-7-

11 1 0
                                    

Sabah erkenden kalkıp, üstümü giyindim. Saçlarımı toplayıp montumu da üzerime geçirdikten sonra sırt çantamı sırtıma taktım. Yavaş adımlarla odamdan çıkıp bir bardak su içtim.

 
   Botlarımı ayağıma geçirip kendimi dışarı attım. Sokaktan çıkıp yürümeye başladım. Bundan sonra kütüphaneye gidip çalışacaktım. Evde olunca ders çalışamıyordum. Hemen bir pastahaneye girdim,

  "Bir tane Kaşarlı poğaça ve vişneli meyve suyu alabilir miyim?"

  "Tabii ki" gülümseyip bekledim. Poşeti alıp parayı verdim ve dışarı çıktım. Yürüye yürüye yemeğimi yedim. Daha yolum vardı. Tadını çıkara çıkara poğaçamı yiyip meyve suyumu içtim. Bittikten sonra Kese kağıdını elimde buruşturup çöp konteynırına attım poşeti de çantama koyup suyumu içtim.

Annem beni öldürecekti ondan habersiz gidiyordum, ama mêcburdum. Merak etmesin diye elime telefonu aldım ve Dila'larda olduğumu ve beni merak etmemesine dair kısa bir mesaj çekip attım.

  Aynı şekilde Dila'ya da mesaj attım. Anneme onda olduğumu söylediğime dair.

  Kütüphaneye ulaşmıştım belediyeye aitti. Güvenliği geçtikten sonra asansörü çağırdım. Kabine girdiğimde bir el asansör kapanmasın diye uzatmıştı.  Gözüm bir yerlerden ısırıyordu ama hatırlayamamıştım.

  Gözümün içine bakıp içeri girdi ve başını eğdi. Kat numarasına basıp bekledim. Ani bir hareketle asansörü durdurmuştu.

"Ne yaptığını zannediyorsun?"

Kendimi ileriye atıp asansörün düğmelerine hızla bastım.

  "Sesin çıkmasın."

Asansörün kapılarına vurup 'yardım edin' diye bağırmaya çalıştım. Ağzıma kapanan eller ile kalbim ağzımda atmaya başladı. Ağladığımı bile farketmeden ayaklarımla ona vurmaya çalıştım.

   Boğuk boğuk çığlık atıyordum. Ellerin sahibi -3 e bastı. Otopark katına gidiyorduk. Daha da şiddetle ağlamaya başladım hala debeleniyordum. Asansör kapısı açılınca beni sürüklemeye başladı sırtımdaki çantayı bir köşeye fırlatıp hala çekiştiriyordu.

Elleri ağzımdan çekilince bütün gücümle bağırdım. Tekrar elleri ağzımı buldu. Elini cebine atıp araba anahtarını çıkarttı. Resmen kaçırılıyordum! Kurtulamıyordum da. Belimden tutup havaya kaldırdı tek eliyle de arabanın kapısını açtı. Ayaklarımla arabanın cam tarafına baskı sağladım. O arabaya girmeyecektim.

  "Bu yaptığın suç. Bırak beni. Yardım edin." Sonlara doğru bağırmıştım. Ama karşımda ki adam. Nefes almaktan başka hiçbir şey deniyordu ve bu beni çok sinirlendiriyordu.

  Belki de beni öldürecek. Bu düşünceyle tekrar debelendim. Ve tekrar bağırdım. Ama kimse yoktu ve otopark katında kimseye sesim gitmiyordu.

  Bu sefer beni indirip arabanın içine fırlatmıştı. Yüz üstü düşmüştüm böyle bir hamleyi beklemediğim için. Ben daha doğrulamadan kapımı kapatıp kilitlemişti. Göz yaşlarım şiddetli akmaya başlamıştı.

  Hemen elime telefonu alıp annemi arayacaktım. Ama kendimi durdurdum. Sanırım telefonumun çantamın içinde zannediyordu.

  Cebime elimi uzatıp kontrol ettim ve gülümsedim.

  "Noldu? Bir anda sustun ve gülüyorsun. Delirdin mi yoksa?"

  Onun sesiyle gülümsemem soldu ve yüzüne vurmaya başladım.


  "Bırak beni Allah'ın cezası kimsin sen ne yapacaksın."

  Derin bir nefes alıp kollarımdan tutu ve beni geriye doğru fırlattı.

  "Bana bak Nisan yağmurum beni sinirlendirme. Uslu uslu otur ve gideceğimiz yere kadar sesin çıkmasın yoksa anneni de en yakın arkadaşını da gebertirim. Beni duydun mu" diye bağırdı.

  "Sen kimsin de beni tehdit ediyorsun. Hem hem sen bana Nisan yağmurum mu dedin?"

  Sonra devam ettim.

"O mesajları yazan şehir eşkıyası sen miydin"

  "Evet. Mesajları yazan benim. Ama şehir eşkıyası değilim. Ben Bartu."

    Kahkaha attım, "Polise ihbar ettim seni. Çok fazla mutlu olmanı istemem ama yakalanman an meselesi. Annemler kaçırıldığımı öğrenseler direkt seni söyleyecekler. Bırak beni."

   Gazi çalıştırıp otoparktan çıktıktan sonra oda gülümsedi.

  "Ben de seni üzmek istemem ama ihbarın silinmişti. Ayrıca eğer ihbar ettiğin karakol merkezine annenlerde giderse beni hiçbir zaman bulamazlar."

  "Nasıl? Nasıl silindi benim ihbarım. Ayrıca niye bulamasınlar ki seni?"

  "Sen beni ihbar ettikten sonra ben de amcamın yanına gittim ve sildirdim çok basitti bitanem."

  "Şimdi hatırladım seni. Öncelikle ben senin bitanen falan değilim. Ayrıca o yaptığınız suç. Senden kurtulduğum an hem senden hemde amcan denen o adamdan şikayetçi olacağım."

  Sakin bir şekilde arkama yaslandım ve dışarıyı izlemeye başladım. Tek olduğum an polisi arayacaktım. Gülümsemem yüzümde peyda olurken derin bir nefes aldım.

  

NİSAN YAĞMURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin