Kim Jisoo
Bugün okulun ilk günü...
Bana nasıl bakacaklar bilmiyorum. Yine öyle kalbimi delip geçecek mi bakışları taş kalpli o insanların?
Hiçbir sebep yoktu beni kınamalarında aslında. Ama ben o bakışlar yüzünden ölmeyi seçtim. Onlar yüzünden. Şimdi ise sanki suçlusu onlar değillermiş gibi gittiğim için bakacaklar bana...
Bunları düşünürken otobüste yanımda oturan Chae'nin bana seslendiğini duymamıştım bile.
"Jisoo Unnie!"
"Efendim Chae. Dalmışım duymadım."
Heyecanla konuşmaya başladı. "Unnie şimdi sen bizimle aynı bölümde olmayacak mısın? Neden kaydını Moda Tasarım yerine İngiliz Dili ve Edebiyatı'na yazdırdın? Ama tahmin edebiliyorum; Namjoon o bölümde olduğu için değil mi? Unnie daha çok göreceksin onu ve daha çok kalbin kırılacak..."
"O var diye gitmedim. Hep İngilizce ile ilgili bölüm okumak isterdim ben. Ayrıca kalbimi kıramaz çünkü artık bir kalbim olduğunu sanmıyorum."
"Peki Unnie..."
Otobüs durunca Rosie geldiğimizi söyledi. Otobüsten indim ve etrafı incelemeye başladım. Oldukça büyük bir kampüstü. Kesin kaybolacaktım.
Kızlar önce onların bölüm sınıfına gelmemi istedi. Ben de peşlerinden gittim. Gitmeseydim keşke.
Sınıfa girdiğimiz an herkes kızlara tip tip bakmaya başladı. Çoğu beni tanıyordu. Ki zaten tanımasa bile duymuştu. Jennie konuştu.
"Ne bakıyorsunuz? Ayı mı oynuyor burda?"
İçlerinden kızıl ve süslü bir kız cevap verdi.
"Sana değil Jennie Kim. Yanındaki hortlamış kıza bakıyoruz. Metini çok duyduk da."
Lisa atladı.
"Bana bak kokoş patates! Eğer bir daha bize sataşırsan ayağındaki bir metre topukluyu kafana geçiririm."
"Konuştu Tayland fakiri."
Dayanamayıp ona bağırdım.
"Lan amip beyinli salak! Boş konuşmayı kes yoksa artık konuşma yeteneğin olmaz."
Göz devirdi ve yerine oturdu. Ben de kızlara söyleyip sınıfıma gittim. Ve tabiki yine herkes bok varmış gibi baktı...
Boş yer bakıyordum ve görünüşe göre hiç yer yoktu. Sonunda biri bana bir boş yer gösterdi ve oraya gittim. Hadi tahmin edin bakalım sıra arkadaşım kimdi?
Ah tabiki Kim Salak Namjoon...
Yine de kibarlık olsun diye sordum.
"Oturabilir miyim?"
"Oturabilirsin bence. Vardır öyle bir yeteneğin."
Boş gözlerle ona baktım ve oturdum.
Yaklaştı ve kulağıma fısıldadı."Teneffüste hiçbir yere gitmiyorsun."
Kaşımı kaldırıp ona baktım.
"Niyeymiş o?"
"Çok sevgili alan öğretmenimiz Bayan Julia öyle istedi çünkü. Sana okulu gezdirirsem bana kahve ısmarlayacak."
Omuz silktim. "Ben sana ısmarlarım istemiyorum gezdirmeni."
"Sana sordum mu Ophelia?"
Yutkundum ve kafamı çevirdim. Şerefsizin evladı yine istediğini yaptırcaktı ya illa.Teneffüs olduğunda Namjoon bileğimden tuttu ve hızlıca her yeri tanıttı. En son terasa geldik ve şaşırmış biçimde sordum.
"Neden kimse yok?"
"Kafeterya varken kimse buraya gelmez."
Büyülenmiş gibi etrafa bakıyordum.
"Ama çok güzel...""Her neyse işim bitti ben gidiyorum."
Arkasından bağırdım ve kolunu tuttum. "Namjoon dur!"
Gözlerime baktı. Nefesi nefesime değiyordu ve nefesimi kesiyordu.
"Ne var Jisoo?"Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım.
"Namjoon Daeyeon hala sevgilin mi?"
Bildiğim sorulara cevap arıyordum."Sana ne bundan?"
"Ona aşık mısın Namjoon?" Nasıl bana aşık olduğunu söylerken onunla olabiliyorsun?
Gözümden bir yaş süzülmüştü bile..."Bu seni ilgilendirmiyor Jisoo!"
Yalvarırcasına fısıldadım. "Namjoon lütfen cevap ver. Gerçekten sevdin mi beni?"
"Sevememişim Jisoo. Yani sana göre. ÜSevseydim sana kızmazdım değil mi? Ben seni sevdiğim için kızdım sana. Sevdiğim kişi kalbimi paramparça ettiği için söyledim o sözleri. Ama sen Kim Jisoo. Benim içimdeki tüm sevgiyi silip atacaksın."
Ağlak bir sesle cevap verdim. "Ben belki bininci kez özür-"
"Özür dilemen artık önemli değil. Bir söz var biliyor musun? 'Söyledikten sonra kelime, kaybolduktan sonra an ve geçtikten sonra zaman artık değersizdir.' Sen benim için geçmiş bir zamansın Jisoo. Değersizsin artık. Ama bil ki eskiden en değerlimdin..."
- - -Ray malifalitiko ray şalimalitiko la la la lay ra ra ray
Yelly🍷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loser, namsoo
FanfictionKim Jisoo 26 Eylül 2014 tarihinde evinde ölü bulundu. Ölüm sebebi intihar yazıyordu dosyada. Ama yanlıştı çünkü intihar değil cinayetti bu. İnsanların kalp kırıcı bakışları öldürmüştü onu. Ama iki olay içinde bir ölü olması gerekir di mi?Ancak O ölü...