"Wooyoung sana yaklaşık 1 saat önce eve gelmeni söyledim NERDESİN SEN!!" artık bağırıyordu "Hyung " dedim nerdeyse fısıldayarak"Acil bi işim çıktı iki taraflı oynamanın zor olduğunu biliyorsun" yanımdaki bedene bakıp gülümsedim "San'ın nerde olduğunu biliyor musun?" "Hayır sabahtan beri hiç görmedim" "İşin biter bitmez eve geliyorsun" diyerek telefonu yüzüme kapattı ufak bir kahkaha atıp yanımda ki bedene baktım "Bana ne zaman söylecektin?" "Hiçbir zaman sana söylemek zorunda değildim." tekrardan kahkaha attım "Çocukluk arkadaşım en yakın arkadaşımın birini hamile bırakmasına sebeb oluyor ve ben hiçbir açıklama almıyorum" sakince denize bakıyordu "ama bende hata " dedim hala ona bakarak "Sana her seferinde inanıyorum , ben gidiyorum istersen gel istersen gelme" arkamı dönüp gidecekken kolumdan yakalayıp geri çekti çok klişe davranıyordu "Woo " dedi nerdeyse ağzımın içine fısıldayarak
"Beni delirtiyorsun biliyor musun ?" ve aniden beni öpmeye başladı şaşırmıştım bu yüzden birkaç dakika hiçbir şekilde hareket edemedim kendime gelir gelmez onu hızlı ve sert bir şekilde ittim "Beni istediğin gibi öpebileceğini mi sanıyorsun San ben senin oyuncağın değilim; duygularımla oynamana asla izin vermem anladın mı beni " kıkırdadı "Wooyoung boşuna inkar etme benden hoşlanıyorsun ama bunu kendine yediremiyorsun bu yüzden bana sert davranmaya çalışıyorsun" hiçbir şey demeyip ondan uzaklaşmaya başladım haklı olması beni daha çok delirtiyordu ona aşık olamam çeteyi tehlikeye atamam , hızlıca eve vardığımda azarlanacağımı biliyordum buna hazırlanmıştım "Wooyoung" beni kapının önünde Renjun ve Yangyang karşıladı "ne yaptığını bilmiyorum ama Seonghwa hyung çok sinirli" dedi Renjun "Merak etme" dedim "Ne zaman kötü bir şey yapsak azarlanırız alışkınız" içeri girdim ve tahmin edemeyeceğim bir öfkeyle karşılaştım
"Seni uyardım değil mi?" dedi Seonghwa hyung "Her ne kadar San'a karşı bir şeyler hissetsende saklaman gerektiğini söyledim sana kalbini kırar dedim" iç çektim "yani kalbime söz geçiremediğim için mi azarlanıyorum" "Ne için azarlandığını gayet iyi biliyorsun" "Bilmiyorum ne için azarlandığımı bilmiyorum" o bağırmaya başlayınca bende bağırdım "San'la yatmışsın" sinirle ellerimi saçlarıma geçirdim "Vay canına ne kadarda büyük bir suç" "Wooyoung beni çıldırtma tamam mı bunun bizi etkileyeceğini biliyorsun San'ın umursamaz bir orospu çocuğu olduğunu biliyorsun" sinirli bir şekilde koltuğa oturdum "ve sen Jung Wooyoung her ne kadar umursamamaya çalışsanda bunu umursayacaksın çünkü lanet olası duygusalın tekisin" "Ohh" kahkaha attım "şimdi çaktım meseleyi sorun benim San'la yatmam değil sorun benim duygusal bi orospu olmam kusura bakma Seonghwa hyung ama benim kalbim ne seninki kadar taş ne de San'ınki kadar umursamaz "
Sinirle ayağa kalkıp evden çıktım "Wooyoung çocukça davranma buraya gel !!" tekrar kahkaha attım "Ben mi çocukça davranıyorum hyung ben mi kendini annemiz gibi görüp her işimize burnunu sokup bizi eleştirme hakkına sahipmiş gibi davranan sensin" hiçbir şey demedi "Bunca yıl San'a söz geçiremedin hala da geçiremiyorsun bak bok yolunda ki en yakın arkadaşını sikti" "O arkadaş sensin Wooyoung" "Ya bak işte bana sözünü geçirebiliyordun gittim en iyi arkadaşıma siktirdim kendimi , sal artık beni bıktım hayatıma karışmandan" "Jung Wooyoung buraya gel sorunlarını kaçarak çözemezsin" arkamdan bağırırken ben onu dinlemeyip koşmaya başladım uzun süredir ilk defa özgür hissediyordum
*Seonghwa'nın anlatımı*
Wooyoung beni dinlemeyip delirmiş gibi davranarak koşarak evin bahçesinden çıktığında sinirle kapıyı çarpıp geri eve girdim "Hyung iyi misin?" gelen Xiaojun'du "Çok fazla bağırıştınız merak ettik" teker teker kalan üyelerde inmeye başladı merdivenlerden "Wooyoung hyung nerde" diye sordu Jongho "Umarım evden atılmamıştır" göz devirdi ve Jaemin'in yanına oturdu "Evden atmadım öyle bir şey asla yapmayacağım sadece kafasını toplamaya ihtiyacı var kendine gelir gelmez geri dönecek" Jongho güldü "Geri döneceğinden emin misin en son San hyung'la kavga ettiğinde onu ikna etmek için götümü yırtmıştım" aniden oturduğum yerden kalktım ve Jongho'nun önünde durdum "Ne ima ediyorsun açıkça söyle" omuz silkti "Bir şey ima etmiyorum hyung sadece söylediklerinde haksız olduğunu söylüyorum abim her ne kadar umursamaz bir orospu olsada Wooyoung'a benden çok değer veriyor" "Ve bu seni rahatsız etmiyor" dedi Sungchan kafasını hayır anlamında salladı Jongho "Abimle Wooyoung hyung uzun süredir arkadaş Wooyoung hyung'da abim sayılır o yüzden hiç dert etmiyorum" diğerleri garip bir şekilde bakarken ben alışkındım Jongho her zaman paylaşımcı bir çocuk olmuştu sevdiklerine çok değer verir onları ne pahasına olursa olsun korurdu "İzninizle ben Wooyoung hyung'u arayacağım bu kadar sinirliyken başına başımıza dert açmasın"
*O sıralarda San'ın anlatımı*
Sıçıp batırmıştım ve daha da kötüsü sıvayamayacak durumdaydım tek kelimeyle boka batmıştım , ne hissedeceğimi neden hissedeceğimi hiçbir şey bilmiyordum . Ben iyi miyim , kafayı yiyorum sanırım , bir doktorla görüşmem şart yoksa bu içimdeki hisleri asla anlayamayacağım ama kimseye güvenemem ki tam karamsar düşüncelerimde boğulacaktım ki gelen mesajla elime telefonumu aldım " 'Merhaba Choi San ben Kim Baekhyeon arkandaki bankta oturuyorum ve bir psikoloğum' ne sikim saçmalıyorsun acaba?" numarayı engellemeye yeltenmiştim ki arkamdan bana seslenen sesi duydum "Okudukların doğru Choi San ben bir psikoloğum ve eğer yardım etmemi istersen seve seve yardım ederim" arkamı döndüm ve onu gördüm
"Sana neden güveneyim nasıl emin olabilirim beni polise teslim etmeyeceğini" ayağa kalkıp ne diyeceğini dinlemeden yürümeye başladım "Seonghwa'yla çalıştım o beni bende onu çok yakından tanıyorum ona sorabilirsin , cevabını bekliyorum" hızlıca eve vardığımda evdeki gerginliği fark edememiştim en azından ilk bakışta "Seonghwa hyung seninle konuşmam lazım acilen" "Asıl benim seninle konuşmam lazım nerde olduğunu sorabilir miyim çünkü bana Wooyoung'la yattığını söyledikten sonra ikiniz de ortadan kayboldunuz" güldüm " merak etme Woo'yu hiç görmedim , o evde mi?" kafasını hayır anlamında salladı "Kavga ettik ve kaçtı sen benimle ne konuşacaktın" "Odama gidelim bu özel bir konuşma olacak" dedim bizi izleyen üyeleri işaret ederek "Kim Baekhyeon hakkında ne biliyorsun hepsini anlat" paniklediği açıkça belliydi "Sen nerden tanıyorsun onu" iç çektim sürekli soru sorup sorularıma cevap vermiyordu "Ona görünmeye karar verdim, beni muayene etmeden tanı koyan doktorlara orta parmak çekmek istiyorum" güldüğünü gördüm "Öylese doğru adama gelmişsin kesinlik sana yardım edecektir"
*1-2 saat sonra Wooyoung'un anlatımı*
"Ahhhhh" içimdeki siniri çoktan dışarı vurmuş evimde ne varsa kırmış dağıtmıştım. Öfkem Seonghwa hyung'a mıydı yoksa kendime miydi , tekrar bir çığlık atıp aynaya yumruk attım "Wooyoung!" içeri giren Yeosang'dı lanet olsun ki onlardan her birine ayrı bir pişmanlık duyuyorum hayatlarını adadıkları vakanın başarısız olmasın tek nedeni bendim ve emin olduğum tek bir şey varsa o da yakalanırsak benim canıma okuyacakları , her ne kadar sinirlensemde aileme ihanet edemezdim Shadow benim ailemdi Shadow benim yaşama sebebim onlara ihanet etmek ölmekle bir benim için "Wooyoung kendine gel Wooyoung!" bana bağıran arkadaşıma gülümsedim yaptıklarımı bilse beni burda ölüme terk ederdi hak ediyordum çünkü "İyi misin sen delirdin mi evinin bu hali ne"
"Yeosang" dedim hırıltılı çıkan sesimle "Sana ihanet etseydim ne yapardın örneğin arkandan bir sürü iş çevirsem" kafası karışmıştı "Wooyoung saçmalama kan kaybediyorsun ne dediğinin farkında değilsin" beni doğrulttu ve aynaya geçirdiğim elime baktım oluk oluk kanıyordu "Ambulansı arıyorum" cebinden telefonunu çıkarıp bir kaç rakam tuşladı bilincim yavaş yavaş kapanıyordu itiraz edecek güçte değildim "Wooyoung lütfen kapatma gözlerini ölmene izin veremem" buruk bir gülümseme yolladım ona "Yeo ... bırakda öleyim sırtımdaki bu yükü taşıyamıyorum artık" "Neyden bahsettiğini bilmiyorum ama ben yaşarken asla ölmene izin vermem kardeşim" ağlamaya başladım bilmiyorduki kardeşim dediği şerefsizin hayatını mahvettiğini
*Aynı anda Seonghwa'nın anlatımı*
"Hyung Wooyoung hyung hastaneye kaldırılmış sinir krizi geçirip etrafında ne var ne yoksa parçalamış ve aynaya yumruk atmış" dedi Jongho panikle "kan kaybından bayılmış yanında polis arkadaşları var ama bizden birilerini göndermeliyiz" "Hyung ben giderim" dedi Renjun kısa sürede Wooyoung'la çok iyi anlaşmıştılar o yüzden onu göndermekte bir sıkıntı yoktu hem diğer hayalet üyelere göre (Shotaro'yu muaf tutuyorum malum çok konuşmuyor) daha zekiydi "Bütün gelişmelerden bana haber verceksin sana konumu atıyor Jongho"
*Bölüm Sonu*
Wooyoung deliriyor mu yoksa hayatında değişiklikler mi yapmak istiyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mind is a prison / Woosan ✓
FanfictionGuess my mind is a prison and I'm never gonna get out Started: 28 Ekim 2020 Ended: 28 Mart 2021