-6-

13 2 0
                                    


Bir süre sonra eve annem gelince ona her şeyi anlatmaya karar verdik. Biraz zor olacaktı..

  "Anne,sana anlatmamız gereken bir şey var," diyerek söze girdim. Annem direkt celallenmişti,

"Bana bakın yine neler karıştırdınız?!"

"Anne bir sakin ol ya. Bu sefer biz bir şey yapmadık. "

"Aynen Semra teyze, valla biz bir şey yapmadık. "

  "Hadi bakalım,anlatın öyleyse."

   Derin bir nefes alıp verdim. Sonra Dila'ya döndüm. 'hadi' dercesine kaş göz işareti yaptı.

  "Biri beni rahatsız ediyor." Bir anda söylediğim şeyle annem gözlerini açıp "Ne!" Diyebilmişti.

  "Nasıl yani?" Diye ekledi, ben de anneme olan biteni anlatmıştım. Mesajları ve mektupları göstermiştim.

  "Öyle işte anne, biz de çareyi polise vermekle bulduk. Kızdın mı bize?"

"Hayır anneciğim tabii ki de kızmadım. Ama ilk mektubu aldığında keşke bana danışsaydın bebeğim, kırıldım biraz."

  "Özür dilerim anne, ama gerçekten de sana söyleyecektim. Sadece bana geldiğinden emin olmak istedim. Bir daha bir şey olduğunda söz direkt sana geleceğim."

  "Eh, iyi bari affettim seni. Karakoldan daha haber gelmedi mi? "

  "Yok annem daha gelmedi. Gelse de bir an önce hepimiz rahat bir nefes alsak."

Uzun süredir konuşmayan Dila'da araya girdi.

  "Valla ya! Bulunsa da bir oh çeksek."

  "Bulacaklardır. Yani inşallah."

"Hele bir bulsunlar, ilk ben yüzüne tüküreceğim. Gerçi tükürüğüme yazık."

"Tamam anne ya! Şu an da yapabileceğimiz bir şey yok. Bekleyeceğiz. Hem belki de küçük birisidir. Farkına varamıyordur saf duyguları vardır. Hiçbir şey bilmiyoruz sonuçta."

"Kızım sen ne kadar safsın böyle?! Babası kılıklı,"

uyarıcı bir tonla 'anne' dedim 'e' harfini uzatarak. Annem omzunu silkmişti. "Ne var anne anne. Sanki yalan bir şey diyorum. Allah Allah." 

cık cıklayıp önüme döndüm. Annem elini cebine uzatıp telefonunu çıkardı. 

"2-3 gün izin isteyeyim bari, biliyorsun zaten Ayşen Hanım böyle konularda anlayışlı." Annem hafta içleri bir eve temizliğe giderdi. Ayşen Hanım'da dediği gibi gerçekten de anlayışlıydı. Ama böyle bir şeye gerek yoktu. Hemen elindeki telefonu elinden aldım.

"Annem, gerçekten de gerek yok. Hem yarın cuma. Gerek yok ki izin istemene. Ayrıca bu kadar da cesaretli birisi değildir. Korkmana gerek yok. Ya da endişelenmene. "

"Tek bir şartla kabul ederim. Dila da yanında olacak. Anlaştık mı Dila?"

Dila da hemen onayladı. Zaten annem öğle vakti geliyordu. Gerek de yoktu. ama haklıydı da içi rahat değil. Benim de..

Hem, mesaj falan da almıyordum. Sanırım bir heveslik bir şeydi. Yani ben öyle düşünmek istiyordum.


-------------------

Kapüşonumu kafama iyice geçirmiştim. Ellerim cebimde doğrudan sevdiğim kadının penceresine bakıyordum. Az kalmıştı. Hep beraber yaşayacağımız günleri iple çekiyordum. Her ne kadar karakola gidip şikayette bulunmasına sinir olsam da istediği olmayacaktı. Kimse beni bulamazdı. Ah, tabii başka karakola gitmese.. Hoş gitse bile elim uzundu. Arkamda Baş komiser Amcam vardı. Gülümsedim. Bugün onunla göz göze gelişimiz aklıma gelmişti. Hiç çıkmıyordu ki aklımdan! Eh, yakınlarında ki karakolda amcam vardı ve ben direkt şikayeti silmiştim. Amcam ilk kabul etmemişti. Tabii benim isteğimi geri de çeviremedi. Biliyorum, biri öğrense amcam işinden men edilirdi. Her ne kadar küçük bir şey gibi görünse de yasaktı.. Neyse. Sorun çıkmayacaktı. Çıksa bile umurumda değildi! Nisan benimdi. Hiç kimse alamazdı. O benim Nisan Yağmurum'du.. Onsuz hayat yoktu.




NİSAN YAĞMURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin