Rüyadan 1 yıl sonra
Lucy'nin gözünden :
Sabah olmuştu. Uyandım. Camdan dışarısına baktım, sonra dönüp odamda gezdirdim gözlerimi. En son da elimdeki ize. Bu iz neredeyse ifşa olacaktı. Öyle fondötenle kapanacak bir şey değildi bu. Beden dersinde erkeklerin eğlence anlayışına karşın kızları bahçe sulama hortumuyla ısatması etkinliklerinde bütün fondöten çıkmış ve neredeyse ifşa oluyordu izim. Bunun için bir çözüm bulmalıydım. "İzini sakla" bunu defalarca demişti bana. Böyle basit bir fondöten olayından bahsetmiyordu sanırım uzun adam. Bir süre camdan dışarı bakarak düşündüm. Kuşlar farklı bir tondan ötüyordu bu gün. Remsen yasla ötüyorlardı. Kediler oyun oynamıyordu bu gün. Sadece kapımın önünde bekliyorlardı. Üniversite için yurdda kalacağımı ve onları bırakacağımı biliyorlardı sanki... Kos koca mahallede onlarla ilgilenen başka kimse yoktu. Onları yalnız bırakmak istemezdim kesinlikle. Ama gitmek zorundaydım. Hayallerim için. Hayallerimden bile iyi olabilmek için! ... Ama önce şu lanet izi saklamanın bir yolunu bulmalıydım tabiki. _Düşün Lucy... Düşün!_. Büyü. Büyüyle olmuş olmalıydı bu. Ya da bir tür enerji. Yatağıma bağdaş kurarak oturdum. Gözlerimi kapattım. Zihnimi boşaltmaya çalıştım ama yararsız. Düşünüyordum hâlâ. Meditasyonu denemeye karar verdim. Bir süre bunu yaptıktan sonra tekrar bağdaş kurarak yatağıma oturdum ve tekrardan gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım ve açtığım videodaki bir gitarın nazik melodi sesiyle kafamdaki bütün düşüncelerden kurtuldum. Odaklandım. İzin görünmez olmasını düşünmeye odaklandım. Kapalı gözlerimin gördüğü karanlıkta bütün bir odayı ve kendimi tekrar canlandırdım. Elime baktım. Elimdeki izin yavaşça yok olduğunu hayal ettim ve buna odaklandım. "İzini sakla, izini sakla, izini sakla..." Bu sesi duymaya başladığımda gözümü açtım. Elime baktım. Başarmıştım! İz orada yoktu! Derin bir nefes hızlıca yataktan aşağı zıpladım ve belki de uzun bir süre için son pez odamdaki o büyük pencereden baktım. İçimden bir ses nedense artık hayatımdaki neredeyse hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylüyordu... Üniversitemin ilk günüydü bu gün! Kıyafet tasarımcılığı okuyordum. Çizimde, renkleri birbirine uydurmakta ve hayal kurmakta iyiydim. Kendi tasarımlarımı tasarlamak ve dikmek istiyordum. Artık kendi markamın modeli olmak istiyordum! Zaten bir model olarak çalışıyordum yani tasarımı da ben yaparsam kendimin modeli neden kendim olamazdım? Bence gayette olurdum! Çok mutlu hissediyordum. İçimdeki şüphe duygusunu bir kenara attım. 1 yıldır bir şey olduğu yoktu şimdi mi olacaktı canım? Böyle sürekli düşünerek yaşamayazdım tabiki. Hızlıca mutfağa gittim ve kahvaltı ettim. Bisikletimle beraber dışarı çıkıp belki de uzun bir süre için son kez sokaklardaki mama kaplarının ağızlarına kadar doldurdum. Kuşları selamladım. Onlar için biraz kuş evlerine yem döktüm. Evimin önüne geldim. Beni bekleyen yavru kedileri sevdim... Onlarla son kez oynadım. Kedi bunlar, bir iki ayda kocaman oluyorlar. Ben geldiğimde yetişkin olacaklar. Eve girip her şeyi iyice kontrol ettim. Eşyalarımı aldım ve hepsini arabaya yükledim. Tüm pencereleri sıkıca kapattım ve tüm kapıları da kitledikten sonra arabama binip üniversiteme doğru yola koyuldum. Arabada çalan şarkıya eşlik ederek şarkı söylüyordum. Sadece bir kaygım vardı. O da oda arkadaşım. Beni sevebilecek miydi? Benden nefret edip benimle arkadaş olmamayı dilemezdi sanırım? Bunları düşünmemeye karar vermem uzun sürmedi. Kibar ve nazik bir kızdım, dürüst ve yardımseverdim. Çoğu insan beni severdi, umarım o da beni sevecekti. Bunca düşüncenin ardından okuluma vardım. Oda numaramı aldım. Harika... 13. Oda! Tanrım bunların batıl inançları olan insanlara hiç saygıları yok mu! Oda değiştirmek de yasak! Gerçi bütün odalar dolmuştur zaten... Kos koca üniversite öğrencilerinin bütün kızları aynı yurdda kalıyor nasılsa. Oda anahtarımı aldıktan sonra sınıfa geçtim ve boş bir sıraya oturdum.
- Yazar : JeffreyTheChan
CareyMoon'un gözünden
Lise bitti yaz geçti ve üniversite. Sonunda bu lanetli yerden uzaklaşacağım. Yine de evi saklayan bahçedeki ağaçları ve beni ziyaret eden hayvanları özleyeceğim sanırım. Ev diye geçen bu cehenneme dönmek istememin imkanı yok.
Uyumadan geçirdiğim sayısız geceden biri daha. En azından gerekli her şeyimi aldığıma emin oldum. Hazırlıklarım bittiğinde hâlâ çok vardı, bu durumda biraz dışarıda vakit geçirsem bir sorun olmaz. Kapıyı açtım ve sabah rüzgarının serinliğini hissettim. Biraz yürüyüş ve manzarayı izlemek için bir süre üstünde vakit geçirebileceğim bir ağaç bulmak güzel olur.
Kimse olmadan dışarıda vakit geçirmek güzel bir his, özellikle de düşündüğün şeyler varken. Her yılkı aynı konu benim için tabii, bu okul yılını ne kadar sakin geçirebilirim? Bir göz bandı takıp sağ gözümü saklamak en kolayı olurdu belki ama çok rahatsız edici, hiç gerek yok. Sanırım bu yılın nasıl geçeceğini bana zaman gösterecek. Yine de nedenini bilmememle birlikte rüyadan sonra oluşan omzumdaki o iz tekrar yanıyormuş gibi gelmeye başladı. En azından o uzun adamın istediği gibi izi kaybetmedim ve sakladım, ne işime yarayacağını ya da bana ne yapacağını bilmeyerek ama.
Bir süre gezindikten sonra geri döndüm. Eşyalarımı son kez gözden geçirdim ve her şey tamamdı. Aynadan kendime baktım, ve gözüme. Kim bilir bu sefer canavar olmakla ilgili ne tarz şeyler duyacaktım... Her neyse, kimin umrunda. Bavulum elimde ve gitarım sırtımda. Çıktım ve biraz ilerledikten sonra bir taksi çağırdım. Okula gitme zamanı...
Vardığımda etraf fazlasıyla kalabalıktı. Kalabalık ve gürültülü. İç çekmekle yetinip içeri girdim, bir an önce şu eşyaları bıraksam iyi olacaktı. O an aklıma bir oda arkaşım olacağı geldi. Evet, bunu yeni hatırladım cidden... en azından bir kişi. Ne kadar sürede bu duruma alışabilirim bilemesem de anlaşabileceğim biri olursa iyi olur.
Odamı öğrenmek ve anahtarımı almak için görevlinin yanıma gittim. 13. oda ve Lucy isimli bir oda arkadaşı... Benim aksime daha enerjik biri olur gibime geldi bir an. Tanışınca öğrenirim. Gidip eşyalarımı bıraktım ve şimdi okul zamanı, 13/A sınıfı ve saçma sapan tanışma seansları yaşanacak olan ilk hafta. Kendi hâlimde ilerleyerek sınıfı buldum ve her yer çoktan dolmuştu, bir yer hariç. Kapıda dikilip sınıfa göz attığımı fark eden oradaki bir kız bana seslendi- Yazar : Gizichan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Creepypasta Günlüğümüz
Fiksi PenggemarKitabımızda iki kızın romansal bir biçimde nasıl CreepyPasta'ya katıldığı hikayesi ele alınarak başlamıştır. Hem okuyucu hem de yazar açısından eğlenceli bir kitaptır. Kitabımızda geniş ve şimdiki zaman şeklinde karşılıklı konuşmalar da bulunmaktadı...