Umutla beraber bir kafeye gelmiştik. Umutun halen elimi tutması benim afallamama sebep olsada belli etmemeye çalışıyordum. Kafeye girdiğimizde bana gülümsemesiyle kızarmıştım utancımdan. Neden bu kadar açık tenliydim ki? Oturduğumuzda sevimli bir kız yanımıza gelip
“Hoşgeldiniz, ne alırdınız?” dedi gülümseyerek.
“İki sıcak çikolata” dedi Umut hemen. Gülümsemiştim. Sıcak çikolata sevdiğimi bilmesi ve bunu bana sormamış olmasına rağmen sipariş etmesi hoşuma gitmişti. Kız gülümseyerek yanımızdan gidince Umut konuşmaya başladı:
“İlyadacım, rahatsızlığın süresince hep yanındayım. Bana neden söylemedin bilmiyorum ama unuttun mu? Benim adım Umut. Sana umut olmak için buradayım.” Dedi. Yüzünde olgun bir gülümseme vardı.
“Ben kimseye bahsetmedim şuana kadar, bana acıyacaklarını düşündüğüm için. Ama sen bana acımadın, teşekkürler. Iıı ve kardeşini aklına getirdiğim için özür dilerim. Gerçekten…”
“Saçmalama” diyerek sözümü kesti. “Hep yanındayım İlyada, o sırada canının acıdığını düşündüm, senin canını hiçbir şey acıtmamalı.”
Başka bir kız olsaydı şu ana kadar çoktan şımarırdı. Umut çok iyi biriydi. Ve ona karşı koyamayacağım anlamsız duygularım vardı. Sıcak çikolatalarımız geldiğinde Umutla tanıştığım an aklıma gelince istemsizce gülmüştüm. Umut sıcak çikolatasından bir yudum alırken
“Ne oldu?” diye sordu oda gülümsemişti sebebini bilmeden.
“Tanıştığımız anı hatırladım” dedim daha çok gülmeye başlamıştım.
Elleriyle yüzünü kapattı, utanmıştı. Parmaklarının arasından “özür dilerim meleğim, ama o gün seni ezmeye kalkmasaydım, bana sarılabilen biri olmayacaktı. O yüzden iyi ki seni ezmeye kalkmışım” deyip muzip bir şekilde bana baktı. Suratımı büzmüştüm ama gülümser biçimde. Bu çok hoşuma gitmişti. Umutun bu hareketleri içimde tuhaf duyguları hissetmeme yol açıyordu.
Sıcak çikolatalarımızı içerken ailelerimizden bahsettik. Umutun çok varlıklı bir aileden geldiğini öğrendim. Zaten anlaması çok zor değildi. Arabası, beni alışverişe çıkarışı… Fakat neden bir kütüphanede çalışıyordu ki?
Ben ailemi anlattığımda bana hayran gözlerle bakmaya başlamıştı.
“Ailenin sanatla ilgili olması çok güzel. Sende bir sanat eserisin sanırım” deyip gözlerime bakıyordu. O sırada yemyeşil gözleri beni hipnoz etmiş gibi hissettirmişti. Gözlerinin içinde kayboluyordum neredeyse. Umutu bugün daha detaylı incelediğimde dudaklarının dolgunluğu ve rengi çok hoşuma gitmişti. Kan alma odasında dudaklarımın neredeyse o dudaklara değecek olması şuan daha çok heyecan yaratmıştı. Ama belli etmiyordum. Umut sıcak çikolatasına dalmış olmalıydı. Ona hayran bakışlarımı farketmediğine sevinirken biraz daha dikkatli bakmaya başladım. Kirpiklerinin uzunluğu, yüz hatlarının sertliği, elmacık kemiklerinin o asil duruşu, çene kemiklerinin çıkık olması… Tanrım ne oluyordu bana? Biraz daha gözlerine bakmak istediğimde Umutun bana baktığını farkedince gözlerimi ondan kaçırdım ve başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi yaptım.
Umut gülümsemişti. Bense tekrar kızarmıştım.
Umuttan hoşlanmıyordum değil mi? Hayır olamazdı. Sıcak çikolatalarımızın bittiğini farkeden Umut “kalkmak ister misin? Bir saat oluyor” dedi. Başımı onaylar gibi salladım. Ve kapıya doğru yöneldim. Oda hesabı ödedikten sonra elini belime koydu ve dışarı çıktık. Hastaneye doğru yürürken bi an durdu ve beni önüne doğru hareket ettirdi kollarıyla. Gözlerimin içine bakarak “çok güzelsin” diye fısıldadı. Bir yandan da yüzüme düşen saçı narince düzeltti. Kalbimde hızlanmalara sebep olan bu davranışları beni kendine çekiyordu. Yüzü yüzüme yakınlaştı tekrar. Neredeyse öpecekti ki kendini tutuyormuş gibi bir an kaldı öylece. Ve çenesini sıktığını farkettim. Bu durumda yapılacak son şey ne olduğunu sormak olurdu bu yüzden sesimi çıkarmayıp gözlerine uzun uzun bakmaya devam ettim. Hipnoz edilmiş gibiydim. Dudağı dudağıma değince kendini hızla çekmişti. Bu hem kalbimi durduruyor gibiydi. Hemde şaşırmıştım. Neden çekmişti kendini? Elimi tuttu ve gözlerime baktı. Sonrada yürümeye başladı. Elini tuttuğum için bende yürümeye başlamıştım onunla. Neler olduğunu pek anlamasamda üzerine gidip sormak istemedim.
Hastaneye girdiğimizde, sonuçlarımı almak için labaratuarın önüne geçip beklemeye başladım.
“İlyada Aybar, sonuçlarınız.”
Umut hemen yanıma geldi. Her hastaneye geldiğimde bu heyecanı neden yaşıyordum ki? Dikkatlice bakmaya başladık beraber.
“Beyaz kan değerin çok iyi” dedi Umut. Bu işleri bildiğini biliyordum.
“Kan değerlerim normale dönüyor” diye çığlık atıp Umuta hızla sarıldım. Benim gibi bir kız nasıl bu kadar değişmişti? Birinin bana dokunmasından bile rahatsız olurken, bugün Umuta ikinci sarılışımdı. Umut da bana sıkı sıkı sarılmıştı. Ve benden asla beklemeyeceği şeyleri söyledim ona:
“Sen benim Umudum oluyorsun”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlyada-Tiggerlily
ChickLitYağmur damlaları tek tek süzülürken penceresinin camından, o hayatın kötü yüzleriyle yeni yeni karşılaşacağının farkında olmadan kitabını okuyordu. Her zamanki hali. Kalın kalın kitapların içinde kaybolan bir kız. Zamanının çoğunu kitaptaki baş kahr...