Selam arkadaşlar. Yine sizlerle birlikteyiz. Biliyorum çok uzun zaman oldu. Yaklaşık 10 gündür bölüm yazamadım. Ama duyurumda da belirttiğim gibi çok önemli bir ödevim vardı. Bugün bitirebildim ancak. Sabrınız ve iyi niyetiniz için teşekkür ederim. Her ne kadar yorgun olsam da sizi daha fazla bekletmemek adına hemen yeni bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz.
** Instagram takipçimiz belli bir kitleye ulaştıktan sonra canlı yayınlar yapacağım. Orada soru cevaplar ve sohbetimiz olacak. Ayrıca gelişmelerden haberdar olmak için Instagram hesabını takip edebilirsiniz.
Instagram: hayalimdesevdim1
Sabah annemin uyandırmasına gerek kalmadan enerjik bir şekilde uyandım. Dün çok rahat uyumuştum. Ayrıca çok mutluydum. Ellerimi yüzümü yıkayıp tekrar odama geldim ve okul kıyafetlerimi giydim. Malum bugün okulumuz tekrardan başlıyordu. Üstümü giyindikten sonra hızla merdivenlerden aşağı indim. Annem kalkmış mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Beni görünce "son zamanlarda sendeki değişim beni şaşırtıyordu. Ben bunca zaman değiştiremezken nasıl bir anda değiştiğini merak ediyordum. Anlamış olduk"dedi gülerek. Yine kendim uyandığım için böyle söylüyordu ve sebebini Akın'a bağlıyordu. Annem her zamanki gibiydi işte.
Kafamı iki yana sallayarak oturma odasına Akın'a bakmaya gittim. Hala yatıyor olmalıydı. İçeri girdiğimde kimseyi göremedim. Akın'ın yattığı koltukta eski haline dönmüştü ve gayet düzenliydi. Ben rüya falan görmemiştim değil mi? Dün akşam yaşadıklarım rüya değildi herhalde. Az önce annemin Akın imasını hatırlayınca bunun rüya olmadığına kanaat getirdim. Peki Akın neredeydi o zaman.
Az sonra çalan kapıyla ben bakarım diyerek kapıya doğru koştum. Kapıyı açtığımda beni iki gülen yüz karşıladı. Bense kapıdaki Akın ve kucağında gülerek ona bakan kerem'i şaşkınlıkla izliyordum. Akın'ın elinde ise ekmek vardı. Bana "günaydın" diyerek içeri girdi ve mutfağa doğru ilerledi. Bunlar ne ara bu kadar samimi olmuştu keremle. Kerem öyle yabancılara hemen alışabilen bir çocuk değildi oysa ki. Kimbilir nasıl kandırmıştı çocuğu Akın. Kapıyı kapatıp bende mutfağa doğru yürüdüm. Merdivenlerden hazır bir şekilde inen babamı görünce gözlerimi devirdim. Bende erken kalktığımı düşünüyordum bide. Oysa ki evdeki herkes çoktan ayaklanmıştı.
Mutfağa girdiğimde Akın'ın benim yerime oturduğunu gördüm. Kerem beni gördüğünde "abya ora dit" diyerek karşıdaki sandalyeyi gösterdi. Her zaman beni yanına çağıran kerem şimdi beni karşısına gönderiyordu. Artık kıskanmaya başlıyordum ama.
"Hayırdır birileri yerime göz dikmeye başlamış" dedim şakayla karışık sahte bir sinirle kerem ve Akın'ın karşı tarafındaki bir sandalyeye oturarak.
"Kaleyi içten fethetmek lazım"dedi Akın da benim gibi şakayla karşılık vererek.
"Bizim kalenin duvarları biraz kalındır öyle kolay kolay kimse giremez" diyerek araya girdi babam.
"Düşman olarak girmeye çalışsaydım haklısınız, ama ben dost olarak giriyorum. Kapıyı içerden birileri açar herhalde" dedi Akın babama bakarken.
"O zaman işin daha zor. Bir insanla düşman olmak kolaydır. Ama dost olmak çok zordur" dedi babam.
Annem sofraya hazırladığı şeyleri bırakırken "bırakın şu dost düşman şeylerini de yemeklerinizi yiyin. Sizin okulunuz senin de işin var" diyerek hepimizi susturdu. Yemek kerem ve Akın'ın oyunları ve bizim tek tük konuşmalarımızla bitti. Babam "hadi gelin giderken sizi de bırakayım" deyince biz de kabul ettik ve babamla birlikte evden çıktık. Okula vardığımızda babam "akşam okul çıkışı şirkette görüşürüz ve bir vukuat istemiyorum. İyi dersler" dedi ve bizi bırakıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rastgele Numara | Texting |
Novela JuvenilRastgele seçtiği bir numaraya attığı mesaj hayatını ne kadar değiştirebilirdi ki. Elbette bu düşünceyle atıyordu mesajı. Derdini anlatma amacıyla. Ama hiç umduğu gibi olmadı. ******** BM: Merhaba BM: Öncelikle bir konuda anlaşalım BM: Telefon sapığı...