-Öncelikle, Merhaba!
-Yazım yanlışlarım varsa, şimdiden özür dilerim. Lütfen bana bildirin. Görüşleriniz önemli.
Keyifli Okumalar...
Genç kız şuanda, tam bu uçurumun kenarındayken herşeye son verebileceğini düşünüyordu.Birazdan ölebilecek olması onun içini korkutmuyordu, yaşadıkları onun şu anki hissizliğine temel hazırlamıştı çünkü.Biliyordu ki: eğer yaşarsa adaletsiz yaşamından kurtuluşu hiçbir zaman olmayacaktı.Tek kurtuluşu ölümdü.Yinede tek sorun genç kızın eceliyle ölmeyi bekleyecek kadar sabırlı olmamasıydı, tükenmişti artık.Bu yüzden intiharı seçti,eğer ölürse; üzerindeki bu lanet hastalıklardan, insanların yapmacık sevgilerinden,herkesin ona acımasından kurtulacaktı.
Her bir hücresi param parça olmadan önce, son kez sevdiği şarkıyı mırıldanmak istemişti.Her nekadar ölümü intihardan olacak olsada; huzurlu ölebilmeyi hakettiğini düşünüyordu.Telefonundaki müzik listesinden DOPE şarkısını açıp ellerini oturduğu sert zeminde arkaya doğru yerleştirdi.Düşüncelerinin arka fontunda DOPE şarkısı duyulurken, şuan bile ne kadar acınası ve korkak olduğunu düşündü.Yaşadığını hissettiren nedenleri sonuna kadar tüketmiş olsada içinde her zaman umut vardı.O eski genç kız olsaydı eğer, intihar etmeyi düşünmek yerine aynanın karşısına geçer ve aptal aptal gülümserdi. Kendini mutlu olduğuna inandırır ve öyle yaşardı.Mutlu olabilmek için sadece bir şeye ihtiyacı vardı, önemsendiğini hissetmek.Ona hasta olduğu için merhamet gösteren insanlar değilde, gerçekten onu sevebilecek insanlar istiyordu.Sevgi duygusu buzdan taşlaşmış kalbini son hücresine kadar ısıtıp yeniden atmasını sağlayabilirdi ama hayatında değer verdiği insanları birer birer kaybetmişti.
İçinde kalan son eski parçası: Her zaman umut vardır deyip ona inanmak istiyordu. Ama genç kız bir çok kez umut yolunda görünen çıkış ışığını beklemişti.O ışık hiçbir zaman gelmemişti hatta hayatı gittikçe daha umut tünelinde karanlığa gidiyordu.
Ellerini bir dumanı kovarmışcasına ileri geri sallayıp düşüncelerini yok edip ayağa kalktı. Az kalsın dengesini kaybediyordu,ani bir hareketle doğruldu. Düşecek olması için endişelendiğini farketti; ölmekten korkuyor muydu? yoksa bu sadece bir insan güdüsümüydü?
''Korkak'' diye mırıldandı sadece kendi duyabileceği bir ton ile- etrafında kimse olmadığı halde- Korkakığın tekiydi,biliyordu! Yalnızken bile kısık bir ses tonuyla dile getiriyordu korkaklığını. Kendi bile kabullenmek istemiyordu.Birkez daha çömelip dizlerini göğsünde birleştirdi, kollarını dizlerine siper ederek sabitledi ve öylece bekledi.Düşünmek acı veriyordu, hayal kurmak... kandırıyordu.Kafasını dizlerine sabitlemiş öylece dururken burnunda anlamsız bir sızlama hissetti ardından gözlerinin yandığını, burnundaki sızı bittiğinde ise gözyaşları çoktan yanağını ısıtmaya başlamıştı bile. Uzaktan sesler işittiğinde kollarını serbest bırakıp sesin geldiği yöne doğru döndü.Bir grup genç uçurumun kenarındaki yoldan geçmeye çalışıyorlardı. Ve genç kız üzerinde sadece beyaz bir tişört ve külod olduğunu hatırlayınca,. saklanabilmek için bir yer aramaya başladı.Soyunmuştu çünkü saf ve özgür ölmek istiyordu. Lanet diye geçirdi içinden '' doğru düzgün ölemiyorum bile!''
Taşlı ve çimenli uçurumun yüzeyinde yalın ayak yürümeye çalışırken kollarını bir kuş gibi açıp ayaklarını leylekler kadar uzunmuş gibi savuruyordu. Taşlar canını acıtıyordu ,koştuğundan rüzgar çırılçıplak tenini sıyırıyordu ve hızlı ilerleyemiyordu, o sırada genç grup onu farketmek üzereydi ve genç kız gittikçe telaşlanmaya başlamıştı. Koca uçurumda saklanacak tek yer bile olmamasına hayret edip küfürler savuruyordu.Bir kurumuş ağaç gövdesine bile razıydı oysa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINAK
RomansaBu hikaye kendi umudunu yaratan Alin'in hikayesi. Her insan çektiği acılardan kaçmak için bir SIĞINAK arar veya kurar. Bu hikayede Anoreksiya Nervoza ve Anorekmemories Nervoza hastası olan bir kızın hayatını anlatır. Anoreksiya Nervoza:Özellikle gen...