(Çalan alarmla gözlerini yarım açıp etrafa bakındı. Elinin tersiyle alarm kutusunu itip yorganına daha da sıkıca sarıldı.)
(18 yaşında ki bir genç için eziyet verici bir sabahına uyanmak istemiyordu fakat ısrarla çalan alarm onu öfkelendiriyordu. Yorganı öfkeyle yana fırlatıp küfürler savurarak ayağa kalktı. Titremekten yere düşen alarma bakıp tüm nefretiyle tekmeledi.)
- Seni aptal! Uyandırma demedim mi sana?!
(Sanki cevap vermesini bekliyor gibi bekledi. Sonrasında tekrar küfür savurarak aynaya baktı. Saçları savaştan çıkmış gibiydi, eliyle bir sağa bir sola dağıtarak öylesine saçlarını düzenledi ve hiç özenmeden giyinerek çantasını alıp kapının köşesinde duran kaykayını eline alıp çantasını taktı. Aşağıda annesinin ağlama seslerini duyunca göz devirdi. Babasının terk edişinden bu yana annesinin yüzü hiç gülmemişti. Yoongi böyle bir pişmanlığın bir parçası olmaktan da bu hayata gelmekten de nefret ediyordu. Kendisini bir an dışarı atıp kaykayıyla sessiz caddelerde dolaşıp, okulun yakınındaki markete uğradı. Redbull alarak oradan uzaklaştı. Redbull içerken düşünüyordu: -Hele bi okulu bitirip üniversiteyi başka şehirde yapsın, ilk işi babası gibi kendisini alkole verecek ve bu boktan hayatını umursamadan kendi kafasındaki dünyayı kuracaktı- Mesela kesin bir dövmecide dövme yaptırır, sonrasında ağzında sigarasıyla ortalıkta takılırdı. Ee bu yakışıklıya bir de manita yakışır. Gülerek bunları düşünürken okulun kapısına geldiğini fark etti. Sert ve dik duruşuyla tek kaşı havada okulu süzdükten sonra kaykayı eline alıp okul binasına girdi. Sınıfına girmeden omuzlarından duvara itekleyen çocuklara baktı. Ruhsuz ruhsuz(?))
- Şşşt serseri!! Haracını vermeden nereye?
* Hey fakir! Versene haracını.
- Bu fakirdi değil mi?
* Tabii oğlum. Pezevenk babası, gariban anasını ulu ortada bırakınca...
(İkili kendi aralarında Yoongi'ye dair hakaretlerini savurup gülüşürken, Yoongi lafları yutmaya çalışıyor, öfkesini sakinleştiriyordu fakat çocuklar kaşınmaktan başka bir şey yapmıyordu. Yoongi kaşlarını çatarak elindeki kaykayla çocuğun suratına geçirdi. Yüzüne aldığı darbeyle geriye sendeleyen çocuk ne yaşadığını anlayamadan kanayan burnunu tutup yere serildi.)
Yoongi: Bunu başka yerlerinize sokmadan siktirin buradan! Hem de hemen! (Kaykayı sımsıkı tutarak bakıyordu.)
(Çocuğun arkadaşı Yoongi'nin karnına yumruğu geçirerek onu sersemletti. Yoongi, o an acıyı hissederek derin nefes aldı. Kendisini ezik göstermemeliydi. Nefesini düzenlerken boynunda bir el belirdi. Israrla Yoongi'nin boğazını sıkıyor, dalga geçercesine gülüyordu. Yoongi artık nefes alamıyor, yüzü gittikçe morarıyordu. Gözleri yavaşça kapanıyordu ki birisini gördü. Öğretmenle birlikte koşturarak gelmiş, omuzlarından güç alarak onu kaldıran biri.
Yoongi kişinin kim olduğunu bilemeden gözleri kapandı. Tek hatırladığı şey; derinden yankılanan, "Yoongi uyan!" sesiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vendetta Fatale | YoonKook
FanfictionElveda tavşanım... Yıldızlar o gece daha sönüktü. Kalbim daha fazla kırık... Dünya daha bi sessiz, Sen ise çoktan gidişli...