2.Çıkışı Olmayan Giriş
Şarkı Önerisi: Ege Can Sal –Dursun Zaman (MaNga cover)
🍷
"...yeryüzüne ne kadar çok ışık yerleştirirsen, o kadar çok yıldız kaybolur."
Acıya dahil olan her ruh, bir çaresizliği andırırdı. Aklın kavradığı gerçeklere kalp inanmaz, bunu reddederdi. İnanmamak için çırpınır, tutunacak şey arardı. Sonunda çaresiz kalan ruh, kendini tüketirdi. Yakarışlar, kabullenmeyişler, inanamayışlar ruha batardı.
Ben de öyle yaptım. Kendimi ve içimde yaşattığım insanları tüketim. Yüzlerine dönüp yarattıkları enkaza bakmalarını söyleyemeyecek kadar korkaktım.
Anıl ve Sibel'in beni aradığını duydum. Ruhuma birikenlere engel olmadım ve cebimdeki astım ilacına ulaşmaya çabalarken gözlerim, karanlığa erdi...
Gözlerimi açtığımda yerdeydim. Astım ilacıma uzanıp soluklarımı kuvvetlendirdim. Yavaşça ayağa kalktım. İkisinin de bana seslendiklerini duyduğumda adımdan nefret ettim.
Kalbim, Anıl'ın yaptığı iğrençliğe inanmamak için direnirken aklım; neden onların ilerlediği yolun tersine, karanlık yolda ilerlediğimi sorguluyordu. Ruhumda ikisinin sesini de tıkadım ve içimden ne geliyorsa, sorgulamadan onu yapmaya başladım.
Ayaklarımı bastığım yol artık asfalta değil, toz ve toprakla kaplıydı. İlerledikçe sanki gökyüzü, daha çok kararabilirmişçesine siyaha bulanıyordu.
Etrafımdaki her şeye, aldığım nefese dek yabancılık sindi. Bir yere varmak istercesine yürümeye devam ettim. Semayı karanlık esir aldığından etrafımdaki hiçbir şeyi göremiyordum. İçten içe başıma buyruk hareket ettiğimden kendime sövüp duruyordum.
Gece vakti geldiğim bu yolu nasıl döneceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sırt çantamı karıştırırken adımlarımı yavaşlattım. Cüzdanımda bir miktar para vardı. Eğer bir araç bulursam, eve dönebilirdim. Telefonumun ana ekranına gözlerimi kısarak baktım. Saat gece yarısını geçmişti, telefon çekmiyordu ve ek olarak şarjım çok azdı. "Aptal Akşın." diye mırıldandım kendi kendime bu ıssız, yabancı yolda.
Burası ne biçim bir yoldu? Hiç sokak lambası, sokak tabelası ya da sokaklarda bulunan hiçbir araç yok muydu burada?..
O an aklıma gelen şeyle başımı gökyüzüne diktim. Karanlığa eşlik eden yüzlerce hatta binlerce yıldız vardı. Bu... nefes kesiciydi!
Şehrin ışıklarına kızıp dururdu ananem. "Unutma, ak kızım benim...," derdi hep pamuk gibi elleriyle saçlarımı okşarken.
"Gök, karanlığa erdiğinde yeryüzüne ne kadar çok ışık yerleştirirsen, o kadar çok yıldız kaybolur."
Bunları söyledikten sonra yüzünde buruk bir gülümsemeyle bana rahmetli dedemle olan hatıralarını anlatırdı.
Küçükken masallarla değil, hatıralarla uyuyup büyüyen bir kızdım ben.
Zihnimdeki düşüncelerden sıyrıldım. Az ilerimde 2 kişinin olduğunu görünce onlara doğru ilerledim.
"Hey, bakar mısınız?" dedim heyecanla. Tanrım, sonunda eve dönebilecektim! Seslendiğim kişilerin rahatsız edici kahkahaları kulağıma dolarken onlara seslendiğim için baştan pişman olmuştum.
"Bakıyoruz güzelim." diyen ve onun yanında sanki çok komik bir şey söylemiş gibi kahkahalara boğulan adama baktım ve içimden kendime bu adamların kafayı çektiğini söyledim.
İkisi de yüzlerindeki iğrenç ifadelerle bana doğru yaklaşırken ben ne ileri ne de geri adım atabiliyordum. Olduğum yerde şokla, adeta put kesilmiştim.
"Yaklaşmayın." dedim bana ait olduğuna inanamadığım derecede kısık bir ses tonuyla.
"Hüseyin, bu gece de ziyafet var lan!" Tepki veremiyordum. Ağzım, kilit vurulmuşçasına kapalıydı. Yalvarışlarım ve korkularım gözlerime birikmişti. Aklım, bedenime uyarılar gönderiyordu. Buradan kaçmamı, bu adamlara sesimi yükseltmemi söylüyordu. Biri beni silkelemişçesine kendime geldim ve var gücümle bağırdım:
"Benden uzak durun!"
Sesimi yükseltmemle alay ettiler ve bana yaklaşmayı sürdürdüler. Aramızda birkaç adım kalırken aralarından biri, arkama geçerek ben ne olduğunu anlamaya çalışırken eliyle ağzımı kapadı...
Ve ruhumdan bir ses, zihnimin ücra köşelerinde aheste aheste haykırmaya başladı;
"Az sonra ruhunu parçalayacaklar, kanadını koparacaklar ve artık paramparça olacaksın!"
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokaksız Yollar ASKIYA ALINDI
Mystery / ThrillerAttığım her adım, aitsizliğime yol yarattı. İyiler ve kötüler vardı... Kalıplara sığınmış bir dolu ruhlar... Bense ne iyiydim ne de kötü. Paramparçaydım belki ama hala ruhumu bir arada tutabilecek şeyler vardı... O ise gökyüzü, karanlığa varırken ad...