2

1.4K 158 26
                                    




Kral emri verir vermez haber ülkenin dört bir yanına yayılmıştı. Kyungsoo'nun dillere destan güzelliğinden haberdar olan tüm alfalar onu elde etmek için sıraya girmişti. Saraya gitmek için hazırlık yapan alfaların hepsi çok güçlü ailelerden geliyorlardı. Güçsüz alfalar büyük omeganın karşısına çıkmaya cesaret edemezken, güçlü alfalar omeganın gönlüne girebilmek için türlü yollar arıyorlardı. Ancak saraya gitmek için hazırlanan tüm o güçlü alfaların arasında  alfaların utancı diye anılan, Güney bölgesindeki krallığın en güçsüz alfası Kim Jongin de bulunuyordu.

En az bir omega kadar güzel olan esmer tenli uzun boylu bu genç, prens Kyungsoo'yu Kuzey bölgesinde kralı ziyaret etmeye gittiği zaman görmüştü.

***

Kim hanedanlığı Kuzey bölgesinden ani bir davet almıştı. Tüm krallıkların birlik olması gerektiğini vurgulamak için yapılan bir davete gitmeleri gerekiyordu. Ancak Kral o zamanlar feci bir hastalığa yakalandığı için davete Veliaht Prensi göndermesi gerekiyordu. Kral bu kararından endişeliydi. Jongin diğer alfalar kadar güçlü değildi. Hatta kurtlar için çok basit olan dönüşümü bile zar zor gerçekleştirmişti. Jongin bu yüzden krallığın utanç kaynağı olduğunu düşünüyordu ancak o kadar güzel bir kalbe sahipti ki, sarayda bulunan herkes onu çok seviyordu.

Babası, annesine çok aşıktı. Bu yüzden annesi kendisinin doğumundan sonra ölmüş olsa bile başka bir omegayla evlenmemiş ve belki de Jongin'den daha güçlü olacak bir alfaya sahip olamamıştı. O yüzden beta olan abisinin yerine kendisi veliaht prens olmak zorunda kalmıştı.

Abisi Baekhyun ise tanıdığı en güçlü betalardan biriydi. Bu yüzden Baekhyun her zaman babasının sağ kolu olmuştu. