III

7.1K 428 250
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

"Konuşmamız gerek!" dedi öfkeyle karşımda bana nefret dolu bakan kız. Şaşırmıştım. Onun benimle konuşacak bir şeylerin olması beklenmedikti fakat galiba biliyordum ne konuşmak istediğini. Bunu düşünerek ayağa kalktım. Lisa benden önce cevap verdi.

"Ne konuda?"

Ona baktığında gözlerini devirince kaşlarımı çatıp kolunu ittirdim hafifçe ve "Dışarda konuşalım, yürü..." dedim. Önden gitti. Yoongi o gider gitmez "Bir sorun mu var?" diye sorunca olumsuzca cıkladım. Bu sefer Jisoo "Derdi ne o zaman?" deyince "Öğrenelim bakalım." deyip ben de arkasından sınıftan çıktım.

Yanına geldiğimde anlatmasını bekledim fakat etrafa bakındıktan sonra "Biraz daha az insanın olduğu bir yere gidelim." dedi ve benim cevabımı beklemeden ilerledi. Bu yaptığına ne kadar sinirlensem de onu takip ettim. Koridorun sonuna doğru giderken karşımızdan bize yaklaşan Taehyung'la durduk.

İlk bana bakıp sonra Yujin'e döndü ve "Jennie seninle mi uğraşıyor?" diye sorunca güldüm. Yujin benim aksime paniklemişti çünkü onu her an ele verebileceğimi biliyordu.

"Niye? İyi kızlar benimle takılamaz mı?" diye sordum ona. O ise Yujin'i benim yanımdan uzaklaştırmak adına elini tutup kendi yanına çekti, "Hayır... takılamaz." der demez arkasını dönüp gidiyorlardı ki "Merak etme Taehyung... Güzel sevgilini baştan çıkarmam... Ki benim bir şey yapmama bile gerek kalmamış." dediğim an durdu ve yavaşça bana döndü. Arkasındaki Yujin'in gözleri dolarken Taehyung sinirle bakmaya başladı.

"Zaman kaybısın Jennie... Bu yüzden seni kâle bile almayacağım." dediğinde sesli bir kahkaha attım. Ona doğru yaklaştım usulca. Yüzüm yüzüyle karşı karşıya kaldığında "Beni ciddiye alma zaten, bilirsin ben severim boş konuşmayı." dedim ve gülümsedim.

Sonra ise Taehyung'un arkasına sinen Yujin'e bakıp "Bir ara gelirsin yanıma olur mu tatlım?" dediğim gibi yanlarından geçip adımlayamadan Taehyung kolumdan tutarak durdurdu beni.

"Ondan uzak duracaksın Jennie. Onu kendinle karıştırma..." dedi gözleriyle de beni ezerken. İlk kolumu sıkan eline baktım. Anında çekti ve geriledi biraz. Daha sonra ise bir ona bir de arkasındaki Yujin'e baktım.

"Yazık oldu..." diyerek sessizce konuştum kendi kendime. Yujin'in gözlerinin içine bakarken Taehyung'a cevap verdim.

"Doğru diyorsun, onu kendimle karıştırmamalıyım. Ben onun kadar iyi(!) olamam..."

Taehyung anlamasa da Yujin'in anlaması benim için yeterliydi. Gözlerimi ondan alıp Taehyung'a çevirdim.

"Jin'le sen yakındınız değil mi?" diye sordum. O ise anlamayarak bakıp kafa salladı evet dercesine.

"Güzel... Arkadaşına ilet onunla konuşmak istediğimi."

Gülümsedi alayla. "Niye? Ondan da mı hoşlandın?" deyince 'ondan da' demesindeki anlamı anlayamasam da bunu es geçip ben de güldüm.

"Aynen... Çok aşığım kendisine(!)" dedim. Gözlerini devirdi ve "Tamam, iletirim." diyerek benimle uğraşmayı bıraktı.

Etrafımızda birkaç kişiyi durmuş bizi izlerken yakalamıştım. Taehyung da fark etmiş olacak ki kaşlarını çattı.

"Ne bekliyorsunuz? İlerle!"

Bağırdığımdan sesim koridorda yankılanmıştı. Herkes bir anda işine döndüğü sırada müdür odasının kapısı açıldı. İçerden müdür çıkıp kendini gösterirken ona bakmak yerine ilk Yujin'e döndü gözlerim.

Korkuyla babama bakıyordu. Gülümsetti bu görüntü beni. Babama döndüğüm de ise üçümüz arasında gözleri dönerken panikledi ve "Jennie... Odama geliyorsun, hemen!" diyerek bana seslendi.

Gidip iki saat sesini dinlemek gibi bir aptallık yapmak asla istemiyordum ama bu dakikadan sonra tek oyuncağım bu ikili olmuştu.

Odaya doğru yürüdüm ve içeri girdim. Kahverengi deri koltuklara doğru bedenimi bırakıp bacaklarımı öndeki sehpaya uzattım. Babam kapıyı kapatır kapatmaz bacaklarımı indirmem için bakış atınca indirdim istemeyerek.

"Burası okul Jennie, davranışlarına dikkat et!"

"Siz ediyor musunuz müdürüm?"

Ona baktım. Bana "Anlamadım?" deyince ayağa kalktım. Karşısında durdum.

"Nasıl yaptın... Ben de anlamadım."

Gözlerini kaçırdı benden. Titrek sesiyle "N-ne yapmışım ben?" diye sordu. Bir süre ifadesizliğimi bozmadan ona baktım, ardından güldüm.

"Dün akşam gelmemişsin eve... Neredeydin?"

"Hesap mı vereceğim sana küçük hanım?" dediği gibi gözlerimi kıstım bana kullandığı sıfatı beğenmediğimi belli ederek.

"Daha fazla söyleyeceklerin yoksa gidiyorum?"

Kafa salladı ve masasına oturdu. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Kimse yoktu koridorda. Ders başlamış olmalıydı. Buna sinirle bir nefes verip sınıfa yöneldim. Başımı kapıya dayadım. Kulağıma kimya hocasının sesi geldiği an geri çekilip merdivenlere doğru ilerledim.

Şimdi girip geç kaldığım için onun azarını dinleyemezdim. Bahçeye indim ve herkesin rahatça sigara içebildiği köşeye ilerleyip oradaki banka oturdum. Gözlerimi kapatıp biraz olsun kafamı dinlemek istemiştim.

Yorgun değildim. Sadece her şey ortaya çıkarsa olabilecek kargaşayı görebiliyordum. Mahkame salonu, ağlamaktan gözlerinin içi kıpkırmızı olmuş Taehyung, okuldaki bütün herkesin ona iğrenircesine bakan gözlere dayanamayıp okul değiştiren Yujin ve büyük ihtimalle benim de olup biteni dışardan eğlenerek izlediğim geliyordu gözlerimin önüne ve bu böyle olacaktı fakat içimde bir yerlerde huzursuzluk vardı.

Korku ya da endişe. Bilmiyorum. Bir yanım bütün bu eğlenceyi görmek için can atarken ufak bir parçam her şeyin normal devam etmesini istiyordu.

Gözlerimi araladım. Karnım acıkmıştı. Az ilerde tek başına sigara içen Hoseok'u görmeyi beklemiyordum. Ayağa kalkıp yanına gittim.

Beni fark etti fakat içmeye devam etmişti. Her zaman neşeli olan çocuk gitmiş yerine parçalara ayrılan bir beden gelmişti sanki. Taehyung'un yakın arkadaşı olduğu için pek bir konuşmuşluğumuz yoktu fakat onunla konuşmak istemiştim.

"Berbat gözüküyorsun." dedim ona bakarak. Bana burukça gülerek döndü ve "Sen ise her zamanki gibi hissiz..." deyince bir daha cevap veremedim.

"Keşke senin gibi olabilsem Jennie... Keşke senin gibi hiçbir şey hissetmesem. Keşke atmasa kalbim sadece biri için..."

"Seviyor musun hâlâ onu?" diye sordum kim olduğunu bilmesem de. Kafa salladı gözleri dolarken.

"İşte aramızdaki fark bu Hoseok... Sen acı çeksen de yaralanmaya devam ediyorsun. Ben ise yaralarımı sarıyorum ve kimseye göstermiyorum."

Şaşkınlıkla bana döndü ve güldü yanaklarından gözyaşları dökülürken. Fakat gülüşünde bir acı görmüştüm. Onu perişan eden bir acıyla gülmüştü.

"Gerçekten sevdi mi kalbin birini?" diye sordu. Kafa salladım. Kahkaha atınca hafifçe dudağımın bir kenarı kıvrıldı.

"Kim Jennie de aşık oldu ha?" dedi bir daha ve tekrar güldü. Onu yeniden gülümserken görmek güzeldi. Biraz daha onunla kaldım.

"Sigara içme Hobi..."

"Elimde değil."

Parmakları arasındaki sigarayı aldım ve yere atıp üstüne bastım. Bana şaşkınlıkla bakarken "Evet şimdi elinde değil..." dedim.

***

Sizce Kim Jennie kalbini kime vermiştir zamanında???

23.00 ❤️

over the moon • taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin