6. BÖLÜM

1.4K 188 82
                                    

⭐⭐⭐⭐⭐

Tek pişmanlığım kelimelerimi bile hak etmeyen insanlara, saatlerce cümleler kurmaktır.

İlhan Berk

Acı kahveyi, artık açlıktan iflahı gevreyen ve guruldayarak isyan bayrağını açan midemi yatıştırmak için söylediğimiz tost izledi. Tostu, dondurmalı irmik helvası...

"Kızlar bana senin hastaneden çıkarken çekilen fotoğraflarını gösterdiler." dedim bir süre sonra. Midemdeki kramp tostumun yarısını yediğim için hafiflemişti. "Bilindik bir gazetedeydi."

"Annemin işleridir, bayılır poz vermeye. Ben gözümü İstanbul'da açtığımı hatırlıyorum. Geçen güne kadar, günde on tane ağrı kesici alıyordum. Kafam gri bir bulutun içinde gibiydi. Ama aklımda sen..."

Benim pür dikkat ancak dudağımda alaycı bir gülüşle onu izlemem sözünü yarıda kesmesine yol açtı. Kast ettiğimin bu olmadığını çabuk anladı vesselam. Umut beni hep çabuk anladı zaten. Elinde yumuşak bir kildim, beni kah eğip büktü kah sıktı; bana istediği gibi şekil verdi.

"Her gün yüzlerce insan kaza geçiriyor hatta belki ölüyor ama benim gazetelere çıkacak kadar namım olması canını sıkıyor, değil mi?" Bu haberlerden usanmış gibi görünüyordu doğruya doğru. Annemin işleridir, derken ona inanmıştım. İstanbul'un genç ve tırnak içinde "güzel" kadın nüfusunun hatrı sayılır kısmını düzmüş olabilir ama bunu ulu orta ilan etmekten haz duymadığını o gün anladım.

"Umut, benim canım niye sıkılsın? Ne seninle bir geçmişim ne de bana vaat edip de gerçekleştirmediğin bir sözün var." Tostumdan bir ısırık daha aldım. Ya tost çok lezzetliydi ya da ben çok açtım. "Ama nam salma konusunda haklısın. Kapıdan taşan çiçekleri görene dek ben seni unutmuştum. Sıradan bir vakaydın benim için. Tamam ilktin ama o kadar."

"Bu beni biraz kırdı doğrusu. İlkler unutulmaz derler."

Dudak bükerek başını eğişi küçük bir çocukmuş gibi onu teselli etme ihtiyacı uyandırdı bende. Psikopat mıyım neyim? İstediği olmayan, şımarık her çocuk bunu bir şekilde belli ederdi. Tıpkı Umut gibi... Yerlere yatıp tepinmiyorsa eğer yaşının getirdiği olgunluktan, halk arasında olduğumuzdan... Baş başa kaldığımız, evimizin dört duvarı arasında ben neler gördüm neler yaşadım? Acı biçimde onun şımarıklıklarının bedelini ödedim. Üstelik her dediğini de yaptım, yapmak zorunda kaldım.

Neyse! Söz konusu gündem yaralı halde, boy boy fotoğraflarının çekilmesiydi. Ek olarak da adı sanı bilinen bir çapkın olduğu...

"Çalışma arkadaşlarım, yani Umay ve Nilüfer seni kaza yaptığın o gece görmemişti bile. Rastgele aldığım bir karttan "Umut Hasırcı" ismini okuyunca ikisinin de gözleri büyüdü. Ne ünlü bir şarkıcısın ne de bir futbolcu ama..."

"Lütfen devam etme." diyerek ellerime uzandı. Tostumu bitirmiş, kırıntıları yeni silkelemiştim ellerimden. "Kötü şöhretimle gurur duymuyorum. Kendimi temize çekme şansım olsa, seni tanıyacağımı bilsem hiçbir kadına gözümün ucuyla bile bakmazdım. Baktım, inkar edemem. Bakmakla da kalmadım. Rızası olanlarla seviştim."

"Sık sık hatırlatmasan da pek çok kadınla birlikte olduğun kanısına varırdım Umut. Yakışıklısın, varlıklısın..."

"Sence bunlar bir kadının kalbine girmeye yeterli mi?"

"Bir kadının kalbinden bahsetmiyoruz, yanlış mıyım? Bacak arasından bahsediyoruz." Hemcinslerim üzerine alınmasın fakat o an Umut'un üstüne basa basa, beni tavlamak adına sarf ettiği cümleler gönül bağına değil yatak ağına çıkıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Elimi Versem Tutar mısın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin