♪♪♪
♪♪♪
"her yerde seni arıyordum, sokaktan geçen onlarca insanın hareketlerinde... onların hem benzerlikleri hem de farklılıkları bana seni hatırlatıyor. fakat içimi dolduran o korkunç şeyi anlatmam mümkün değil. tüm bedenimi esir alıyor ve bende konuşacak güç bırakmıyor."
yeosang kalemini defterinin arasında bırakarak oturduğu masadan ayrılıp pencere başına geçmişti.zaman geçtikçe daha da acıtıyordu bu bilinmezlik, seonghwa'nın ona olan tutumu, nezaketi ve kibarlığı onun çevresini sarıyordu, gözünü karartıyordu. günden güne ona bağımlı olduğunu hissetmesi kendine olan saygısını yitirmesine sebep oluyordu. yorgun bedenini yataktan doğrulturken direkt seonghwa'nın odasına gidiyordu. onun odada olup olmadığına bakıp tekrar işine dönüyordu. sonra sayfalar dolusu yazılar yazıyordu seonghwa'ya. kalp kırıklarını, hissettiklerini yahut hissedemediklerini yazıyordu. her cümlesinin altı kanla çiziliydi. her satır arasında katlanılması zor bir acı vardı.
yeosang sancılı bedenini üzerini değiştirmek için hareket ettirmişti, kazanın üzerinden neredeyse üç hafta geçmişti ama hâlâ yarası sancıyordu. yine de boş durmak istemiyordu, wooyoung gerçekten çok yorgun ve meşguldü bu yüzden. ağır adımlarla mutfağa doğru inerken wooyoung'la karşılaştı ve bir anda azar işitti.
"vay başıma gelenler. sana ayaklanman gereken komutları verdiğimi hatırlamıyorum kang yeosang. her bir adımında maaşından keserim, naş naş yatağına."
yeosang wooyoung'a tatlılık yapmak için hızla hareket etti. wooyoung'un yanağına yanağını sürttü, dudaklarını büzdü ve olduğu yerde sallandı.
"ama sen olmayınca çok sıkılıyorum wooyoung." bu cümleyi tatlı tatlı söylemesi wooyoung'u kusar duruma geçtirmişti.
"bakımınla ilgileniyorum, seninle sohbet edip zaman geçiriyorum ama sen bana saygısızlık mı yapıyorsun? yazık emeklerime yazık." wooyoung başımı başka tarafa çevirip ellerini beline koydu.
yeosang arkadaşının beline sarılarak "bi tane öpeyim barışalım." dedi.
"ahhh bırak beni deli manyak. istemiyorum."
"yahu bir tanecik ucundan öpüceeeemmmm. çok iyiliğin dokundu rica niyetine öpeyim seni."
"şu gencecik yaşımda öpücüğünle sokmak istemem." dedi wooyoung yüzünü geri çekerek. yeosang ise dudaklarını ona doğru uzatmaya devam ediyordu.
salonun ortasından bir ses duydular, tanıdık bir ses.
"rahatsız etmiyorum umarım."wooyoung ve yeosang üstlerini başlarını düzelterek yutkundu ve bu sese doğru baktılar.