Kursun ilk günü gelmişti. Basketbol salonu evimize çok yakın olduğu için iki adımda gittim. İçeride bir sürü uzun boylu oğlan vardı, onların yanında kısacık ve cılız duruyordum! Ayrıca hiç kız yoktu.. Oğlanlar sigara içiyordu ve ardından havalı bir şekilde top sektiriyorlardı. Öyle dalmıştım ki onları izlemeye, nerede olduğumu unuttum bir anlığına. Bir çocuk yanıma geldi, sarı saçları ve ela gözleri vardı. Boyu neredeyse iki katımdı ve yüzü tertemizdi. Bana "Hey! Sanırım sen Mithat Hoca'nın kızısın, baban şurada." dedi ilerideki oturağı göstererek. Bir an ne demek istediğini anlayamadım. Beni nasıl küçük bir kız çocuğu sanabilmişti! Çok sinirlenmiştim, kendime hakim olamayıp yüzüne bir şamar attım.İlk günden bu kadar göze batmamalıydım ama maalesef ki Mithat Hoca beni cezalandırdı! Bu davranışımın çok yanlış olduğunu her ne olursa olsun kimseye şiddet uygulayamayacağımı ve şimdi yüz tane şınav çekmemi emretti. Bu hocanın nesi vardı böyle? Delirmiş miydi? Bence kafayı sıyırmıştı..
Gözlerim dolmuştu ancak belli etmeden kenara çekilip şınav çekmeye başladım. Serkan, yani tokat attığım çocuk hocaya kendisinin suçlu olduğunu, bana küfür ettiğini ve benim tokat atmakta çok haklı olduğumu ve cezayı kendisinin çekmek istediğini söyledi. Enayinin teki işte, diye düşündüm. Kalktım ve Serkan bana öpücük atıp şınav çekmeye başladı. Ah, bu çocuk garipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakallı Kek
Chick-LitAilesinin ısrarları ile basketbol kursuna yazılan Doğa'nın erkeklerle imtihanı.