dün tüm gün çizimleri kontrol ettim ve en ufak bir çizgi hatasına dahi takıntılı olduğum için adeta baştan çizdim hepsini bu yüzden eve bile gelemedim, atölyedeydim
bölüm atamadığım için üzgünüm
***********************
"korkudan ağlayacağın kadar bir şey yoktu jennie!"
"abart drama queen." chaeyoung ve jisoo bir yandan jennie'nin göz yaşlarını silerken bir yandan da söyleniyorlardı. "ama, ama geldi ve bana dokundu. korktum!"
"amacına ulaşmış." benim dediğime güldüklerinde artık peçeteleri jennie'nin kucağına atmış ve çoktan korku evinin çıkışına yürümeye başlamıştık. üçü de eğlenceli insanlardı ve yanlarında biraz bile üzgün olmama izin vermiyorlardı. "şimdi ne yapıyoruz?"
"yemek yiyelim mi?" chaeyoung soruma öneriyle karşılık verdiğinde ikimiz, jennie ve jisoo'ya dönmüştük. arkamızda kalan çifte aniden dönmemizle jisoo hızla jennie'nin yanağına değen dudaklarını çekti ve bize bakmaya başladı. "arkamızda yapmayın bari." chaeyoung'ın dediğine kafa salladığımda jisoo hızla inkar etmişti. "ne yapıyoruz ki? bence sen her şeyi çok abartıyor olabilirsin chaeyoung."
jennie de onu onayladığında aralarında çıkan birkaç dakika sürecek yeni bir kavgayı izlemeye başlamıştım. her saniye atışıyorlardı ama bunu birbirlerini kırmayacak şekilde yapıyorlardı. "lisa öyle biri miyim ben?" bu sefer bu atışmaya chaeyoung beni de kattığında birkaç saniye duraksadım ve sonra kafa salladım. moda girmiştim. "bence siz sevgilisiniz." jennie ve jisoo aynı anda kahkaha attıklarında birbirlerine bakmışlardı ve sonrasında jisoo benim yanıma gelmiş, jennie de chaeyoung'ın yanına gitmişti. "sevgiliymişiz, hah." jennie, chaeyoung'ın koluna girerken jisoo da benim koluma girmişti. bizden büyük oldukları için bizden olgun olmaları gibi bir şey asla söz konusu olamazdı, hepimiz birbirimizden beterdik.
"kolumuza neden giriyorsunuz? sevenleri ayırıyorsunuz resmen!" chaeyoung, jennie'nin kolundan çıkmaya çalışırken ben de dediği şeyle gülümsüyordum. jisoo benim chaeyoung'a bakarak gülümsememi gördüğünde bana hafifçe omuz attığında ona dönmüş ve ona da gülümsemiştim. "seviyorsun chaeyoung'ı."
"seviyorum chaeyoung'ı." jisoo dediğim şeyle şokla bana bakarken jennie ve chaeyoung'ın kavgası umurumuzda değildi. "o zaman neden sevgili değilsiniz?" sebebinin benim korkularım olduğunu söylesem büyük ihtimalle hiçbir şey anlamayacağı için yalan söylemek zorundaydım. "erken olduğunu düşündük."
"chaeyoung evet desen şimdi seninle sevişir lisa, erken falan dememiştir o. doğruyu söyle şimdi."
"jennie yürü git sana sarılmadım diye kuma neden ağlasın her gece?" chaeyoung, jennie'nin yanından kaçıp benim yanıma geldiğinde gülerek ona ve jennie'ye bakıyordum. jennie de benim yanıma gelip chaeyoung'a dil çıkarıp benim koluma girdiğinde chaeyoung, onun böyle bir şey yapmasını beklemiyor olacak ki beni çekiştire çekiştire yürüyen jennie'nin arkasından bizim yanımıza gelmişti. bizi ayırmaya çalışırken jennie asla kolumu bırakmıyordu ve daha da yapışıyordu. "jennie gördüğünde şok olacağın bir mesaj geldi. şirket dedikodusu." jisoo konuştuğunda jennie kafasını çevirmiş ve anında kolumdan ayrılıp jisoo'nun yanına yürümeye başlamıştı. "kaçalım." chaeyoung fısıldadığında kafa sallamıştım. onunla el ele sokaklarda koşmamız fikri eğlenceli gelmişti.
elini tuttuğumda bunu beklemiyor olacak ki 2 saniyelik şaşkınlıktan sonra o da elimi tutmuş ve koşmaya başlamıştı. otoparka doğru arkamıza dahi bakmaktan koşarken duyduğumuz tek şey jisoo'nun arkamızdan "delirdiler sonunda." demesiydi. birbirimize bakarak gülerken özgür hissetmiştim. park chaeyoung o kadar da güvenilmez biri değildi belki de, belki de gerçekten tek amacı beni mutlu etmekti ve bunu başarıyordu da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ysl's model [chaelisa]
Fanfictionpark chaeyoung kafasını asistanına takmış bir modeldi. !text-düzyazı