Eve geldik ve direk şişmiş ayaklarımızdan topukluları çıkararak üstümüzü değiştirdik ve yataklarımıza yattık. Yarın güzel bir gün olacaktı. Olmalıydı..
Saat 6.30. Camı aç, derin bir nefes al. Oh işte bu. Elimi yüzümü yıkayıp direk dolabımın karşısına geçtim, ilk gün için güzel bir izlenim bırakmalıydım. Hafif bir makyajla kendimi tamamlayıp evden çıktım. İş yerine geldiğimde yerimi gösterdiler tam o sırada içeri patron girdi ve sohbet etmeye başladık ‘’Buraya bu kadar insan geldi, onlarca belki yüzlerce sekreter değişti. Bilmiyorum seninle anlaşır mıyız ama sekreterlik demek bi telefona bakıp bi kaç dosya tutmaktan daha fazlası,benim sağ kolum gibi bir şey olman lazım. Eee tabi her şeyi birlikte düşünmemiz. Görünüşün ilk gün için ideal. Çok iyi şeyler başaracağını düşünüyorum. Hadi bakalım şu dosyayı al ve akşam toplantı için bir mekan bak. Şık ve nezih olsun.’’ Dedi ve ayağa kalktı. ‘’Teşekkürler efendim, size layık olmaya çalışacağım’’ dedim.. Hafif bir tebessümle ayrıldı.
Hmm şık ve nezih.. Yakamoz restaurant iyi gibi. Hem de Üsküdar’da. ‘’Tamamdır kesinlikle burası olmalı’’ dedim kendi kendime ve gidip bu mekanın uygun olup olmayacağını sordum. ‘’Aferin, güzel seçim’’ diye bir karşılık aldım. Başımla onaylayıp tekrar dışarı çıktım ve dosyaları düzenlerken yarına okula yetiştirmem gereken bir çizimim olduğunu hatırladım. Tam kalbim hızlıca çarpmaya başlamıştı ki akşam yemeğe katılmayacağımı hatırlayıp rahatladım, böylece yetiştirebilirdim.
^^^^^^^
Akşam saatlerine doğru Serhat Bey odasından çıktı ve ‘’hadi bakalım her şey hazırsa çıkıyoruz’’ dedi. ‘’Ne, nasıl yani, hı? Be-Bende miii?’’ dedim. ‘’Bu da sorumu sana sağ kolum olacağını söyledim bir iş ortaklığına gidiyoruz sonuçta’’ dedi. Kabul etmek zorundaydım ama o kadar kötü hissediyordum ki.. En önemli dersti. Kaç gibi biter diye sormaya cesaret edemedim. ‘’Şoför evine bırakacak seni, yarım saat içinde hazır ol. Seni mekana getirecek’’ dedi.
Eve vardığımda koşarak içeri girdim ve ‘’Berna Berna’’ diyerek bağırmaya başladım. ‘’Of pardon yanlış zamanda gelmişim’’ dedim (hunharca öpüşüyorlardı) ve arkamı dönerken’’dur dur, hayırdır ne bu telaş’’ dedi Berna. ‘’Mahvoldum ben. Yarın son günü olan, yetiştirmem gereken koskaca bi çizim var ve kaçta biteceğini bilmediğim bi toplantıya gidiyorum’’ dedim. ‘’Vaaayyy ilk günden toplantı iyiymiş. Bizde anlamayız ki çizimden kızım’’ dedi. ‘’Off off’’ diyerek odama gittim.
^^^^^^^
Mekan gerçekten harikaydı. Sadece ben ve Serhat Bey vardı. Gözümü saatten alamıyordum. Nihayet iki kişi geldi. El sıkıştık ve oturduk. Karşı taraftaki adama ‘’yemekleri söyleyelim’’ dedi. Ne yemeği yaa uzar da uzar bu. ‘’Yanımızda bulunması gereken iki kişi daha var, onları bekleyeceğiz, sorun değildir umarım?’’ dedi adam. NEEE’’ Ben ne çok ne diyorum ya. Şu işe bak. Sorumsuzlar. Serhat Bey ‘’bir sakıncası yok’’ dedi. He yok tabi yok.
Saat 22.00 ve biz 19.30 dan beri buradaydık. Sonunda iki kişi teşrif etti. Üstümü düzelterek kalktım ve zoraki koca bir gülümsemeyle el uzattım ve tam o an suratına baktığımda…. Bu o. Yok yok şaka bu. Uykumda geldi. Hayal mi görüyorum? Hemen elimi geri çekerken tuttu ve ‘’kendimi taktim edeydim Ben Yiğit. Yiğit Özarslan. Ortaklık kuracağınız firmanın oğlu.’’ dedi. ‘‘Eee bende Derin. Derin Çevik. Serhat Bey’in sekreteriyim’’ dedim. Aniden elimi çektim ve oturdum. Şapşal bu ya tam bi şapşal. Off karşımda böylesine tatlı biri otururken yapacağım çizim aklımdan uçup gitmişti. Şimdi hiç bitsin istemiyordum. He iyi bok yiyordum. Çok iyi yaa. Salağım ben salak!
~Ne kadar az okunsa da, güzel bir şey çıkacağını düşünüyorum :) İyi okumalar -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN DERİNE
RomanceDerin ve Yiğit baş kahramanları için buradayız. Derin 20 yaşında Üniversitede mimarlık okuyan, sadece annesi kalmış biri. Yiğit bilinen klasik zengin çocuğu rolünde olsa da hiç de öyle değil. İlk bakışta sıradan bir aşk hikayesi olarak görülse de sa...