"Şiddetle başlayan aşklar, şiddetle son bulurlar"
Aşkını tüm şiddetimle yok etmemi ister misin? Sayın safkan bozuntusu D.M.
H.
Sonuçta cevap vermişti değil mi? Ne yazdığının önemi var mıydı? Nefrette tutku dolu bir duyguydu. Anında yeni bir parşömene bir cevap yazdım. Bunun onu daha çok sinirlendireceğine emindim ama istediğimde buydu sürekli beni düşünmesi. Nasıl olursa olsun
"çocuklarının babasını döverek çirkin bir adama çevirmek istiyorsan sen bilirsin. Her dokunuşuna razıyım. Nasıl olduğunun önemi yok."
Safkan Bozuntusu D.M.
Baykuşu gönderip üstümü değiştirdiğimde neredeyse anında geri geldiğini gördüm. Aceleyle parşömeni çıkarırken zavallı hayvanın ayağını koparıyordum az kalsın. Tek cümlelik cevabı gördüğümde sevinçten bayılacaktım.
"Astronomi kulesine gel, hemen!!!"
H.
Hermione
Görünmezlik peleriniyle astronomi kulesine çıkarken sinrden titriyordum. Malfoy bugün hem ilk öpücüğümü almış, hem bana Granger demiş, hem de o baykuşunu üstüme salıp bana ısırmasını sağlamıştı. O safkan bozuntusunu gebertecektim.
Karşıdan sırıtarak geldiğini gördüğümde iyice tepemin tası attı. Gecenin bir vakti beni uykumdan ettiği yetmiyormuş gibi, bir de üstüne sırıtıyordu. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum.
- Ne yaptığını sanıyorsun Malfoy?
- Hani ilk öpücük önemliydi güzelim? Onu verdiğin çocuğa soyadıyla hitap etmekte ne ?
- Verdiğim mi? Benim verdiğim? Sen kafayı mı yedin? Olaydan haberim bile yoktu
- Ama fikri sen verdin Mionem
- Malfoy
- Yok artık
- Tamam Draco ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum ama ben bunlara inanmam, lütfen beni rahat bırak. Seni şikayet etmek istemiyorum. Ama beni kullanmana da izin veremem.
- Hermione bak güzelim bir defa anlatacağım. Seni seviyorum, çok fazla seviyorum hatta ve dediğin gibi bir şeyleri kaçırıyoruz. Seni de kaçırmak istemedim. Belki yarın öleceğiz. Sana olan aşkımı içimde saklamak istemedim artık. Bunun bir oyun olduğunu düşünüyorsan vazgeç. Çünkü değil, sana büyüyle çok ciddi zararlar verebilirdim. Neden kalbini kazanmakla uğraşayım? Ben seni seviyorum Hermione, çok seviyorum. Biliyorum buna herkes karşı çıkacak ama umurumda değil. Sen yanımda olduğun sürece dünyayı karşıma alabilirim. Lütfen bana inan. Sevgime saygı duy.
- Gerçekten sana inanmıyorum Draco. Bunun altından da saçma bir oyun çıkacak diye düşünüyorum, ben bu oyunun piyonu olmam.
Draco dolan gözlerini saklamak için arkasına dödü ve yürümeye başladı. Pes etmeye niyeti yoktu ama Hermione'nin ona bu kadar acımasızca karşılık vermesini de beklemiyordu. Kalbi incinmişti hem de bugün o kalbi havalara uçuran kız tarafından. Şu an tek istediği yatağına girip bilinçsiz bir uykuya dalmaktı. Arkasından gelen Hermione sol kolunu tutup çevirdiğinde Draco'nun dünyası karardı. Acı katlanılmazdı, dizlerinin üstüne çöktüğün de derin nefesler almaktan ve dişlerini sıkmaktan başka bir şey yapamıyordu. Ne olduğunu anlamayan Hermione de dizlerinin üstüne çökmüştü ama Draco'nun kolunu bırakmamıştı. Draco dişlerinin arasından konuştu.
- Kolumu bırak
Hermione boş gözlerle bakıyordu, ne olduğunu anlayamamıştı
- Hermione, lütfen kolumu bırak güzelim
Draco acıdan kıvranırken, Hermione ellerini gevşetti. Okadar bir güç uygulamadan nasıl oluyor da Draco'yu acıdan inletebiliyordu. Hermione'nin o kadar gücü yoktu ki. Birden kızın beyninde şimşekler çaktı.
Sol kol....
Safkan aile....
Voldemort....
Ölüm yiyen.....
Yavaşça Draco'nun kolunu sıyırdı. Çocuk kolunu çekmeye bile yeltenmedi. Bir ilişki dürüstlük üzerine kurulmalıydı ve Draco Malfoy'un tek isteği bu kızın önce kendine güvenmesi sonra da onu sevmesiydi. Hermione işarete hiç tepki vermedi. Şokla bakıyordu ama tiksinircesine değil. Aklı almıyordu, bu yaşta bir insanın nasıl ölüm yiyen olabileceğini düşünemiyordu. Gözlerini draco'ya çevirdi. Gördüğü şeyler hiç hoşuna gitmedi. Acıdan gözleri dolan çocuk dişlerini sıkarak kıza bakıyordu. Tepkisini bekliyordu, tiksintisini belki, ondan kaçacağını düşünüyordu ama Hermione onu yine şaşırttı.
- Hadi gel kütüphaneye gidelim.
Şoka girme sırası Draco'daydı. Bir tepki bekliyordu, sinirle bağırışlar, suçlayıcı bakışlar,iğrenme, belki bir yumruk ama kütüphane teklifini hiç beklemiyordu hem de hiç.
- Hadi Malfoy!! Kütüphane diyorum.
- Neden ?
- Çünkü ben ultra güçlü değilim. Koluna dokunmakla seni yerle bir edemem. Bu demektir ki kolun kendiliğinden acıyor. Bu konu da n iyi bilgi de kütüphane de olur. Profesörlerden birine gitmek istemiyorsan tabi
- Seni anlamıyorum Hermione. Benden iğrenmen gerekmiyor mu? Ölüm yiyen diye avaz avaz bağırıp beni şikâyet etmen falan?
- Seni şikâyet edemem.
- Neden?
- Çünkü bunu isteyerek yaptığını düşünmüyorum. Öyle olsaydı bununla övünürdün. Sense iğreniyorsun haksız mıyım?
- Sen gerçekten zekisin Mionem
- Bunu yeni anlaman ilginç, altı senedirseni yenmemden anlamanı beklerdim
- İkinci olmakta güzel aslında inanır mısın?
- Bunun neresi güzel?
- Senin gibi bir kıza yenilmekkısmı güzel yoksa yenilmenin güzel bir tarafı yok
- Ahhh Draco biz seninle ne yapacağız?
- Seveceğiz güzelim, birbirimizi her zaman çok seveceğiz.
Bu bir adımdı. Draco bu umuda tutundu. Hermione onu kendisi gibi sevmiyor olsa da yardım teklif etmişti. Kaçmamış, bağırmamış, iğrenmemişti. Güzel şeyler olacaktı, çok güzel şeyler... genç adam buna tüm kalbiyle inanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAKİ IŞIK
FantasyGenç cadı hayatının en önemli gününde masum kalbini bir yatakta taşa çevirdi. Kimse görmedi, kimse bilmedi, kimse hissetmedi...