"ÇALINAN GÜLÜŞLER"

113 66 44
                                    


Geldimmm.

Keyifle okuyunuz efenimmmmm❤️

🥀

Bazen canımız öyle bir yanar, yakılır ki o yangını hiç söndüremeyeceğimizi düşünürüz. Sanki yakıldığı yerden kopacaktır bir parçamız ve biz o parçamızı bir daha asla bulamayacağımızı sanarız.  Umutsuzluğa kapılırız. Aslında haklıyızdır da. Bulamadıkça daha kötü bir hâl alır. Sonra yavaş yavaş o parça gibi biz de kayboluruz kendi içimizde. Bir karanlık oluşturur tam içimize kendimizi atarız ve en dibi görmek isteriz daha doğrusu gördüğümüzü sanarız. Ama aslında hiç bir zaman dibi görmeyiz biz insanlar. Hep daha kötüleri vardır çünkü. Hep daha fazlası hep daha fazla acısı hep kopan daha büyük parçası. Ve kopan parçayı bulamadıkları iyice dibe sürüklediğimiz bir hayatımız. Tüm insanlar yaşar bunu. Herkes acı çeker. Ama her şey farklıdır; acının tonu, parçanın büyüklüğü, üzüntü, keder...

Tek bir bir ortak yönü vardır ki o da bu parçaları koparanların canımızın içi olması. En değer verdiklerimizin olması.
Zaten başka kim acı verebilir ki bu kadar.

Açelya ve ben de bu grubun içinde yer alıyoruz. İkimizin de yıkımı en değer verdiğimiz insanlar tarafından kendi elleriyle yapılmıştı. Ve biz büyük bir enkazın altında kalmış kurtarılmayı bekliyorduk. Ama hataydı işte beklemek hataydı. Bizi kurtarmak isteyen yoktu. Tâki biz birbirimizi bulana kadar. Artık biz vardık birbirimizin hayatında.

Oysa bir gün bile olmadı tanışalı. Bu kadarı da fazla belki ama onu o kadar iyi anlıyorum ki. Ailesi tarafından sevilmemek, anlaşılamamak üzer yorar insanı. Hem de her şeyden de çok.

Dedim ya biz aynı enkazın altında kalmış iki yabancıydık. Acılarımız ve kaderlerimiz ortaktı. Ve biz bir şekilde birbirimizi bulduk. Hem de tam zamanında. Ne eksik ne de fazla...

Açelya ile birbirimizin gözlerine öyle dalmışız ki ancak bir boğaz temizleme sesi duyunca yanımıza birinin geldiğini anladık. Ben hemen toparlanırken Açelya istifini hiç bozmadan gözlerini tekrar havuza dikti. Gözlerimi benim karşımda Açelya'nın sol çaprazına oturmuş olan Bay duygusuza çevirdim.

O ise dudaklarını büzmüş annesini kızdırmış ve onun gönlünü almak isteyen bir çocuk gibi Açelya ya bakıyordu.

Ama... Ama böyle de öyle tatlı ki. Sen ol da onu yeme.

Tövbe manyadın herhalde!

İç sesime hak verip hemencecik bu düşüncemden kurtuldum. Zira insanları kolaylıkla kırabilen insanların tatlı olduğunu düşünmek bile iğrençti. Böyleyim işte hiç bir insana karşı önyargılı değilimdir ama bir insanı nasıl tanıdıysam öyle devam eder. Yani soğuduysam öyle kolay ısınamam. Ya da ısındıysam  kolay kolay da soğuyamam.

"Açelya?"  Dedi yine yüzü gibi tatlı çıkarmaya çalıştığı sesiyle.

Açelya hiç bir tepki vermeden havuza bakmaya devam etti. Dışından hiçbir şey belli etmiyordu ama içinin yangın yeri olduğunu bilmiyordum.

Kalbi kırılan insanların çoğunun içi yangın yeri olurdu. Hele bu yangınlar dışa vurulamıyorsa çok daha büyük olur.

Bay duygusuz sesli bir soluk alıp verdi. Ellerini birleştirip gözlerini ellerine çevirdi. Ama gözlerinde hüzün vardı. Sahiden pişmanlık mıydı gözlerinin içindeki hüznün sebebi yoksa sahtelikten mi ibaretti. Anlamış değilim doğrusu.

