4

5.2K 354 160
                                    

asistan: dışarj gwl

gecenin bir yarısında telefonuma gelen mesaj sesiyle gözümü dizimden telefonuma çevirdiğimde lisa'dan gelen mesajla şaşkın bir halde telefona baktıktan birkaç saniye koltuktan kalkmış ve kapıyı açmıştım. öğleden beri dinmek binmeyen bir yağmur vardı ve yağmurdan nefret eden bana yağmurlu bir pazar hiç de güzel gelmiyordu.

kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm yağmurun altında beklemekten sırılsıklam olmuş lisa'yla şaşkınlığım daha da artarken beni harekete geçiren ilk şey onun ağlıyor oluşuydu. gözlerindeki kırmızılık ve ıslaklığın yağmurla bir alakası olmadığına yemin edebilirdim çünkü hıçkırıkları durmuyordu. "lisa ne oldu sana?" hızla ona doğru bir hamlede bulunduğumda beni itmişti. hiçbir şey anlamadan ona bakarken onun ağlamaları göz göze geldiğimiz andan beri daha da artmış ve sadece bana bakmaya başlamıştı. konuşmuyordu, ona ne olduğunu anlamama izin vermiyordu.

"senden," ilk kelimesinden sonra yeniden hıçkırmış ve devam etmişti. "nefret ediyorum." hızla ona sarılacağım sırada bu sefer beni engellememiş ve sarılmama izin vermişti. leş gibi alkol kokması ve onun güzel kokusunu gölgelemesiyle yüzümü buruşturdum. sarhoştu ve ilk defa bana bu kadar yakındı. "s-sen ilişkimi mahvediyorsun." ağlamaları arasında güzel dudakları arasından dökülen kelimelerle kafa salladığımda o da bir elini omzuma koymuştu. "işimi mahvediyorsun." daha da arttığında ağlamaları bu sefer elimi onun yüzüne koydum ve bana bakmasını sağladım. "bana ne olduğunu anlat güzelim. anlat ki çözebileyim sorununu tamam mı?"

"sorun sensin!" kelimelerini bağırarak söyledikten sonra omzumdaki eliyle beni itmiş ve onunla olan temasımı kesmişti. "anla artık chaeyoung. 1 ay önce yoktun bile hayatımda, mark'la mutluydum, işimde iyiydim. ama sen geldin!" susmuştum. bana olan nefretine karşı diyecek bir şeyim yoktu. "beni kullanacak olan, beni iddia olarak gören birisi yüzünden ilişkimi sorgulamamı sağlayacak kadar kötü birisin sen." hiçbir şey yapmayarak gözlerine bakıyordum. kaç saattir ağladığı konusunda bir fikrim yoktu ama gözleri kıpkırmızıydı. "susma artık! her gün susmadığın gibi, bebeğim aşkım dediğin gibi yine konuş chaeyoung." yüksek sesle çıkan kelimelerinden sonra yanıma gelmiş ve yere indirdiğim bakışlarımı yeniden onun gözlerine çıkarmam için çenemi tutmuş ve kafamı kaldırmıştı. "susma. bir şeyler söyle chaeyoung." bu sefer sesi çok kısık çıkarken onun çenemdeki elini tutmuştum. "mark'la mutlusun." kalbimi aynen lisa'nın sevgime inanmaması gibi kıran iki kelime dudaklarım arasından döküldüğünde lisa dolu gözleriyle gülmüştü. samimi bir gülüş değildi daha çok 'sana inanamıyorum' dercesine bir gülüştü.

"sakinleş lütfen." onu sevmem onun hayatına zarar veriyordu. koluyla dolu gözlerini sildikten sonra ağlamasını da durdurmaya çalışmış ve birkaç saniye gözlerini kapatmıştı. açtıktan sonra yeniden bana bakmaya başladı ve ağzından derin bir nefes alıp verdi. alkol kokusuna maruz kaldığım an onun bu kadar içmesine mi şaşırmalıydım yoksa ellerimizi hala ayırmamasına mı hiçbir fikrim yoktu. "seni evine bırakmamı ister misin?" sakince konuştuğumda kafasını olumsuz anlamda salladı. onu onaylamak için ben de kafamı salladığımda hiçbir şey yapamıyordum. onu içeri davet edebileceğim bir durumda değildik, ona sarılabileceğim bir durumda da değildik, sadece susabileceğimiz bir durumdaydık ve biz de bunu yapıyorduk. "saçlarını kurutmalıyız. hasta olabilirsin. sana kıyafetler de vereceğim."

ne durumda olursak olalım beni reddedemeyeceğini o da biliyordu. kafa sallayıp en sonunda ellerimizi ayırdığında onun buz gibi olsa da elimde ısıttığım ellerinin yokluğunu tüm vücudum hissetmişti. yanımda banyoya yürürken adımlarının düzgün olmamasıyla elimi beline doladım. beni ve temaslarımı reddetmeden ilerlemeye devam ederken banyoya gelmemizle saç kurutma makinesini elime aldım ve tam önümde durmasını sağladım. onun yumuşacık saçlarına dokunmak için tek fırsatımdı ve belki de sondu. bu yüzden hızla kurutmaya başladım. canının yanmamasına da özen gösteriyordum o ise yüzümü inceliyordu. her bir noktasını incelerken ara sıra gözlerine bakıyordum ama bu onun umurunda değildi.

ysl's model [chaelisa]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin