I need U /ot7/

'Min YoonGi'

Min Yoongi iyi kalpli bir adamdı. Dışarıya karşı her zaman sert ve savunmacı tavrına bakmayarak, çok yumuşak bir kalbi vardı. Elbette, onun bu tarafını bilen bir tek sevdiği kişilerdi. Arkadaşları onu başlangıçta çok kavgacı ve kalpsiz biri olarak tanısalar da hayat hikayesini dinledikten hemen sonra bu fikirlerinden vazgeçtiler.

Yoongi bu şekilde olmak zorundaydı. Çocukluğunun bazı zamanlarında sokaklarda büyüyen bu muhteşem adam anne ve babasını kaybettiğinde henüz 8 yaşındaydı. Akrabaları ona hiç sahip çıkmadı. Yoongi'yi bir yurda bile vermek istediler. Ama bunu duyan Yoongi küçük yaşını görmezden gelerek evden kaçtı. Bir süre böyle yaşadı Yoongi. 12 yaşında çalıştığı kafenin sahibi onu kendi evine kabul etti.

O adam yasal olarak Yoongi'yi evlat edindi. İyi okullarda okudu, üniversiteden mezun oldu Yoongi. Her zaman sevdiği şeyleri yaptı. Müzik sözleri yazarak geçimini sağladı, bazen kulüplerde sahne aldı. Onu büyüten aileye baktı. 

Bir gün çalıştığı kulüpte üyelerle tanıştı. Onlara tüm sırlarını anlattı, onlara karşı her zaman dürüst oldu. Yoongi, arkadaşlarında ondan hiçbir şey saklamadığından oldukça emindi.

Zamanla bu muhteşem adam Jungkook'un ablası Park Jungyeon'a aşık oldu. Kızda ona karşı boş değildi. Güzel bir ilişkiye başladılar. Min Yoongi'nin hayatı bir süre sorunsuz geçti.

Ama her güzel şeyin sona ermesi gerekiyordu, değil mi?

Namjoon sonra SeokJin terk etti onu. Arkadaş grubu dağılma noktasına geldi. Ancak Yoongi'nin kararlılığı sayesinde, birbirlerinden kopmadılar. Taki Yoongi parçalara ayrılana kadar.

Yanlış anlaşılma ve ardından gelen bir kavga.

Min Yoongi bir gece sevgilisiyle kavga etti. Güzel Jungyeon erkek kardeşinin yanına gitti. Acı çekiyordu ve biraz alkol aldı kız. Daha sonra arabanın anahtarını Jungkook'a verdi.

Ve beklenmedik bir şey oldu. Araba yoldan çıktı ve kaza yaptı.

Jungkook kendine geldiğinde arabanın ters döndüğünü ve kız kardeşinin karnına demir parçası gibi bir şeyin saplandığını gördü. Telefona güçlükle ulaştı ve Yoongi'yi aradı.

''H-hyung korkunç bir şey oldu''

'' Ne oldu?''

''Hyung  ****'a yakın bir yerde kaza yaptık, ablam hiç iyi görünmüyor ''

Yoongi'nin kalbi korkudan yerinden çıkmak üzeydi adeta. Taksi bulamayınca oraya kadar koştu Yoongi.

Oraya vardığında, Jungkook'u yerde oturmuş, yanan arabayı izlerken buldu.

''J-jungyeon nerede? ''

Tüm vücudu korkuyla titrerken Jungkook'tan bir cevap bekledi. 'Endişelenme. Ablamı kurtardım' demesini istedi. 

Ama Jungkook'tan birşey duymadı ve onun yakasına yapıştı.

"Sana nerede diye sordum!"

Jungkook yutkundu, sonra gözlerini sıkıca kapattı ve parmaklarını yanan arabaya doğru kaldırdı.

''O-onu kurtaramadım ''

Jungkook dudaklarını birbirine bastırdı. Yoongi onu yakasından itti ve arabaya doğru koştu.

Hayır, sevdiği kız ölemezdi.

''JUNGYEON !!! ''

Genç adam tüm gücüyle bağırdı. Sonra gücü bitmiş gibi dizlerinin üstüne çöktü Yoongi.

Hayat önce ailesini, sonra arkadaşlarını, şimdi de sevgilisini aldıyordu ondan.

.....

Haftalar geçti, Yoongi evine kapandı. Her gece sevgilisini hayal ediyordu ve uyandığında onu yanında görmemek canını yakıyordu.

Sevgilisi yanarak öldu Yoongi'nin. Jungkook onu kurtarmak istedi ama yapamadı.

Yoongi kendine çokca kızmıştı, onunla kavga etmemiş olsaydı şimdi yanında uyuyor olabilirdi.

Her gece dibe sürüklenen Min Yoongi, sevgilisinin nasıl acı çektiğini anlamak istedi. 

'Aynı acıyı çekersem belki ona daha erken ulaşırım'  diye düşündü. 

Yoongi odasını ateşe verdi.

Bilinci kapanmadan önce Tanrı'ya yalvardı.

"Tanrım, sana ihtiyacım var.

Lütfen bana yardım et...

Gerçekten oradaysan daha fazla acı çekmeme izin verme

Ve beni sevgilime götür ''

Yoongi, sevdiğine kavuşmak için geride bırakacaklarını düşünmeden canına kıydı

Aynı sevgilisi gibi vücudu küle döndü

Denizin ortasında alev-alev yanan bu muhteşem adam kendini suyun derinliklerine bıraktı 

Ve kabuğunda onu bekleyen kızın yanına gitti...

.....