DRACO
Geçmişi hatırlamak canını daha fazla yakarken yerinden kalktı saat henüz çok erkendi ama bu koluyla uyuyamayacağını biliyordu. Hergün yaptığı gibi hazırlandı ve kütüphanenin yolunu tuttu. Belki bugün kolundaki acıyı hafifletecek büyüyü bulurdu. Kesinlikle Granger da orada olacaktı. Her sabah oradaydı. Gözlerinden uyku akarken kitapları karıştırıyor ve sürekli notlar alıyordu. Tabi çağın en zeki cadısı olmak kolay değildi. Draco içinden keşke safkan olsaydı diye geçirdi. O zaman onunla konuşurdu ve bu garip karşılanmazdı. Ama Granger muggle doğumluydu, yani tüm safkanların ona dediği gibi bir bulanıktı. Draco pişman oldu bunu ona ilk söyleyen kendisiydi. Çünkü söylemek zorundaydı, çünkü safkanlar böyle yapardı. Lanet olsun safkan olmaktan her geçen gün nefret ediyordu.
HERMİONE
Hermione masasında oturmuş koca koca kitapları karıştırırken kütüphanenin kapısı açıldı ve içeri Draco Malfoy girdi. Yine kendisine sataşacaktı belki de, asası elinde hazır bekledi. Gözlerini kitabından kaldırmadan Malfoy usulca yanından geçti ve geçerken
- Günaydın diye fısıldadı.
Draco Malfoy ünlü safkan, kendini beğenmiş Draco Malfoy "günaydın" demişti hem de bana, altı yıldır bulduğu her köşe de BULANIK diye dalga geçtiği bana. Şoktan nefes almayı bile unutmuştum. Gözbebeklerimin büyüdüğün yemin edebilrdim. Karşımdaki masaya oturdu ve beklentiyle bana baktı. Hala hiçbirşey söylemediğimi görünce;
- Hadi ama Granger eminim muggle dünyasında günaydın diyorlardır. Hem karşılık vermemenin de ayıp sayıldığına inanıyorum.
Biraz kendimi toparlayabildiğimde konuşmaya başladım.
- Ne o Malfoy bugün bulanık demek yok mu?
Suratını buruşturdu ve sitemle bana baktı.
- Lütfen o kelimeyi söyleme
- Neden? Sana göre ben bulanık değil miyim?
- Değilsin.... Yani öylesin yani değilsin ama öyle demek zorundayım yani şey herkes ortadayken en azından öyle demek zorundaydım. Ama bundan sonra da duyamayacağına emin olabilirsin.
- Sen kimsin?
diye sordum. Çünkü şu an olanların tek açıklaması birilerinin çok özlü iksir içip Malfoy'un yerine geçtiğiydi.
- Ne demek kimsin Hermione? Draco ben. Draco Malfoy.
- Sen bana Hermione mi dedin?
- Adın bu değil mi?
- On yedi yıldır adım bu Malfoy. Yeni öğrenmiş olmana şaşırdım.
- Draco
- Ne?
- Adım Draco
- Şimdi de isimlerle mi hitap ediyoruz?
- Sana çağın en zeki cadısı demeleri şuan çok saçma gözüküyor
Dedi gülümseyerek. Ama dalga geçer gibi değil şaka yapar gibi gülümsüyordu.
- Evet ben çağın en zeki cadısıyım ve şu an duruma uyan tek mantıklı açıklama bir aptalın çok özlü iksir içerek senin kılığına bürünmesi.
- Öyleyse sayın en zeki cadı bir saat sonra iksirin etkisi geçince kim olduğuma bakalım olur mu?
Dedi göz kırpıp önüne döndü ve kitapları karıştırmaya devam etti. Göz attığım kadarıyla şifa büyülerine bakıyordu. Elindeki kitabı daha önce incelemiştim. İşimize yarayacak tüm büyüleri topluyordum ve o kitap en iyilerinden biriydi.
Yaklaşık iki saatin sonunda tüm parşömenleri ve tüy kalemleri toplayıp, kitapları raflarına gönderdim. Draco alayla gözlerini kitaptan kaldırdı ve bana döndü.
- Hey söylesene kime dönüştüm? Çok merak ediyorum Hermione lütfen söyle ben kimim?
Gülümsememe engel olamadım.
- Sen kendini beğenmiş safkan bozuntusu Draco Malfoysun.
Draco kahkasını bastırma gereği duymadan gülmeye başladı. Madam Pince bizi azarlamadan kaçmam gerekiyordu. O yüzden acele elimi sallayıp uzaklaştım. Aklıma gelen şeyle geri dönüp Malfoy a yaklaştım
- Sana da günaydın Draco
Gözlerimin içine baktı ve kahkası kesildi. Neydi bilmiyorum, yüzümde ne görünce susmuştu anlayamadım. Sadece kafasını salladı bende usulca kütüphaneden çıkıp kahvaltıya büyük salona indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAKİ IŞIK
FantasyGenç cadı hayatının en önemli gününde masum kalbini bir yatakta taşa çevirdi. Kimse görmedi, kimse bilmedi, kimse hissetmedi...