BÖLÜM 1

14 2 0
                                    

İyi Okumalar!

                                                                                                                                                            MAYIS 2008, BURSA

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                                                                                                                            MAYIS 2008, BURSA

Ayağımda ki bağcıkları  çözülmüş spor ayakkabılarım çamura bulanmıştı. Saygın mahallesinde çocuklar top oynadığı için arabaların park edilmediği eski otoparktaydım. Futbol oynayan erkek çocukları arasında kaçan topların getir götürünü yapıyordum ki benim de futbol oynamama izin versinler. Benden yaş ve cüsse olarak yeterince büyük olduklarından onlarla dalaşmaktan vazgeçeli çok olmuştu. Yine topu kaleye atmak yerine saçma sapan yerlere atan çocuğa sinirle bakıp topu almak için yürümeye başladım. Topu alıp takım kaptanın yanına vardığımda nefes nefese kalmıştım. Ayrıca ısırgan otlarının yanına düşen  topu alabilmek için yeterince çaba harcamış üstüne üstlük ısırgan otunun verdiği kaşıntılı acıma hissini saymazsak bir de bacaklarımda çizikler oluşmuştu.

"Artık bende oynasam diyorum. Saatlerdir top peşinde koşuyorum"

"Hayır oynayamazsın sen" Halbuki bir kez izin verseler nasıl oynadığımı görseler her maça beni de çağıracaklarından yeterince emindim. Ama akıllara kazınmış olan 'kızlar futbol oynamaz' saçmalığına öyle bir inanmışlardı ki nedenini sorgulamıyorlardı bile.

"Neden oynayamıyormuşum ben ?"

"Bir kere kızsın. Bebeklerin bezini bağlayacağına burada futbol oynamak istiyorsun."

"Ne alakası var kız olmakla. Seni yeneceğimden korktuğun için izin vermiyorsun"

"Korkuyla alakası yok erkek adam korkmaz kızım"   Ha birde bu vardı erkek korkmaz, erkek ağlamaz, kızlar futbol oynamaz. Kim karar veriyordu bunlara ? Dünya da bunca çözülememiş sorun varken oturup bunları mı düşünmüşlerdi ? aklım almıyordu.

"Hem cılızsın sen. Bir dokunsak düşeceksin"   Cılızlık konusunda haklı sayılabilirdi. Yaşıtlarıma göre uzun boylu bir iskelettim. Zayıflığımdan dolayı cılız unvanını her yerde yapıştırıyorlardı.

"Beynimin cılız olmasından iyidir"   Bir diğer belirgin özelliğim ise çenemi hiç tutamamamdı. Kaç kere bunun yüzünden başıma iş almıştım. Ama yine de bu huyumdan vazgeçemiyordum.

Bu cümlemden sonra sinirlenip beni yere iten çocuğa karşı yapabileceğim birşey yoktu. Ayakkabıları ile el ve ayaklarıma bastıklarında da bir şey yapamıyordum. Onlarında dediği gibi cılız bir  çocuktum. Boyum uzundu ama bir işe yaradığı da yoktu. On iki yaşına yeni basmış bir kız olarak, karşımda benden yaşça büyük olan bu çocuğu itemiyordum. Yapabildiğim  tek şey ağlamaktı. Çünkü kimse ne kadar küçük ya da cılız olursam olayım, biri bana karşı şiddet uyguladığında karşılık vermeyi öğretmemişti. Bir an da üzerimdeki acının azalması ile ağlamaktan sulanmış göz kapaklarımı kırpıştırdım. Etrafımı net görebilmek için biraz bekledikten sonra az ileride bizden yaşça çok büyük bir abinin beni döven çocuğu tişörtünden kaldırıp onunla konuştuğunu gördüm. Aslında konuşmaktan çok azarlama gibiydi. Gittikçe de sesi yükselmeye başlarken ben şaşkınca onları izliyordum. Sonunda sakinleşmiş olan abi çocuğu yere bıraktığı gibi bana doğru yürümeye başladı. O çocuk çoktan tüy olmuştu. Daha demin bana gülen diğer çocuklarda yok olmuştu.
Muhtemelen kaçmışlardı.
Çoğu diğer insan gibi.
Ailelerinden öğrendikleri gibi.
Dayak yiyen bir kız görünce gülebilmeyi, zoru görünce kaçabilmeyi öğrendikleri gibi.
Kahverengi saçlı uzun boylu abi yanıma geldiğinde elini uzatıp beni kaldırmasını, teselli filan etmesini bekliyordum. Normal olan bu idi. Ama onu tanıdıkça normal olmanın o kadar da bir önemi olmadığını öğreniyordunuz.
O gün bana
'Seni şuan elinden tutup kaldırabilirim. Ama o zaman her zora düştüğünde seni kaldıracak birini ararsın. Onun gibi çocuklarla baş etmeyi öğrenmek istiyorsan önce kendin kalkabilmeyi öğren' dedi.
Beynim hala şoktan ve şaşkınlıktan ne dediğini tam anlayamasa da yavaşça ayağa kalkıp dizlerimdeki toprak tozlarını silkelemeye çalıştım. Annem görünce çok kızacaktı. Hele ki bu olanların sadece futbol oynama sevdam yüzünden olduğunu öğrense herhalde deliye dönerdi.

SAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin