47

2.5K 198 77
                                    

Kapı, chris'in beceriksiz ellerince açıldı, dudakları kasılmış bir çizgi halindeydi ve perçemleri anlına dökülüyordu. Kapıyı açar açmaz gözleri, neredeyse her gün görmeye alışık olduğu yüzü buldu, küçük bir gülümseme yayıldı yanık tenli çocuğun suratına, gamzeleri iki yanağındaydı ve elinde polieliten bir çanta vardı.

"Hey," felix'in sesi telefondaki halinden farklıydı. Daha derin ve yumuşaktı ve siktir, chris çok sevmişti.

"Oh, selam, um, ben chris, zaten biliyorsundur, ben, lanet olsun, içeri gel, yani istiyorsan, yani,"
Diye saçma sapan konuştu chris, fakat felix'in dudaklarından kaçan kıkırtı ve içeriye saçını dağıtmak için attığı adımla trans halinden sıyrıldı. Chris'in dudakları, bu hareketin yarattığı hafif şok ve utancın etkisiyle açıldı, ve chris, felix'i içeriye alıp kapıyı ardından kapatırken felix'in yanakları pembe pembe oldu.

Felix, kalçasını güzel gösteren siyah kot ve omuzlarını saran siyah bir gömlek giyiyordu. Siyahımsı saçları perçemleriyle anlını örtüyor ve heyecanlı gözleri olduğu yerden chris'i izliyordu.

"Hey" chris bir kere daha, bu sefer doğru dürüst, selamladı ve felix'in çantasını otel yatağına bırakmasını izledi.

"Selam," felix ona doğru utangaçça gülümsedi, dudağını ısırıyor ve ne söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Kaslı kollarını kapatan mavi gömleği ve ona ilgiyle bakan siyah gözleriyle chris'in gerçek hayatta karşısında dikiliyor oluşu şüphesiz biraz tuhaftı.

"Ee," chris tuhafça ellerini ceplerine soktu ve birşey olmasını bekledi. Felix'in dudağını ısırışı ve ona perçemlerinin ardından bakıyor oluşu, tek yapmak istediği şeyin felix'i duvara yaslayıp öpmek olmasını sağlıyordu.

"Ee," diye tekrarladı felix, kollarını göğsünün önünde kavuşturdu, kalbi bu küçük otel odasında olabilecek şeylerin fikriyle yerinden çıkacak gibi atıyordu. Chris'e güvenmediğinden değildi, chris etrafındayken kendine güvenemiyordu. Eğer bir şey olacak olsa, mavi gözlü çocuğu reddedemezdi.

"Lanet olsun, bunu benim için fazla tuhaflaştırıyorsun" chris aniden sesini yükseltince felix'in sıçramasına ve daldığı düşüncelerden sıyrılmasına neden oldu.

"Ne yapmam gerekiyor be?"

Chris "sarıl bana" der demez felix'in yanakları kızardı. Kavuşturduğu elleri iki yana düştü ve beklentiyle chris'e baktı.

"Şey, sadece..." felix'in sesi kısılarak azaldı, kaşlarını kaldırdı. "Yapmalı mıyım?" Diye sordu. Chris hüsran içinde ona doğru birkaç adım attı ve kollarını beline dolamadan hemen önce direkt felix'in gözlerinin içine baktı.

Felix, gözleri genişlerken panikledi, fakat çabucak sakinliğini geri kazandı. Kollarını chris'in boynuna sardı ve yaslandığı bedenin verdiği zevkle onu daha da yakınına çekti. Kafasını boynuna gömüp kokusunu içine çekerken neredeyse transa girecek ve chris'i asla bırakamayacaktı.

Chris'i biraz daha yakınına çekerken, "istasyona gelmediğim için üzgünüm," diye mırıldandı. Chris onun saçlarına doğru iç çekti.

"Önemli değil" felix, chris'in tenine doğru gülümsediğini biliyordu ve o an dünyada,  bulundukları halde kalmaktan daha fazla istediği bir şey yoktu.

Felix'in kalbi, chris ondan ayrılıp kızarmış yanağına bir öpücük kondurduğunda delicesine atmaya başlamıştı ve tek hissedebildiği şey, karnında çırpınan devasa kuşlardı. Ama böyle hissetmemeliydi. Daha yeni aisha'yla bir araya gelmişti ve bunu neden yaptığını bilmese de, onunla yeniden ayrılmayı istemiyordu.

Ama şimdi sonuçları unutmak ve yanındaki boş yeri işaret eden yataktaki chris'e odaklanmak istiyordu.

  ****
Smut bekleyenler selam fhlsnfkslfn

Ama dha çk beklersnz djlsnsjdkf

Yazım yanlışı varsa sorry kontrol ettim ama gözmden kaçmştr belki


Neyse vote verip yorum yapmayı unutmayın

Sizi seviyorum

~♥

fuckboy | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin