15

164 27 35
                                    


İyi okumalar💘

   Yanan ateş ve üzerinden çıkan kıvılcımlara kendimi kaptırırken ayaklarımı kendime çekerek çenemi üzerine yaslamıştım.

  Ayaktaki çocuk soru kağıtlarını katlayıp torbaya doldururken Sera'nın yani namı değer çakma birincinin bakışları birkez olsun üzerimden çekilmemişti ve bu artık olduğum yerde rahatsızca kıpırdanmama neden oluyordu.

  "Artık ona şöyle bakmayı kesecek misin?" Şaşkın bakışlarımı Mark'a çevirdiğimde o çakmanın da mort olduğunu hissedebiliyordum.

  "Teşekkür ederim." Yaklaşıp kulağına fısıldadığımda göğüsünü kabartarak gülümsedi.

  Salak çocuk!

  Kıkırdayarak önüme döndüğümde Cris dudaklarını büzerek bana bakıyordu. Ay bu çocuk git gide daha fazla çocuklaşıyordu.

  "Bak beni aldatıyorsun! NamJoon'dan sonra birde Mark mı?" Kıkırdayarak kafamı omzuna yasladım.

  "Hina ile ne oluyor bilmiyorum ama anlatacaksın kaçışın yok yani bil istedim." Gözlerini kocaman açarak kaçırmaya başladığında güldüm.

Resmen utanmıştı!

"Y-yok öyle bir şey." Kekelemesiyle yüzünü buruşturduğunda kafamı kaldırarak elimi omzuna yasladım.

  "Kelekedin mi sen?" En sonunda oflayarak beni inandıramayacağını anlamış gardını indirmişti.

  "Aramızda bir çekim var ama ne olduğuna anlam veremiyorum." Dudaklarımı birbirine bastırarak onayladım.

  "Sorular hazırr!" Konuşmak için açtığı ağzını elindeki torbayı sallayan çocuğun bağırmasıyla geri kapadı.

  Bakışlarımız sinsi gülümsemesiyle soruları dağıtan çocuğa döndüğünde herkes torbanın içinden bir kağıt çekti.

  "Eveet, kağıtları açmayın diziliş sırasına göre cevaplanacak. Sağ taraf başlasın." Diyerek elini Sera'ya doğru uzatan çocuk ateşin başına oturup hepimizin gözlerinin Sera'ya dönmesini sağladı.

  Sera, soruyu açıp okuduğunda yüzünde beliren gülümseme hiç hayra alamet değildi. Kağıdı hepimize çevirip yazıyı gösterdiğinde nefesimi tutmuştum.

  "Sevdiğin var mı? Bu biraz klişe değil mi sence?" Çocuk omzunu silktiğinde Sera gülümsemesini büyüterek NamJoon'a döndü.

  "Var. Yani sevdiğim var." NamJoon asla ona bakmıyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp Namjoon'a döndüğümde bakışlarının bende olması kalbimi sanki koşu yarışına çıkarmıştı.

  Etraftan yükselen 'ooo' seslerini umursamadan kendi kağıdını açtığında herkes susup merakla ona bakmaya başladı. Tabi aralarından en meraklısı bendim.

  "İleride olmayı istediğin en güzel şey?" Gözlerimi gözlerinden hiçbir şekilde ayırmıyordum -ki onun da benden bir farkı yoktu.

  Kısa bir süre bakışlarını aşağıya indirip hafiften gülümsedi ardından konuşmak için araladı dudaklarını.

  "Baba olmak... yani elbet bir gün ." Mahçup bakışları hala yerdeyken gülümsemesini bozmuyordu ve ben ona bir kez daha aşık olmuştum.

  Herkes sorulara devam etmeye başlamış odakları cevaplayan kişilerde olmuştu. Ben ise verdiği cevaptan beri onu, tüm hareketlerini izliyordum. Her noktasını aklıma kazımak istiyordum belkide.

  Baba olmak, bir çocuğa sahip olmak istediği en önemli, en güzel şeymiş onun için. Kalbi o kadar temiz o kadar güzeldi ki tekrar tekrar aşık olmak elde değildi. O çok farklıydı, her ne kadar güçlü gibi görünse öyle hareket etse dahi içinde küçük bir çocuğu barındırıyordu ve o çocuk bir arkadaş istiyordu sanki.

ACCOMPLISHED▪[KNJ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin