7

429 60 100
                                    

Ertesi sabah

"Bulamıyorum işte, yok!" Yamaguchi gece direkt uyuduğu için aklına gelmese de sabah okula gitmek için hazırlanırken telefonunu hatırladı.

"Ne diye bağırıyorsun Tadashi?" Annesi ayaklanmıştı.

"Telefonum yok..."

"Bir de onu mu kaybettin? Sürekli bir şeylerini kaybediyorsun, düzenli ve sorumlu biri ols-" annesi klasik laflarını ederken Yamaguchi çoktan çıktı.

"Nereye gidiyorsun!?" Annesi arkasından bağırdı.

"Okula!" Yamaguchi çoktan kapının oradaydı.

"Bekle-" dese de Yamaguchi çoktan evden çıkmıştı.

Nefes nefese okula gidiyordu, erkenden gidip Tsukki'ye telefonunu sormalıydı. Belki de orada unutmuştu. Ama evleri yakındı, telefonu niye getirmesin ki? Okul bahçesine geldiğinde biri ona seslendi.

"Tadashi!" Arkasını döndüğünde Haru'yu gördü.

"Haru?" Haru onun yanına koştu.

"Sana bir şey oldu sandım, niye mesajlarına cevap vermiyorsun?" Biraz rahatlamış olsa bile hâlâ biraz endişeli gözüküyordu.

"Üzgünüm, telefonumu bulamıyorum."

"Ne? Çalındı mı? Yoksa kayıp mı ettin?"

"Tam olarak ikisi de değil. Birine soracağım." Aynı anda merdivenleri çıkıyorlardı.

Yamaguchi sınıfının önüne vardığında hâlâ erken olduğu için sessizdi. Tam sınıfın önüne geldiklerinde kapı açıldı ve içinden sarışın biri çıktı.

"Tsukki!" Yamaguchi, Tsukishima'nın yanına doğru yürürken Haru değişik bir surat ifadesi takınmıştı. Bu çocuk neden tam ikisi olduğu anda gizemlice dolanıyordu? Tsukki de neyin nesiydi? Yamaguchi, Tsukishima ile konuşurken Haru aralanmış kapıdan içeri bakıyordu. Gözü bir şeye takıldı.

Tsukishima ve Yamaguchi, sınıfa girmekte olan Haru'yu fark etmediler. Haru bir sıraya doğru ilerledi ve sırada duran şeyi aldı.

"Tadashi."

Yamaguchi ona doğru seslenen Haru'yu yeni fark ederek sınıfa girdi. Tsukishima da peşinden.

"Bu senin telefonun mu?" Haru, elindeki telefonu Yamaguchi'ye uzattı.

"Evet!"

"Sıranın tam üstünde duruyordu." Yamaguchi telefonu alırken Haru, Tsukishima'ya bir bakış attı.

"Sende ne işi var telefonun?" diye sözüne devam ediyordu Haru.

"Telefonu bende kalmış. Ben de bir şey olmaz yarın veririm diye düşündüm, nasıl olsa bende güvende." Tsukishima her zamanki bakışlarından birini attı.

Yamaguchi sessizce kendi unutkanlığı yüzünden çıkan bu alâkasız çatışmayı izliyordu.

"Tamam, olay kapandı. Benim unutkanlığım." dedi Yamaguchi araya girerek.

Haru hâlâ öfkeyle Tsukishima'ya bakmaya devam ederken bir yandan Yamaguchi'nin elini kavrayarak onu sınıfın dışarısına götürdü.

"Ne-"

Tsukishima, onlar çıkınca ürkütücü bakışını yapmayı kesti, hatta tam tersi kafası karışmış bir yüz ifadesiyle sırasına oturdu. Saatini kontrol etti, daha dersin başlamasına vardı. Ellerini saçlarından geçirerek tavana bakıyordu ki, sınıfın kapısı çat diye açıldı.

"Az sessiz olsa-" diye mırıldanırken Kageyama, birden yanındaki Hinata onun sözünü kesti.

"Yamaguchiii!!!" Hinata onun kulak zarlarını patlattı. Kageyama göz devirirken Hinata devam etti.

"Aaa, Yamaguchi burada değilmiş." Bir anda kapıyı açıp 'Yamaguchi!' diye bağırdığı için biraz bile mahcup olmamıştı.

Tsukishima yavaşça ona döndü. "Geber git."

"Nereye gidiyoruz? Neden bir anda çıktık? Neden spor salonuna-" spor salonuna geldiklerinde Haru durdu.

"Bilmiyorum, içgüdülerim beni buraya getirdi."

"A-" Haru, Yamaguchi'nin konuşmasına izin vermeden yine sözünü kesti.

"O çocuk tam olarak kim? Hep onunla takılırken görüyorum ama çok kaba biri." dedi Haru.

"Tsukki kaba biri değil." Yamaguchi sonunda konuşmuştu. Haru kaşlarını havaya kaldırırken Yamaguchi devam etti.

"Sadece, sadece herkese hemen ısınmaz. Onu öyle yargılama, sana kötü bir şekilde davranmadı."

"Mesajlarını karıştıran saygısız ve laf soktuğunu sanan biri sadece!" Haru ağzından çıkanın farkına varmadan atladı.

"Mesaj karıştıran?.."

"Bana neden öyle dedi biliyor musun? Telefonunu aç ve mesajlara gir." dedi Haru.

Yamaguchi tereddüt etse de medajlara girdi ve Haru ile olan konuşmalarını açtı.

Haruki

Tadashii! (18.04)

Eşofmanının ceketi bende kalmış. (18.04)

Karışmış sanırım, merak etme kaybolmadı bende güvende lol (18.05)

Yarın veririm! Bu arada yarın eşofmanını giy gel voleybol oynayacağız bak ona göre. (18.05)

Neden mesajları görmüyorsun? (19.32)

Meşgulsün sanırım, umarım iyisindir. (20.56)

"Neden hepsi okunmuş şimdi anlayabildin mi?" dedi Haru.

"Anlıyorum." dedi Yamaguchi. Haru kalan nefesini verdi, rahatladı.

"Ama bu ona saygısız diyebileceğin anlamına gelmez. Ben onun en yakın arkadaşıyım, o da benim. Bir sürü mesaj olduğunu görüp bir şey mi oldu diye açmıştır, gördüğün gibi bir şey yazmamış ve telefonumu geri verdi."

"Çok safsın Tadashi ama-"

"Bir dahaki sefere arkadaşlarım hakkında böyle konuşma lütfen! Seni çok tanımasam da böyle bir şey beklemiyordum, iyi geçiniriz sanıyordum. Dediklerini anlıyorum ama benim en iyi arkadaşımla olan şeye bu kadar çok atlamazsan sevinirim. Şahsen biri senin hakkında böyle konuşsaydı aynı şeyleri derdim." Yamaguchi arkasını döndü ve birkaç adım ilerledi.

"Ayrıca bana saf demeyi de kes." Sözünü bitirdikten sonra başka tek kelime etmeden oradan gitti.

flower bed » tsukkiyamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin