13|🥀

529 67 66
                                    


kitapları yerleştirmekte aceleci davranıyordum, vaktim sana daha fazla kalsın istiyordum.

sen de sandalyeye bir kere oturmamış, bana yardımcı oluyordun.

son kitabı rafa yerleştirirken, kitapçının sahibinin telefonla konuşmasına şahit oldum.
benim hakkımda konuşuyorlardı.

" oğlunuzun aklı nerelerde? toz içinde kalmış her yer, en son ne zaman süpürdü etrafı acaba? kitapları düzgün bile yerleştirmemeye başladı. "

ciddileştim.

şikayetini henüz bana söylememişken, aileme söylüyordu...
insanlar gerçekten başkalarının arkasından konuşmayı seviyor değil mi?
 
" bütün yerleştirilen kitapların ismini işaretledim. "

sana döndüm.

" teşekkür ederim... senden bir rica da bulunabilir miyim"

başını onaylarcasına salladın.

" kruvasan alabilir misin ikimiz için? benim evime gider, balkonumda kahve eşliğinde yeriz. küçük ama sevimli bir balkonum var."

gülümsedin.

" ben... almaya gideyim o zaman."

gülümsemeni görünce ciddi ifadem bozulmuştu, gülümsedim.

sen kitapçıya uzakta olmayan bir fırına giderken, ben de elime süpürgeyi aldım.

kitapçının ahşap zeminini süpürmeye başladım.
süpürge yaparken şarkı mırıldanıyordum.

(mırıldandığı şarkı: zaz- je veux)

patronumun önünden dans ede ede geçtim. beni görsün diye özellikle yapmıştım.

şarkıyı mırıldanırken bir noktada tıkandım. bu yüzden telefonumu çıkardım, şarkıyı hızlıca açtım.

süpürdüğüm yerin yakınındaki rafın üzerine koydum.
sözlerini eşlik ediyordum. nakaratı geldiğinde kendimi durduramadım, seslice söyledim.

"je veux d'l'amour, d'la joie, de la bonne humeur
ce n'est pas votre argent qui f'ra mon bonheur
moi, j'veux crever la main sur le coeur
papalapapapala"

patron dinlediğim şarkıları sevmezdi. gazetesini de telefonunu da alıp kitapçıdan çıktı.

çıkmadan bana:

" süpürünce kapıları kilitle ve çık!"

dedi.

o gider gitmez süpürgeyi elimden bıraktım. parmaklarımı şıklatarak ritime uydum.

senin geldiğini şarkının bitmesine yakın fark ettim.

elindeki kese kağıdına sarılı kruvasanları telefonu koyduğum rafa bıraktın, ellerimi tuttun.

dansıma eşlik ettin.

seni kendi etrafında döndürdüm.

      o gün* dansımız bitmesin diye şarkı bitince defalarca başa sardırmıştım...
            

  *6 ekim, öğle saatleri...

𝓀𝚤𝓇ℊ𝚤𝓃𝚤𝓂' (𝓉𝒶𝓂𝒶𝓂𝓁𝒶𝓃𝒹𝚤)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin