Bölüm --> 14

66 6 0
                                    

        "Tamam artık üzülme nolur." Başımı göğsüne koymuş bir şekilde koltukta oturuyorduk. Hıçkırmıyordum ama ağlama seslerimi duyuyordu. Ellerimi ne kadar sıksamda göz yaşlarım geri gitmiyordu. 

        "İnan elimde değil. Sözleri,bakışları..." Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. "Ses tonu bile berbattı. O kadar yıkmışımki onları... O kadar acı çektirmişimki..." Ağlamaklı sesimi bir türlü bastıramıyordum. Ağlamaktan nefret etmiyordum tabii ki ama istemiyordum işte. Kim ağlamak isterki? Daha fazla dayanamayıp ayağıya kalktım. Dışarıya, babamı görürüm korkusuyla çıkamıyordum. Terasa çıkıp hava almak en iyisiydi. Ayağa kalkıp bir adım atacakken beni kendine doğru çekti ve sertçe  sarıldı. O kadar samimi ve içten sarılıyorduki,bir erkeğin yapabileceği en güç şeydi bu,içten sarılmak. Sahi bir erkek sever miydi hiç?

        Dramatik sahneler yaşamayı sevmiyordum. Şu anda da o sahnelerden birini yaşıyorduk. Ve bu bana,annemin cenazesinde babama sarılışımı hatırlattı. Bu cürretkar bana babam gibi sarılıyordu. Kimse bana babam gibi sarılamaz! Ben babamın küçük prensesiyim.

        Bu düşüncelerle ayrıldım sevgilimin kollarından. Saçlarımı okşadı. İçinde bulunduğum durum ne kadar kötü olsada ne ağlamak istiyordum ne de üzülmek. Hayat çok kısa. Ve üzüntülü günlerimi unutup mutlu olacak fırsatı bulmuşken her şey için çok geç olabilir. Ve ben geç kalmışlıkları sevmem.

        "Gel sana benim odamdaki kitapları göstereyim." Kitap mı?

        "Sen kitap okumuyorsun ki."

        "Bazı istisnalar yapıyorum tabi." Demek istediğini yarı buçuk anlamış gibiydim.

        "Mesela?" Yine o muzip gülüşünü yaptı.

        "Grinin Elli Tonu." Onun elini tutup ahşap merdivenlere doğru yönelirken omzumu silktim.

        "Tahmin etmeliydim."

        Tamer'in odasına geldiğimizde şaşıp kalmıştım. Düzenliydi.

        "Hiç uğramıyorsun sanırım." Tamer,havasız odayı hem aydınlatmak,hem havalandırmak amacıyla pencereyi açmak için cama yönelirken cevap verdi:

        "Kiri ve düzensizliği hiç sevmem. Nefret ederim hatta. O yüzden evlendikten sonra fazlasıyla bakımlı olmalısın." Böyle bir cevap beklemiyordum.        

        "Tabi... Ne güzel." Camın önündeki mermere oturup yine muzipçe sırıttı. 

        "Güzel olan ne? Evlenme fikri mi?" Bu çocuk beni öldürmek istiyordu. Evet,kesinlikle öyleydi. Saçma dahi olsa aklıma gelen ilk kelimeleri ardı ardına sıraladım:

        "Her şey güzel. Evren,hayat,biz,odanın rengi. Sahi odanın rengi çok güzel. Kitaplık çok güzel bir yere koyulmuş." Ben konuşmaya devam ederken Tamer de yanıma geldi ve yüzümü ellerinin arasına aldı. 

        "Sana sahip olmamak için elimden gelen her şeyi fazlasıyla yapıyorum. Sınırları zorlama."

        Yüzümü bıraktı ve kitaplığa doğru yürüyüp eline Ayaklı Bela kitabını aldı. O,kitabın bir sayfasını açıp bana gösterecekken hemen bir şeyler düşünmeye çalıştım. Çünkü okuldaki erkekler benim yanımda küfür ederlerken bile fazlasıyla utanıyordum. Şimdi bu kitaptaki erotik yerleri onunla beraber okuyamazdım. Beyin fırtınası yaptıktan sonra aklıma bir fikir gelmişti bile.

        "En sevdiğim dizi başlayalı yarım saat oldu. İnanmıyorum Tamer, birde beni hala oyalıyorsun!" Çocuğa suçluymuş gibi bakıyordum. Ve onu orada,elinde kitabıyla bırakıp oturma odasına koşar adımlarla yürüdüm. Ve evet,bir kez daha sıyrılmıştım.

HİÇBİR ZAMAN AŞKA BEDEL ÖDEMEK ZORUNDA KALMAMANIZ DİLEĞİYLE. SAĞLICAKLA KALIN. <3

AŞKA BEDEL ♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin