Acıdır Gerçekler..

23 3 1
                                    

Alışmaktan başka şansımın kalmadığını bilerek artık Umuta duyduğum nefreti dışa vurmuyordum. Onun yerine ona iyi davranmayı denedim. Artık oda iyi davranıyordu ve evdeki kasveti huzur kaplıyor gibiydi. Ona bir şekilde bağlıydım. Hissettiğim nefreti örten güzel duygular vardı belkide. Gözleri, bazen donuk, bazen masum bakışları, sinsi ve yeri geldiğinde samimi gülümseyişi.. Beni kendine bağlıyordu. Bu evden 2 sene boyunca çıkmasak bile yeterli erzağımız vardı. Ailemi merak ediyordum. Sanırım ilk kez farklı bir şey deneyecektim. Umuta dönüp;

-Umut, telefonunu kullanabilir miyim? Dedim.

-Hayır.

-Umut lütfen. Aileme ulaşmak istiyorum. Lütfen!

-Bekle o halde.

Telefonu eline alıp numarayı çevirdi ve bana uzatmak yerine kulağına tuttu.

"Alo. Ben Umut. Nasılsınız?, Endişelenmeyin artık. Evet o iyi. Artık benim. Onu unutsanız iyi olur."

Babamla konuşuyordu. İlgisiz babamın verdiği cevapları merak ediyordum. Telefonu bana uzatıp "Benim dediklerimi onayladığını söyle." Dedi.

"Baba, babacım. Ben iyiyim. Sizi çok özledim." Ağlıyordum. Babamda öyle.

"Kızım, meleğim. Seni kurtarıcaz kızım merak etme."

Umuta çaktırmamaya çalışıp "Biliyorum baba, sizde beni özlediniz" dedim.

"Yerini söyle bize" dedi babam. Umut elimden telefonu alıp kapattı. "Sakın."

"Umut, artık neden buradayım anlatır mısın?"

"Çünkü benimsin, benim olana dokunamazlar."

"Ailemde mi?"

"Onların gerçek ailen olduğunu nereden biliyorsun ki aptal"

"Ne, annem beni bu yaşa kadar büyüttü. Besledi. Babam bana bakmak için çalıştı. Elbette ailemler."

"Neden bebeklik fotoğrafının olmadığını ve tek çocuk olduğunu sorguladın mı hiç?"

"Yangında yanmış fotoğraflarım. Babamın anneme olan hatalarından sonra annem başka çocuk istememiş. Bazen benden bile özür diler böyle bi ailede büyüdüğüm için."

"Çünkü öz anne ve baban değiller. Ben seni öz babandan koruyorum. Bunu anla artık."

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Ona inanmak istemiyordum. Kulaklarım çınlıyordu, duyduğum şey karşısında gözlerimden alevler çıkıyordu.

"Saçma saçma konuşma artık Umut. Kimden neyden niye koruyosun beni" Yeniden ağlamaya başlamıştım..

"İlyada, adının anlamı "savaşa yazılan bir şiir" biliyorsun değil mi?

"yani?" Duyacaklarımdan korkuyordum.

"Sevgili öz babacığın şairdi. Çok sevdiği bir kadın varmış. O kadına şiirler yazarmış. Öyle aşıkmış ki aşkından ölecekmiş neredeyse. Ardından sana hamile kalmış aşık olduğu kadın. Baban çok mutlu olmuş tabi. Mutluluktan şiir yazamazmış. Ardından senin doğumun yaklaşmış. Baban her türlü eksiği tamamlamış. Senin minik pembe elbiselerin, küçük tulumların.. Ardından doğuma giderken sevdiği kadın. Dönüp demiş ki "şiir gibi gideceğim. Bir şiirle döneceğim ya da şiir gibi yok olup size bir şiir göndereceğim." Demiş."

Söyledikleri beni büyülemişti. Masal gibi birşeydi. Fakat benimle alakası neydi? Devam etti.

"Sonra babacığın kapıda sevdiği kadının çıkmasını beklerken içeriden gelen yüzü düşük hemşirelere sormuş. "Bebeğim iyi mi? Sevdiğim iyi mi?" Bebeği iyiymiş ama sevdiği kadını kaybetmiş baban. Sonra Bebeği kucağına vermişler. Adam ağlarken bebek hiçbir şeyden habersiz uyuyormuş. Baban o bebekten nefret etmiş. "Savaştan başka bir yerde kaybetmem. Sen savaşın şiiri ol. Sevdiğim kadını kaybettim sayende." Deyip o bebeği hemşirelere geri bırakmış. Anladın mı İlyada. O bebek sensin."

Konuşamıyordum. Donup kalmıştım. Nefes almıyordum. O an ölmek istedim. Meğer ben doğarken annem ölmüş öyle mi? Babamda sevdiği karısını kaybettiğinde beni suçlu bulmuş. Ama nasıl? Hayır..

"Umut. Sen bunları. Nasıl biliyorsun?"

"Babam bize sürekli seni anlatırdı. Senden ne kadar nefret ettiğini, eşini ne kadar sevdiğini.."

"Baban mı?"

"Evet. Senden nefret eden o lanet adam benimde babam."

Bu kadar gerçek fazlaydı. Oturduğum masadaki bardakları yere fırlatıp yukarı çıktım. Umut arkamdan bağırdı. Umursamadım. Umursamayacak kadar kötüydüm. Ama nasıl olur? Herşeyin bu kadar boka batmasının sebebi ne? Beni büyüten ailem beni nasıl buldular bebekken? Umut beni nasıl buldu? Öz babam benden ne istiyor? Lanet olsun, herşey nasıl bu kadar soru işareti olabilir? Yatağımda ağlayıp, sorularıma cevap ararken uyuyakalmıştım.

*

2 gün sonra

Tam 2 gündür ağzıma tek lokma almadım. Umuta bakmıyordum. Sorularına cevap vermiyordum. Halime çok üzülüyordu. Ama umrumda değildi. Soru sormaya korkuyordum, alacağım cevapları kaldıramayacağımdan korkuyordum..

Herşey aşırı zordu..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İlyada-TiggerlilyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin