Jungkook
Taehyung hyung'a bir kez sormuştum; 'seninde mi çocukluğun kötü geçti' diye. O ise pek sayılmaz demişti. Ben cidden de mutlu bir çocukluğu olmuş sanmıştım. Ama meğersem küçük kardeşini kaybetmiş...
Beni kaybettiği kardeşi gibi görüyordu. Onu koruyamadığı zamanların yerine beni koruyordu. Mike gibi bana zarar verip, canımı yakmıyordu. Beni seviyordu. Hemde çok seviyordu.
Odamın zemininde birlikte sarılarak ağladıktan sonra, ikimizde yatağıma yatıp, gene sarılarak uyumuştuk. Onun kollarının arasında olmayı çok seviyordum. Kendimi güvende ve sıcak hissediyordum. O an, eskiye dair her şeyi unutup, sadece o ana odaklanıyordum. Başımı kalbinin üstüne yaslamıştım. Kalbinin sesini duyabiliyordum.
Sıcaklık, güven hissi, güzel koku ve kulağıma dolan ritimli ses ile mayışmaya başlamıştım. Git gide kapanmaya başlayan gözlerime uyup gözlerimi kapadım.
Ve uykuya dalmadan önce hissettiğim son şey başıma konan yumuşak bir öpücük ve duyduğum son şey ise 'seni seviyorum' du...
...
2 ay sonra
JungkookUtanıyordum. Çok ama çok utanıyordum.
Hyungıma karşı birşeyler hissediyordum ve bu beni hem korkutuyor hem de strese sokuyordu. Bu utandım yüzünden Tae uyunca biraz mesafeli davranıyordum. Onu sevdiğimi anlayıp, beni sevmemeye başlamasın diye.
Bazen bana soruyordu 'iyi misin neden durgunsun' diye. Ama ben sadece yorgunum diyip geçiştiriyordum onu. O ise üzgünce bana bakıyordu sadece. Yorgun olduğumu sandığından benimle ilgileniyordu hep. Sık sık yanıma gelip, beni güldürmeye çalışıyordu. Ben ise onun bu merhametine sadece tebessüm edebiliyordum...
Daha sonra Taehyung durgunlaşıp yanağını okşadı. Gözlerime üzgünce bakıyordu.
"Kook... artık cidden endişeleniyorum. Sorunun ne? Neden gülmüyorsun artık?"
Bunu sana söyleyemem ki hyung... bu zamana kadar bütün dertlerimi sana döktüm fakat bu başka. Bambaşka bir şeydi bu...
"Bisey yok hyung."
"Bak Jungkook. Bana herşeyi söyleyebilirsin. Bunu biliyorsun değil mi?"
Başımı hafifçe salladım sadece.
"Güzel. O zaman hadi anlat küçüğüm. Günlerdir canını sıkan ne"
Anlatamam. Anlatmamam gerek. Bir şekilde geçiştirmem sart.
"B-ben şey... bem birini seviyorum."
Başım eğik olduğu için tepkisini görememiştim.
"K-kim o?"
Seni titremişti ama gene enerjik gibiydi.
"Şey... Jieun (IU)"
Taehyung hyung başta bir şey dememişti. Ben ise yalan söylememin ve arkadaşımı bu işin içine sokmamın utancını yaşıyordum.
"Demek Jieun ha? Iyi bir kızı seviyorsun en azından... "
Göz ucuyla ona baktığımda tebessüm ettiğini görmüştüm. Üzgün gibiydi.
"Hyung iyi misin?"
"Iyiyim. Sadece... duygulandım biraz. Büyüdüğünün gerçeğiyle yüzleşiyorum da."
Anlamamıştı. Dediğim ise yaradı fakat çok büyük bir felaketin içine düşmüştüm.
"Hyung... senden birşey isteyebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoner ~ Taekook✔
FanficTAMAMLANDI ✔ ANGST DEĞİLDİR!!! Jungkook o pisliğin yanında tutsaktı. Onu bulduğumda, bomboş bir odada kelepçeli, yaralı ve çıplak şekilde yatıyordu. O adam, 'o bana ait' diyordu. Ama onu, onu bir sex kölesi gibi kullanan arkadaşımın (!) elinden ald...