Derin bir nefes aldı ve ayaklanarak Açelya' nın hemen önüne yani sehpaya oturdu. Sakince ellerini uzatıp onunkini tuttu. Açelya bu hareketine de kayıtsız kalırken bay duygusuz kaşlarını çatarak elinin birinin Açelya' nın elinden çekip çenesine uzanıp tuttu. Ve yavaşça kendine çevirdi. Gülümsedi ve elinin yanağına çıkardı başparmağıyla okşadı.

Zarif ve sakin hareketleri vardı. Ona hemen incinecek bir dokunuşta kırılacak bir mücevher gibi davranıyordu. Ama deminki adamla bu adam aynı insanlar mıydı? Bay duygusuzun bir ikizi falan olabilir mi ki. Daha az önce kalbini kırdığı bir insana şimdi nasıl böyle davranabiliyor... Şaştım kaldım doğrusu.

Sonra dudaklarını aralayıp "Özür dilerim güzelim." Dedi fısıltıyla.

Açelya kendini geri çekip bay duygusuzun elinin havada asılı kalmasını sağlarken hissizleştirdiği bakışlarını onun irislerine çevirdi. Bir süre öylece baktı.

" Gerçekten yoruldum. Ciddiyim. Sürekli aynı şeylerin yaşanmasından gerçekten sıkıldım. Önce kalbimi kırıyorsun sonra özür diliyorsun. Ya özür dileyeceksen kalbimi kırma ya da kalbimi kıracaksan özür dileme." Dedi ve susmasıyla gözünden bir damla yaş akması bir oldu ama o kimsenin görmesini istemeyerek hızlıca sildi.

Ama bilmiyordu sanırım insan ağlayınca göz yaşı yavaş akarmış.

Bay duygusuz gözlerini kapattı bir süre ve sonra tekrar açtı ve konuşmaya başladı.

" Haklısın birtanem, ne desen, ne yapsan haklısın ama bu son valla son ya nolur affet. Hem ben senin mutlu olmanı gülmeni istemiyor muyum? Beni bilmiyor musun sen güzelim. Sadece yanında yabancı insanlar bulununca böyle oluyor biliyorsun. Ama bir daha olmayacak söz."

"Ama hep aynı şeyler oluyor. Her zaman böyle özür dileyip kalbimi kırıyorsun. Ayrıca Lina yabancı falan değil."

"Tamam güzelin de ben bunu bilmiyordum ki. Bilsem yapar mıyım öyle şeyler. Kırar mıyım kalbini."

Açelya omzunu silkti "Kırmazsın ama kırdın."

Bay duygusuz elini tekrar Açelya'nın yüzüne uzattı. Ama bu sefer daha temkinliydi. Elini yanağına koyarak baş parmağıyla okşadı yine

"Özür dilerim  güzelim. Özür dilerim. Affet lütfen."

Açelya öylece bakıyordu bay duygusuzun gözlerinin içine. Ne görüyordu bilmiyorum ama bence cidden pişmandı en azından ben öyle hissetmiştim. 

İkisi de pür dikkat birbirlerinin gözlerinin içine bakarken bunu ilk bozan Açelya oldu ve güldü.

"Ama en son söz verdiğinde ne dediğini hatırlıyor musun kuzen."

Bay duygusuz kaşlarını çatıp gözlerini kısarak düşündüğünü belirten bir ses çıkardı. Bir süre sonra kafasını iki yana sallayınca Açelya daha çok güldü.

"Ne dedim?" Diye sordu meraklı çıkan sesle.

"Eğer bir daha seni ağlatırsam burnumu ısırabilirsin, demiştin sevgili kuzencim."

Bay duygusuz gözlerini sonuna kadar açık elini burnuna götürdü. Hızla oturduğu sehpadan kalkıp yerine geçti. Açelya buna daha fazla gülerken kahakalarıyla bahçeyi inletmeye başladı.

Gülüşü o kadar saf ve güzeldi ki... Bu kadar güzel gülen bir insanı nasıl ağlatıyorlardı anlamıyorum. Hele aynıdır aslında güzel gülenlerin hiç yüzü gülmez.

Gülüşler çalınır... Ne kadar güzel olsa da.

Çünkü önemsenmez insanların gülüşlerinin ne kadar güzel olduğu. Tek dert o gülüşü çalmaktır.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Şimdiden teşekkürler.

YıkımlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin