▶️6◀️

11.7K 509 79
                                    

Medyada Serra

'
Hayatım resmen bitmişti. İstanbul'a geleli daha bir ay dolmadan hapishanelerde çürüyecektim. Yalnız mı olacaktım? Tabi ki de hayır! Gri'yi de peşimden sürükleyecektim. Tanıştığımızdan beri başıma açmadığı bela kalmamıştı. Adamın adını İnternete yazsam karşılığı kesinlikle bela olurdu. Korku dolu gözlerle bana bakan arkadaşlarıma sırayla sarıldım.

"Kendinize iyi bakın. Maya sen iyi bir edebiyat öğretmeni ol. Bundan vazgeçme. Sina resimlerin çok güzel ama benim resmimi hiç çekmediğin için inşallah fotoğrafçı olamazsın seni pislik!"

Korku dolu gözleri şuan şaşkınlıkla bakıyordu hepsinin.

"Şaka yaptım şaka bakmayın öyle"

Ben birazdan tutuklanacağım ama beddua ettim diye mi bu bakışlara maruz kalıyordum? Bedduanın kralı bana vurmuştu haberleri yok.

"Siri saçmalamayı kes lütfen. Senin polisle ne işin olur?" Ah Maya. Ah canım arkadaşım. Nelere bulaştım, ne belalardan kurtuldum bir bilseniz.

"Gidip öğreneceğim. Bana mektup yazmayı unutmayın" dedim ve boynumu eğip kafeteryadan çıktım. Kapı girişinde polis arabası yoktu. Acaba özel tim mi tutmuşlardı? Keskin nişancılar okulun çatılarındaydı galiba. Sonuçta ne taşıdığımı bilmiyordum. Belki de bombaydı ve metroyu havaya uçurmuştum. İçimi bir korku kapladı. Biraz zorlasam kalbim boğazımdan çıkabilirdi. Uyuşturucu da olabilirdi. O Terminatör kılıklı heriften herşey beklenirdi.

"Serra!" Arkamı dönüp Asrın'a baktım. Hayatımı mahveden adamların baş rolü. Keşke karışmasaydım da bir taraflarından vursaydılar seni!

"Ne var be! Hepsi senin suçun zaten!" Diye bağırdım. Şaşkın şaşkın suratıma baktı. Onun yüzünden nelere kalkışmıştım haberi yoktu.

"Yine ne yaptım Allah aşkına!" Şimdi bütün başımdan geçenleri anlatmak vardı ya neyse. Bir polisiye vakam var! "Şu polis memuru seni arıyor." Dedi karşıdan gelen sivil giyinimli orta yaşlı bir adamı gösterirken. Derin bir nefes aldım. İşte hayatımı elimden alacak olan adam karşımdaydı.

"Serra Gürsoy?" Diye sormasıyla ellerimi yumruk yapıp uzattım.

"Gidelim memur bey" dedim. Kaşlarını çatıp önce ellerime sonra bana baktı. Asrın'da ne yapıyorsun dermiş gibi suratıma bakıyordu. "Kelepçe takmayacak mısınız?" Diye sordum. Hala kollarımı indirmemiştim.

"Çok film izliyorsunuz herhalde küçük hanım. Gidelim"

Kollarımı yavaşça indirdim. Etrafa bakındım başka polis falanda yoktu. Çatıda keskin nişancılarda yoktu. Beni normal bir arabaya bindirdi ve elimi kolumu sallaya sallaya okuldan çıktım. Ne kadar rahatlardı böyle? Ben canlı bomba olabilirdim. Metro da ölen onlarca insan ne olacaktı? Canımızı kimlere emanet ediyoruz böyle? Vay be!

Karakola gelene kadar konuşmadık. Adam zaten bir rahat. Sanki taksiciye beni karakola bırak demişim de, oda işini yapıyormuş gibi. İndiğim de gazeteciler olur muydu acaba? Herşeyi sevdiğim adam ölmesin diye yaptım derim biraz havam olurdu hiç yoktan. Ya metroda ölen insanların yakınları beni linç ederlerse? Bu sıska adamda kurtaramaz beni. Genç yaşımda linç edilerek öleceğim kesin ben ya!

Arabayı durdurduğun da hırkamı kafama geçirdim. Polis memuru bana delirmişim gibi bakınca indirdim. Bana saldırırlarsa arkasına saklanacağım, görecek beni böyle savunmasız bırakmayı! Arabadan inince bende mecbur inip arkasından yürüdüm. Hiç düşündüğüm gibi olmadı. Rahat rahat karakola girdik. Kolumdan falan da tutmuyor. Belki kaçacağım? Kapıyı tıklatıp içeriye girdi. Bende arkasından tabi. Baktım bizim siyah çanta orda sapa sağlam duruyor. Kimse ölmemiş diye rahatlarken, masanın başında ki yaşlı polis memuru çantanın fermuarını açtı. Kalbim küt küt atmaya başladı. Ellerim arkada suçlu pozisyonunda duruyorum. Çantayı ters çevirdi ve içindekileri dökmeye başladı.

MEDCEZİR♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin