on beş 🍂

1.1K 75 155
                                    

20 Kasım 2005

Sınıfta en son kalan Taehyung, bahçedeki kalabalığın nihayet azaldığını gördüğünde çantasını toplamaya başladı. En sona kalıp bomboş okul koridorlarında gezmeyi çok seviyordu.

Anne ve babası şu an gittiği okulun daha iyi olduğunu düşünmesi sebebiyle hyungunun okuluna gidememişti. İlkokula hyungu sayesinde alışan Taehyung, ortaokula başladığında tabiri caizse sudan çıkmış balıktan beter olmuştu. Ne kadar ağlasada anne ve babası Seokjin'in gittiği okula göndermemişti. Etrafında ilkokul arkadaşlarından kimse de olmayınca sınıfta gerçek manada sığıntı gibiydi.

Nefesini sıkıntıyla dışarıya üfleyip çantasını sırtına taktı. Okuldan ciddi manada nefret ediyordu ama evine de gitme isteği pek yoktu. Hyungunu da özlemişti zaten. En alt kata inip kantinden son parasıyla bir kek alıp arka bahçe kapısından çıktı. Küçük ısırıklarla elindeki keki yerken basket sahasının kenarından geçti. Tam o anda başına gelen darbeyle dudakları arasından acıdığına dair birkaç küçük mırıltı çıkmıştı. Elini topun geldiği yere birkaç kez ovuştururken ona seslenilmesiyle arkasını dönmüştü.

"Üzgünüm velet. Topu getirebilir misin?"

Beyaz tenli ve sevimli bir surata sahip bir çocuk gördüğünde kendinden büyük olduğunu düşünmüştü. Boyları arasında her ne kadar büyük bir fark olmasada.

Ona sesleniş şekline yüzünü buruşturdu. "Velet de ne demek? İsmim Taehyung, hyung." Karşısındaki çocuğun yüzünde tek bir mimik oynamamış sadece başını sallamıştı. "Anladım velet. Şimdi topu getirir misin?" Taehyung yine isminin söylenmemesiyle sinirle kaşlarını çatarken yanında bulunan topu eğilerek aldı ve aynı sinirle savurarak attı karşısında ismini dahi bilmediği çocuğa. "Al."

Top çocuğun bulunduğu yerin yakınına bile gitmediğinde bu sefer o peşinden koşturup basket topunu almış ve sektirerek tek hamlede biraz uzağında olan potaya atmıştı. Taehyung saniyeler içerisinde gerçekleşen olaya büyüttüğü gözleri ve araladığı dudaklarıyla hayranlıkla izlemişti.

"Basket oynamayı bildiğini sanmıştım ama sen daha top atmayı bilmiyorsun anlaşılan velet."

Tek kolunun altına aldığı topla küçümseyen bakışlarıyla esmer olana baktı. Taehyung kollarını önünde birleştirdi duyduğu sözlerle. Aynı zamanda hayranlık dolu suratı değişerek kaşlarını çatıldı ve ince, hafif yükselttiği sesiyle karşısındaki çocuğa diklendi. "Bir ismimin olduğunu söylemiştim! Hem sinirlendim ne yapabilirim? Top da ağırdı."

Esmer çocuğun sinirle olan konuşmasını dudaklarında hafif bir gülüşle izlemişti büyük olan. Elindeki topu kolları önünde kavuşmuş çocuğa aniden attığında Taehyung tutamamış ve topun peşinden koşturmaya başlamıştı. Arkasından kahkaha sesleri geldiğinde utanç bedenini esir almaya başlamıştı. "Çok kötüsün hyung!" Elindeki topla yanına geldi. "Yoongi diyebilirsin. Biraz basket oynamaya ne dersin?"

--------------------

Taehyung'un yeniden sektirmeye çalıştığı top elinden kaçtığında Yoongi hayatında ilk defa bir günde bu kadar kahkaha attığına yemin edebilirdi. Topu elinden kaçıran küçüğün bıkmış ve mızmız yüz ifadesi sevimli bir o kadar da komik oluyordu. "Hyung gülüp durma! Yapamıyorum işte."

Yoongi'nin her gülüşünde utanan Taehyung dalga geçme amaçlı bir gülüş olmadığını bildiği için asla pes etmiyordu. "Sen burada biraz bekle ben hemen geliyorum. Antrenman yap." Hızlıca koşan Yoongi'yi umursamadan topu yeniden sektirmeye çalıştığında dört kere sektikten sonra yeniden kaçan topla sevinçle küçük bir çığlık attı. Uzaklaşan topun peşinden koşturmadan önce ellerini çırptı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 11, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

inner child, taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin