beş 🍂

762 87 86
                                    

5 Şubat 2001

Seokjin salıncakta oturup ayaklarını yere sürterken esmer olanı bekliyordu. Anlaştıkları saat çoktan geçmiş olsa bile havanın soğukluğunu umursamadan beklemeye devam etti. Hatta nefesinden çıkan buharla kendi kendine eğlenmeye başladı. Uzaktan gözlerini ovuşturarak gelen küçüğünü gördüğünde yeni uyandığını düşünüp yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. İlk ve en yakın arkadaşı olsa ve çoğu vakitlerini birlikte geçiriyor olsalar bile esmer olan Seokjin'in gözünde bir bebek gibiydi. Bu yüzden fark etmeden Taehyung'un yanında bir yetişkin gibi hissediyordu. Taehyung ise ilgilenmekten oldukça zevk alacağı minik bir bebek.

Bu düşünceler küçüğünü gülümseyerek izlemesini sağlarken yanına yanakları gözyaşları yüzünden ıslanan küçüğünü gördüğünde yüzündeki tüm gülümsemesi silinmişti. Hemen aradaki birkaç adım boşluğu da kapatıp Taehyung'un hemen yanında gitti ve endişeyle sordu. "Taehyung neler oluyor?" Esmer olan elini yüzünden çekip parmaklarını beresinden sarkan iplere dolarken oldukça sevimli gözüküyordu. Dudakları hafifçe titrerken yeni yeni durulan ağlamasının tekrar başlamaması için kendini sıktığı çok belliydi.

"Annem saçlarımı kesti hyung.." Gözyaşları tombul yanaklarından yeniden akarken Seokjin büyük bir sorun olmadığı için rahatlamayla derin bir nefes verirken küçüğünün ağlaması verdiği nefesin vicdan azabıyla geri dönmesini sağlamıştı. Küçüğünün kolundan hafifçe çekiştirip bir banka oturmalarını sağladı. Ardından hâlâ sessizce ağlayan küçüğüyle sıkıntıyla iç çekti. Baş parmağıyla sağ yanağından akan yaşı nazikçe silerken Taehyung büyüğünün zarif dokunuşuyla bakışlarını yerden çekip Seokjin'in siyah harelerine çıkarttı. Küçük kalbinin hızlandığını hisseden Taehyung'un ağlaması durulurken Seokjin konuşmaya başladı. "Ama Taetae bunun için ağlanır mı? Yakın bir zamanda tekrar uzayacak nasılsa. Hem çok da yakışıklı olmuşsundur!" Küçüğünü avutmak için kurduğu cümleler içten bir şekilde dudaklarından dökülürken Taehyung dudak büzerek mızmızlandı.

"Hayır işte çok çirkin oldum! Azıcık keseceğini söylemişti ama çok çok fazla kesti!" Gözleri yeniden dolan küçüj olanla Seokjin hızlı hızlı konuştu. "Taehyung sen çirkin olabileceğine inanıyor musun gerçekten? Benden bile daha yakışıklısın." Taehyung hyungunun sözleri hoşuna gittiği için gülümserken aklına aynadaki hali geldiğinde dudak büzdü. "Değilim ki, sen çok yakışıklısın hyung. Hem.." Onu en çok üzen sebep yanaklarından tekrar yaşlar süzülmesini sağlarken Seokjin ellerini küçüğünün yanaklarına koyup yaşları yavaşça silerke devamını getirmesi için konuştu. "Hem?" Taehyung hyungunun yanaklarını silmesinin verdiği heyecanla derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini kaçırarak konuştu. "Hem saçlarım uzunken sen onları okşuyordun, şimdi okşayamazsın ki."

Seokjin küçüğünün kurduğu cümleyle küçük bir kahkaha atıp tombul yanakları canını yakmayacak derecede sıktı. Taehyung, hyungunun onunla dalga geçtiğini düşündüğü için yeniden gözleri dolarken Seokjin küçüğünü daha fazla üzmemek ve endişesinin boşa olduğunu göstermek için nazik bir sesle sordu. "Saçlarını şimdi de okşayabilirim Taehyung."

Taehyung duyduğu cümleyle heyecanla gözlerini büyüttü. "Gerçekten mi hyung?" Aynanın karşısına geçip kendini gördüğünden beri içini sıkan ve onu ağlatan meselenin aslında bir sorun olmadığını duymak onu çok sevindirmişti. "Gerçekten Taetae, hadi bereni çıkaralım." Hatta öyleki hyungunu öpebilirdi bile.

Ki bunu düşüncede bırakmayıp beresini çıkartan hyungunun üzerine ağırlığını verip kollarını boynuna sarıp sıkıca sarılmış ve yanağına minik bir öpücük kondurduktan sonra yüksek bir sesle konuşmuştu. "Sen çok iyi bir abisin, hyung!" Seokjin küçüğünün bu sevgi gösterisine kısa bir gülüş sundu. Karşısında gözlerine inen kıvırcık saçlı bir Taehyung yerine neredeyse kahkülleri yok denecek kadar kısa, acemi bir biçimde bazı yerleri yamuk kesilmiş koyu kahverengi saçlarıyla bir Taehyung vardı. Kesildiği için kıvırcıklığını kaybeden saçlarının uzadıkça eski haline döneceğini tahmin ediyordu. Ama saçları nasıl olursa olsun karşısındaki çocuk oldukça güzel ve sevimliydi. Ellerini kısa saçlara attıktan sonra konuştu. "Sen de çok iyi bir arkadaşsın Taetae." Ardından bankta biraz ileri kaymış ve küçüğüne bir öneri sunmuştu. "Dizime yatmak ister misin Taehyung?"

Taehyung bu öneriyi seve seve kabul edip hemen hyungunun dizlerine başını koydu. Annesi de Seokjin'in saçlarını bazen böyle severdi ve çok hoşuna giderdi. Esmer olanın da hoşuna gideceğini düşündüğü için yapmak istemişti büyük olan.

Taehyung hemen kollarını hyungunun beline sarıp sıkıca sarıldı. Düzensiz parmaklar saçlarını yumuşak bir şekilde okşarken gözleri kapanmıştı küçük olanın. Ağlamak onu yormuştu. "Başka birinin hyungu olma tamam mı hyung?" Seokjin hafifçe gülümseyip ipeksi tutamlardan elini çekti ve tombul yanağı hafifçe okşarken fısıldadı. "Olmam asla Taetae." Taehyung verilen sözle yüzünde büyük bir gülümseme oluşurken yumuşak dokunuşlar onun uykuya dalmasına oldukça yardımcı olmuştu. Seokjin ise küçüğünün uykuya dalmış yüzünü izlerken oldukça huzurlu hissediyordu.

ne yaptığımı bilmiyorum ama fazla yumuş yumuşum
yine de 6 ve 9 yaşında iki çocuğun aralarındaki ilişkiue göre biraz duygusak oldu bence o yüzden memnun değilim. ama akılları başlarında olsaydı da.. ay neyse spoiler vermeyeyim 🤭

ama ama bu anıyı hiçbiir zaman unutmazlar bence yani o yüzden sıkıntı olmaz?!?!?! of şu kaldığım ikilemler yoruyor beni aşklarım..

umarım beğemmişsinizdir 🥺🥺

25.10.2020

inner child, taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin