7
Zehra, bir köy evinde yaşamak istiyordu. Yıllardır böyle bir hayali besleyip dururdu günü ters
gittiğinde, işten atıldığında, sevgilisi onu terk ettiğinde ya da o gelişmemiş sevgilisini terk
ettiğinde, akşam çökerken acıklı biçimde, kendini budala gibi hissederken, gecenin en
dayanılmaz saatlerinde, televizyonda berbat programlardan bezip mutfağa gidip bir çay alıp
odasına baykuş gibi tünediğinde, kan eminci bir işte ve ahmak insanlar arasındayken ve o
insanlar kokuşmuş hayatlarıyla gururlanıp boş şeylerden konuşup güldüklerinde Zehra içine
kapanır, onlara bakar, "ben buraya ait değilim" deyip o çiftlik hayaline sarılırdım sımsıkı, aç
bebeğin annesinin memesini dişleriyle kapması gibi. Yolda ilerlerken araç içinde mutlu mesut
arkadaşlar ve aileler gördüğünde köydeki çiftlik evi hayaline (köy evi hayali) dönüp bakardı, araç
içinde mutlu bir çift gördüğünde, yoldan geçen gelin arabası gördüğünde, sahilde tek başına
oturup bir sigara içip yakamozlanan denize bakarken o hayale sığınırdı. 50 tavuk, tavukları çok
sever, onları her sabah yemlemek, civcivleri olan bir tavuk. Birkaç ördek, birkaç kaz, birkaç koyun,
üç inek, bir at, bir eşek. Bir kedi. Bir iri köpek. Hiçbiri olmasa bile çok masraf gerektirmeyen
birkaç hayvan, 30 tavuk, bir kedi. Bir ufak köpek. Bir inek. Canım başını sokacağı bir baraka bile
olur, 20 tavuk da yeter, evin orası ağaçlık olsun, büyük bahçesi olsun, tamam! Gariban, çok eski
bir köy evine de razı. Sıvasız. Plastik penceresi kapıları olmayan, biriketten ya da ahşaptan. Kaba
keresteden bir köy evi bile olur.
Zehra, kendini bildi bileli şehirde, tıkış tıkış apartmanların arasında büyümüştü, gidebileceği bir
köyü yoktu, babasının köyünde bir arazi vardı; ama oralar satılmıştı. Apartman dairesinde
yaşamanın sıkıntısı bitmez, hele de bodrum katın. Güneş almaz, hava almaz, sel basar, rutubet
olur, pis koku olur. Zehra, yeşile, doğaya, toprağa hasret büyümüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHRA'NIN EVLİLİK HAYALİ ve LEYLEKLER
RomansaKİMLE EVLENECEĞİNİ BİLEMEYEN BİR KIZ....