▶️53◀️

8.4K 437 31
                                    

Medyada; Serra ve Araf <3 Partide ki halleri...

Playlist; Bahadır Sağlam- Kır Papatyası

"
Kilitlendim.

Taşa dönüşmek diye bir şey varsa, oda şuan kesinlikle Araf'ın gri gözleriyle oluşan bir şey değil, sıcak dudaklarının verdiği etki sayesinde meydana gelmişti. Belki de daha çok insanların bizi görebileceği yerde bu yakınlaşmayı yapıyor olmamızdı bu hissi veren.

Herkes yeni yılı çığlık çığlık kutlarken Araf benden ayrıldı ve bende kendimi toparlamak adına kendime kısa bir süre verdim. Bu Araf'ı isteğim üzerine ikinci öpüşümdü ve her seferinde farklı hissettiriyordu.

"Hey, Serra hadi gelin!" Diye bağırdı Araz. Abisini gördüğü için memnundu. Araf ise gergin gözüküyordu. Bende vakit kaybetmeden kolunu tuttum ve bana bir şey söylemesine fırsat vermeden onu bizimkilerin yanına çektim. Ona dokunmamdan mıdır, kalabalığa girmesinden midir bilinmez fazlasıyla gergin gözüküyordu. Araf'a bir şey yaptırmak istiyorsanız ona emrivaki yapın. Çok kızabilir ama çoğu zaman işe yarar. Kar ağır ağır başımızdan aşağıya dökülürken titredim. Hala üzerimde Araf'ın aldığını tahmin ettiğim elbisem vardı.

"Bu havada giydiği elbiseye bak." Diye homurdandı Araf. Bütün gece bu havayı bana solutacağa benziyordu. Kaşlarımı çatıp ona döndüm.

"Bunu bana özel biri aldı." Dedim vereceği tepkiyi merak ederek. Kendisinin almadığını mı ima ediyordu? Buna hayatta inanmazdım. Araf'ın kaşları yay gibi gerildi.

"Özel biri demek. Fazla yakışıklı olmalı." Deyince ona gözlerimi devirdim ama gülümsemeden de edemedin. "Sadece kaslı biri." Diyerek durumu alaya aldım. Araz yanımıza gelerek abisiyle erkekçe selamlaştı. Yanıma geldi ve kulağıma eğildi;

"Sen harikasın. Mucize gibi bir şeysin." Deyince kafamı yapma dermiş gibi eğdim. Araf'ın geleceğini bende tahmin etmemiştim. "Senin sayende burda, senin için." Söylediği kelimeler gururumu okşadı. Gerçekten öyle miydi? Araf'ı tanımak ve hiç tanımamak arasında ki o ince çizgideydim ben hep. Ya çok tanıyordum, ya hiç tanımıyordum.

"Araf, sahneye çıkacağım abi. Bana eşlik et, eski zamanlarda ki gibi." Araz'ın sesiyle şok olmuş bir şekilde Araf'a döndüm. Şarkı mı söylüyordu? Bana bundan hiç bahsetmemişti. Araf umursamaz bir şekilde sakallarını kaşıdı. Burada olmaktan fazlasıyla rahatsızdı ama konu Araz olunca ona hayır demeye fazla zorlanıyordu. Özellikle Araz'ın ona ismiyle hitap etmesi gözümden kaçmıyordu. Sanki o abi demek istiyor ama ona engel olunuyormuş gibiydi. Buda Araf'ın saçma kurallarından biri olmalıydı.

"Hepsi senin başının altından çıkıyor." Araf bunu sadece benim duyacağım bir şekilde söylemişti. Halbuki benim hiçbir suçum yoktu. "Sen başla, belki sonra katılırım." Diye Araz'ı geçiştirdi. Araz buna bozulmuştu. Çünkü anlamı açıktı, istemiyordu. Araz yanımızdan ayrılınca ona döndüm.

"Biraz olsun normal olamaz mısın?" Diye yakındım. Beni duymazdan geldi. "Buraya seni ben getirmedim. Evet istedim ama zorlamadım." Dediğim de bana bakmasını başardım.

"Zorlamadım mı? Senin kadar işleri zora sokan biri daha tanımadım ben." Deyince gözlerimi kaçırdım. Tamam ona başkasıyla giderim demiştim ama bunu ciddiye almadığını sanıyordum.

"Kafana silah dayamadım ya?"

"Bu aralar dudaklarını dayıyorsun." Dediğin de tepeden tırnağa kızardığımı hissettim. Soğuk bile artık işlemiyordu. Titrediğimi gördüğü halde bana ceketini vermemesi de cabasıydı. Odun herifin tekiydi. Sürekli beni utandıran bir Piçlak. Yada sadece Araf'tı işte. Gri prens.

MEDCEZİR♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin