"İMKANSIZ MUTLULUK"

98 63 38
                                    


Herkese merhabalar. Ben geldiimm.

Keyifle okuyunuz efenimm


🥀

Düşer ya insan hani. Böyle sert bir şekilde ve bir daha kalkamayacağını düşünür. Üzülür mesela. Ama sorun düşmesi değil de yanlız olmasıdır. Hani düşünce ağlarız ya onun sebebi dizlerimizin acısı mı yoksa bizi kaldıracak kimsenin olmadığını bildiğimiz için mi ağlarız. Gerçekten öyle sanırım insanı diz acısı değil de elinden tutacak kimsenin olmaması daha çok üzüyor.

Bay duygusuz ve Açelya' nın barışmasının ardından hizmetli kadın bizi yemeğe çağırmış ve şu an da görkemli salondaki büyük yemek masasına oturmuş yemek yiyoruz.

Ve masanın büyüklüğü kadar her köşesi yemek dolu. Hemde her metre karesi. Hiç boş alan yok yani. Ama şunun şurasında beş kişiyiz niye bu kadar yemek var anlamış değilim. Resmen tabiri caizse bir orduya yetecek kadar yemek var.

Şimdi bunların azıcığı yenecek de gerisi dökülecek mi. Hiç mi düşünmüyorlar dünyada kaç tane aç insan var. Kaç küçücük çocuk açlıktan ölüyor. Hâlâ bunların farkında değiliz.

Şimdi söylesem bir dert söylemesem bir dert. Belki de dökülmüyordur. Ya yanlış bir şey yaparsam. Neyse ya şu an birde saygısızlık falan ederim ben en iyisi Açelya' ya sonra sorayım.

İç sesimle de hemfikir olduğumuza göre sıkıntı yok demektir.

"Baban ne iş yapıyor demiştin Lina? " Tarık amcanın sorusuyla düşüncelerimden sıyrılıp ona döndüm.

Hay babamın yaptığı işi ya. Kaç kere sordun. Yeter artık yeter.

İç sesime hak versemde bunları dışa vuramayacağım için mecburen cevap verdim.

"Babam bir sitede güvenlik görevlisi efendim."

Kafasını usulca sallayıp dudaklarını araladı.

Geliyor bir tane daha...

"Peki annen onu söylemedin ?"

Yok ben sana burdan bir başlayıp sülalemi anlatayım.

"Annem ev hanımı efendim." Dedim usulca.

Yine kafasını salladı. Ve yemeğine geri döndü.

İçimden bir şükür çekip bende tabağıma odaklandım. Keza bu adamı hiç sevmemiştim. İnsanlara karşı önyargılı biri değilimdir normalde ama bu adamda bir farklılık, bir iticilik var. Gülümsüyor ama öyle bir gülümseme ki buna bin şahit ister.

Ve şunu da gördüm Açelya' ya olan bakışlarında bir baba şefkati değil sanki bir düşmanlık var. Benim babam böyle bakmıyor mesela bana. Ya da Haldun amca da böyle bakmıyor bay duygusuza.

İçimden bir ses diyor ki Açelya' nın intihara teşebbüs etmesinde bu adamın büyük bir payı var.

Resmen kızına bakarken şefkatle değil öfkeyle bakıyor. Sanki evladına değil de düşmanına bakıyor. Karşısında oturan ona büyük kötülükler yapmış bir insan gibi.

İşte böyle babalar yüzünden sevgiye olan inanç azalıyor hatta bitiyor. Mutluluk diye bir şey olmuyor böyle babası olan küçük kızların. Ve asla kimseye güvenemiyor çünkü güvende arkasında duracak bir babası yok.

Yanlızlaşıyor ve hatta bazen hissizleşiyor. O küçük kızların kalbi bizzat babaları tarafından ezilip büzülüp bin parçaya bölünüyor. Ve bir daha birleşmesi de yeniden canlanması da imkansız bir hale geliyor.

YıkımlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin