Ben herşeyi unuttum. Çünkü hatırlasaydım ölürdüm..
Aslı'danBazen gitmek istiyorum buralardan, ne bileyim, neresi olursa olsun. Sadece alıp başımı kimsenin bulamayacağı bir yere gitmek istiyorum.
Aç kalayım, susuz kalayım, ama sevgisiz kalmak çok acı, çok farklı bir duygu.
Düşünsene baban dokunabilecek kadar yakınında, ama bir o kadar uzağında..Yatağıma oturmuştum, uyandığımdan beri düşünüyordum. Dertleşmek iyi gelir derler oysa bana iyi gelmiyordu. Ben genelde tek başına oturup ağlamayı tercih edenlerdenim.
Beni üzenler yetmezmiş gibi bir de ben üzüyordum beni.
Ne güzel..
Bir kere geliyorduk dünyaya, bir kere yaşayacaktık ama üzüyorlar işte. Bardağı yere atarsın da parçalara ayrılır ya, işte ben de öyleydim.
Paramparça..
Babam içerde, beni üzdüğünden bihaber sabah sabah film izliyordu. Içerden gelen sesle gözümdeki yaşı sildim.
"Aslıııı!!"
"Efendim baba."
Odamdan çıkmıştım, oturma odasının kapısından babama bakmaya başlamıştım.
"Oooo Aslı hanımlar teşrif edebildiler sonunda!
Nerdesin lan sen?"" Yeni uyandım baba."
"Kes konuşmayı da kahvaltı hazırla! Sabah sabah sinirimi bozdun zaten dayak yeme benden."
Başımı sallamakla yetindim, böyleydik işte, bu kadardık. O sırada benim bir küçük erkek kardeşim uyanmış, yanımıza gelmişti.
"Günaydın, sabah sabah hayırdır?"
"Günaydın oğlum, şu ablan olacak hayırsız yine benim sinirimi bozdu."
" Yeni uyanmıştır ablam yoksa her sabah kahvaltı hazırlar baba."
" Sen de hemen savun zaten oğlum"
Kardeşime şefkatle bakan gözleri bana dönünce sinirden koyulaşmıştı, sanki iğrenir gibi bakıyordu. Ben bu nefreti hak edecek ne yaptım?
Daha fazla dayanamadım, mutfağa geçtim. Dolaptan salatalık, domates, peynir zeytin çıkartıp masaya dizdim, salatalığı ve domatesi de kestikten sonra masaya koydum. Ardından çayı demledim, yumurtayı da tavada yaptıktan sonra tamamen kahvaltı hazır olmuştu. Babamı kardeşimi masada bırakıp odama geçmiştim. Annem çalışıyordu, erken çıkıp aksam 7.30 da evde oluyorlardı babamla birlikte.
Gruba girmek istiyordum ama korkuyordum. Tayfun irem'in yazıp sildiği mesajı görmüştü. Tam telefonu masaya bırakacakken mesaj gelmişti.
Tayfun: selam
Ben: selam
Tayfun: ne yapıyorsun?
Ben: oturuyorum sen?
Tayfun: ben de, gruba niye girmiyorsun?
Ben: fırsatım olmadı
Tayfun: anladım
Ben: neden sordun ki?
Tayfun: hiç merak ettim
sadeceBen: anladım
Tayfun: baban seni mi
dövüyor?Ben: yok öyle bir şey.
Dediğim gibi irem yanlış
yazmış.Tayfun: inanmak gelmiyor
içimden.Ben: sen bilirsin. Inanip
Inanmamak sana kalmış.Tayfun: buluşalım.
Ben: nE, tabii ki de hayır
Tayfun: sahilde bekliyeceğim.
Ben: gelmeyeceğim.
Tayfun:olsun ben yine de
bekleyecegim....
Sonuç olarak sahile doğru gidiyordum. Hayır yani gelmeyeceğim diyip gitmek de neyin nesiydi. Sonunda sahile girmiştim. Etrafa bakmaya başladım. O sırada telefon titremişti..
Tayfun: sağ taraftayım:")
Gözlerimi devirip Tayfun'a doğru yürümeye başladım. Karşı karşıyaydık şuan.
T: "Gelmeyecektin hani, öyle diyordun en son hatırladığım kadarıyla."
A: " Bak başlama yine,geri giderim."
T: " Tamam tamam sustum."
Ikimizde banka oturmuştuk, yine denize bakıyorduk.
T: "Anlat, dinliyorum."
A: " Anlatacak bir şey yok Tayfun"
T: " Sen mi anlatırsın yoksa ben mi zorla anlattırayım?"
Oflayarak bakışlarımı kaçırmıştım, gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.
A: " Sadece her çocuk gibi babam tarafından sevilmek istedim. Ama babam beni hiç sevmedi. Bana hiç sarılmadı, öpmedi, bana iğrenerek bakıyor biliyor musun? Kendi öz kızına iğrenerek bakıyor.
Küçükken gözlerinin içine bakıyordum bana pamuk şeker alsın diye. Ama görmezden geliyordu. En ufak hatamda döver beni, bardak kadar bile değerim yok gözünde. Beni görsün diye ne isterse yapıyorum ama görmek bile istemiyor. Benim olduğum tarafa göz ucuyla bile bakmaz, öyle ki nefret eder benden."
Gözlerimden akan yaşı sildim ve konuşmaya devam ettim.
" ortaokulda bir çocuk vardı, adı Mert. Hiç sevilmemişim ya bilmiyorum nasıl sevilinir. Inandim, güvendim. En yakın arkadaşımla yakaladım. Ikisini öpüşürken yakaladım. Hoş babam sevmemiş beni, elin adamı niye sevsin ki? O günden sonra insanlarla arama duvar ördüm, ama irem ve evren o zamanlar girdi hayatıma. Iyi ki de girdiler. Öyle işte."
T: " Ben ne diyeceğimi bilmiyorum ama sadece şunu yapabilirim."
Kollarını açmıştı, sanki bu anı bekliyormuşum gibi ona sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Buna çok ihtiyacım varmış bunu fark ettim.
Ah baba, bir kere sarılsaydın bana ben kinimi, öfkemi, kırgınlığımı unuturdum. Öyle bakmasaydın bana, ben şuan ölmek istemezdim.
Erkekler seni üzer demedin, ama öğrettin. Her gece ağlamama sebep olurken, bana kinle bakarken erkeklerin üzebileceğini öğrettin baba..
Bölüm Sonu...Gençler hellööö!
Ben bu sene sınava gireceğim, ders çalışıyorum ve bu yüzden bölümleri geç yazıyorum. Ve okuyan çoğu kişi vote vermeyince yazasım da gelmiyor açıkçası. Neyse seviyorum sizi kocaman öptüm. 😘🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçüğüm // Texting
Short Story0531... : Iyi geceler. 0531...: Aslında nasıl bir giriş yapmalıyım bilmiyorum. 0531... : Uzun zamandır yazmalı mıyım diye düşünüyordum, cesaretimi toplayıp yazmaya karar verdim. 0531...: Sana aşık olmak yaptığım en güzel yanlıştı. İyi ki bu yanl...