|3|

381 49 272
                                    

"Su Molekülü Olmanın Zararları"

"Su Molekülü Olmanın Zararları"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

britney spears // toxic

Chaos teorisinin karışım/çalkantı maddesi; türbülans aracılığıyla karmaşık bir sistemdeki iki bitişik noktanın bir süre sonra çok farklı yerlere gelmesi durumudur. On ikinci sınıfta uzay ve uçak mühendisliğine merak sarıp kurcaladığım dergilerden birinde bulduğum ve Jack'in hayatıma bodoslama dalışıyla meslekten vazgeçsem de asla unutamadığım bir bilgi bu. Birbirleriyle bitişik olan iki su molekülü bir zaman sonra farklı okyanusların derinliklerinde süzülebilir örneğin. Tıpkı insan ilişkileri de bunun gibi dinamik ve devinimli bir olaydır. Hisler, seçimler ve yaşananlar sizi oradan oraya savururken hayatınız boyunca yüzlerce kişiyle karşı karşıya gelir ve bir o kadarına da veda edersiniz.

Körü körüne inandığım için söylemiyorum bunu. Zira çoktan iskelete dönmüş kocasını, ruhen de olsa yanına çivilemiş ve bu yolla onlarca saygıdeğer bilim insanına -hayatındaki çoğu şeye yaptığı gibi- orta parmak çekmiş bir kadın olarak bu teoriyi savunmam epey abes kaçar. Benim zihnimi kurcalayan kısım da çarpışmalar değil zaten, sürüklenmeler daha çok. Bu anlamsız bilgiyi tam da şu an hatırlıyorum çünkü sürükleniyorum. Tıpkı aptal bir su molekülü gibi kimi zaman denize dökülüyor, kimi zaman göğe yükseliyor, kimi zaman toprağın içinden geçiyor ve bilinmez bir yaşama doğru ilerliyorum öylece. Bu bana su moleküllerinin ne kadar zavallı olduğunu düşündürüyor. Zira ne kadar çabalarsam çabalayayım, bu sürüklenişi durduramıyorum.

Kızıl saçlı adamın yaralarla kaplı yüzünde dolaşan bakışlarım, Jack'in görüş alanıma girmesiyle ona çevrilirken bağdaş kurduğu bacaklarını kendine çekti ve homurdandı ona bakarak. "Bu hep böyle yatacak mı?"

Bağlı olmasına bakılırsa beylerin tam olarak istediği şey de buydu. Verdiği tek insani tepki ara sıra ayılacakmış gibi titreyip yeniden hareketsiz kalmaktı. 'Bilmiyorum' der gibi omuz silktim oturduğum yerde. Buradaki herkes Jack'le olan sohbetlerime alışmıştı ancak yine de durumun farkında olduğum zamanlarda sessiz kalmaya çalışıyordum.

"Daha ne kadar yolumuz kaldı?"

Jisoo bezgin bir sesle konuştuğunda ve geri yaslanmaktan sıkılmış gibi cenin pozisyonunda zemine uzandığında "Tahminimce beş altı saat." diye mırıldandı Sehun. Ne kadar süredir yolda olduğumuzu kestiremeyeceğim kadar uzun bir süre geçmişti. Bu zaman zarfında Hintli kadının yanından ayrılıp başka bir konteynırın içine sızmış ve okyanusun üzerinde üç kez gemi değiştirmiştik. Belli ki izimizi kaybettirmeye çalışıyorduk. Öte yandan dünyanın en gamsız insanı olan ben bile, bunca çabayı gerektirecek suçlarının ne olduğunu ve bu hikayedeki rolümüzü merak etmeye başlamıştım.

Güçlükle daldığı uykuyu bozmak ister gibi sağa sola sallanıp duran başı, Doktor'un yüzünde acı bir ifade oluşturduğunda hafifçe iç çektim ve fiyaskoyla sonuçlanan kaçma girişimimizin ardından Jongin'in bağladığı ellerimi ona doğru uzatıp başını omzuma yasladım. Suyun üzerinde olmak Doktor'u epey yıpratmıştı, midesinin bulandığını söyleyip duruyordu ve bu uzun zamandır dalabildiği tek uykuydu.

l e s  m o n s t r e sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin