Elinde telefonu, hızlı adımlarla Luna'nın yanına gidiyordu Astoria. Bilinmeyen çok erken ele vermişti kendini. Hiçbir şey yapmadan Slytherin olduğunu öğrenmişti. Bir şey yapsa neler olurdu acaba?
"Luna, hey! Elimize büyük bir koz geçti Bilinmeyen'in binasını öğrendim.
Luna'nın gözleri hayretle büyüdü.
" Bu harika, neymiş binası?"
" Slytherin. "
" Hmm, bir Slytherin. Peki nasıl öğrendiğin Slytherin olduğunu? "
" Ağzından kaçırdı. Dur sana mesajları göstereyim."
"Astoria, Mr. Slytherin galiba biraz saf, Gryffindor olduğunu düşününce bile köpürmüş. Çok belli ediyor. Sen onunla sık sık yazışmaya çalış. Bence sen onunla konuştukça o da dökülecek."
"Haklısın. Konuştukça tanımış da olurum."
"Hadi aşağıya, kahvaltıya inelim. Orada da bakarsın hangi Slytherin ne yapıyor."
"O zaman inelim hadi."
°
°
°
°
°
°En önemli şeyi kaçırmıştı ağzından. Fazla belli ediyordu. Ah Draco, niye bu kadar salak olmak zorunda değilsin, dedi kendi kendine. Birazdan Büyük Salon'a kahvaltıya inecekti. Ve büyük ihtimalle Astoria onu yakalamak için mesaj atacaktı. Elinden geldiğinde Astoria'dan uzak bir yere oturmaya karar verdi.
Salon'a girdiğinde Ravenclaw masasında gördü onu. Her gördüğünde midesinde oluşan kelebeklenme hissi çok hoştu. Bütün bir gün sadece Astoria'yı izleyebilirdi.
Slytherin masasının ucunda bir yer bulup oturdu. Belli etmeden Astoria'yı izlemeye çalışıyordu.
Bilinmeyen: Bakıyorum arama çalışmalarına başlamışsın. Slytherin masasında bakmadığın bir nokta kaldı mı?
Astoria: Kalmadı sanırım. Kimse de telefonla uğraşıyor gibi görünmüyor. Yoksa, seni bulmak daha zor olsun diye bana yalan mı söyledin?
Bilinmeyen: Asla. Slytherin olduğum konusunda yalan söyleyecek kadar düşmedim.
Astoria: İyi peki en Slytherin sensin.
Bilinmeyen: Hadi aramayı biraz olsun bırak da kahvaltını et. Benim yüzümden tüm gün aç gezmeni istemem.
Ve Draco'nun , başını kaldırmasıyla Astoria ile göz göze gelmesi bir oldu. İşte şimdi bittiğini biliyordu..