaki kan tadını almış olması onu ne kadar rahatsız etse de ayrılmadı. Todoroki de boş durmadı, karşılık verdi. Midoriya onun nefes alabilme yetisini daha fazla kısıtlamak istemediği için ayrıldı ve bir elini yanağına yerleştirdi.

"Todoroki-kun... ne oluyor?"

"Gitmelisin... lütfen... seni de-"

Öksürmesi lafını böldüğünde ağzından akan kan eline gelmişti. Midoriya ne kadar güçsüz olsa da sevdiği adamı kollarına aldı ve çıkışa ilerledi. Neyse ki özgünlüğünü kullanabiliyordu. Çıktığında Momo'yla karşılaşmıştı. Momo özgünlüğünü kullanarak bir kılıç yarattı ve Midoriya'ya koştu. Midoriya özgünlüğünü bacaklarına yükleyerek zıpladı ve saldırından kaçtı. Karşısında Endeavor'u gördüğünde afallamıştı. Kucağında Todoroki varken ona nasıl karşı geleceği hakkında bir fikri yoktu. Endeavor bekleme yapmadan alevlerini Midoriya'ya doğrulttu. Midoriya havaya savurduğu tekmeyle esen hava alevleri söndürmüştü. Şu an savaşmaktan çok kaçmak için çabalıyordu. Anlamadan önünden gelen alevle kaçacak yeri olmamış ve arkasını dönmüştü. Kucağındaki melez genç yaralanmasın diye... Midoriya'nın sırtı yanıklarla dolsa da durmadı ve evi hızla terk etti. Annesinin tedavi gördüğü yakın hasteneye ilerledi. Acil kısmından girdiğinde Todoroki bilincini kaybetmişti. Sırtındaki deri tam anlamıyla yanmıştı çillinin. Sırtından kanlar gelirken doktorlar Todoroki'yi ameliyathaneye aldılar. Midoriya'nın sırtından akan kanlar fark edildiğinde doktor şaşkın gözlerle baktı çilli gence.

"Sen daha da fena haldesin! Çabuk yatırın!"

Todoroki görüş alanından çıktığında asıl acıyı hissetmeye başlamıştı Midoriya. Sırtıdaki kanlar ve yanıklar kendini bir bir belli ederken çığlıklar arasında bilincini kaybetti. İkisi de 17 yaşında olan gençlerdi. Ve bu acılar, fazla değil miydi...?

***

Todoroki yorgun bir şekilde göz kapaklarını araladığında o nefret ettiği kokuyla karşılaşmıştı. Hastane kokusu. Olduğu yerde zorla doğrulduğunda olanları hatırlamaya çalıştı. En son Momo'ya karşı çıktığı için onu dövmüşlerdi. Sonra... sonra...

"MİDORİYA!"

Todoroki olan her şeyi hatırladığında hızlıca kalkmaya çalıştı ama acısı ona engel oldu. Odasına bir doktor girdiğinde Todoroki endişeyle konuştu.

"Midoriya, o nerede? Nasıl? İyi mi!?"

"Bay Todoroki sakin olun. İlk sizden bahsedelim. Sol kolunuzda bir çatlak var ve vücudunuzda fazlasıyla morluk ve ezik var. Kaburgalarınızdan biri de kırılmış, hareket etmemelisiniz çok fazla. Bay Midoriya'ya gelirsek... durumu stabil fakat vücudu çok fazla yanmış. Bu yaralar geçer fakat bir iki hafta minimum sürer. Yani onu bu süreç boyunca uyutacağız. Yoksa fazlasıyla acı çekecektir. Sizde lütfen dinlenin."

Doktor odayı terk ettiğinde Todoroki göz yaşları içinde başını cama çevirdi. İki hafta uyanmayacak mıydı yani...? Onun yüzündendi. Midoriya'yı koruyamamıştı. Momo'ya hiç karşı gelmemeliydi. Kapı bir hışımla açıldığında içeri Katsuki göz yaşları içinde girip Todoroki'nin yakasına yapıştı.

"Senin yüzünden! Senin yüzünden uyanmıyor! Gözlerini açmıyor! Bana o zümrüt gözleriye bakmıyor! Sırtındaki yanıkları gördün mü sen!? Hayatımda hiç öylesine berbat bir yara görmemiştim! Daha ufak bir çocuk gibi ve yaşadıklarına bak! Sana lanet olsun Todoroki!"

Katsuki yakasını sinirle bıraktığında Todoroki bir şey diyememişti. Katsuki çok haklıydı... Todoroki elleriyle yanaklarındaki kuru yaşları sildi.

"Çok haklısın Bakugo... özür dilerim."

"NEDEN BIRAKTIN Kİ ONU? APTAL. O BIRAKILACAK ÇOCUK MU?"

Todoroki o an "Diyene bak." demek istedi fakat şaka yapacak psikolojide değildi.

"Eğer bırakmasaydım bu daha erken başına gelecekti."

"Ne?"

"Evet. Bunu babam yaptı. Beni onu hayatıyla tehdit etti. Ondan uzak durmazsam öleceğini söyledi. Bende durdum."

"SEN APTAL MISIN? ONU TAM ON ÜÇ KERE HAYATINA KIYACAKKEN DURDURDUM. BAKSANA SAYIYORUM. YİRMİ SEKİZ GÜN İÇİNDE ON ÜÇ KERE BU HAYATTA GİTMEYE ÇALIŞTI VE UYANDIĞI HER GÜNE LANET ETTİ. O ZATEN SENSİZ YAŞAMAK İSTEMİYORDU. TAM BİR YARIM ZEKALISIN. Güzel oldu he melez. Yarım zekalı. Tam sana göre."

Todoroki duydukları karşısında şok geçirmişti, on üç mü...? Gerçekten böyle bir şey yapmış mıydı? Todoroki hızlıca ayağa kalktığında Kacchan önüne geçti.

"Ondan uzak duracaksın."

"O neden?"

"Ona sadece zarar veriyorsun yarım akıllı."

"Artık böyle olmayacak."

"Göreceksin, bir gün hayatına kıyacak."

"Sus!"

"Sadece gerçekleri görmemek için gözlerini kapatıyorsun. Aptal."

Todoroki sinirle odadan çıktı. Kaburgalarından biri hızlı adımları yüzünden sızlayınca yüzünü buruşturdu. Yavaş ve dikkatlice Midoriya'nın odasının kapısına geldi. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Yüz üstü uzanmış bedeni gördüğünde alt dudağını ısırdı. O berbat görünüyordu... Todoroki yanına gitti ve çarşafın altından yanık izlerine baktı. Babasının eserlerine... sonrasında bir eliyle saçlarını okşadı çillinin. Alnının üzerindeki saçları çekti ve canı acısa da eğilip bir öpücük bıraktı. Uyanacaktı, sadece beklemesi gerekiyordu melezin. Bu süre içerisinde kesinlikle babasını yenecekti. İki haftası vardı. İyileşip Midoriya'yı korumalıydı. Todoroki bakışlarını sevdiği adamın üzerinde gezdirirken gözlerinden akan yaşlar ona eşlik ediyordu.

"Seni seviyorum."

Todoroki fısıldadı. Ardından istemsizce hıçkırıkları katıldı göz yaşlarına. Todoroki karşılık alamadı, Midoriya kalkıp cevap vermedi. Sadece normal bir ifadeyle uyuyordu. En azından nefes alıyordu, daha kötüsü de olabilirdi. Todoroki gülümseyerek ellerini tuttu çillinin.

"Söz veriyorum... söz veriyorum seni hayatım pahasına koruyacağım."

desperate || tododeku' textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin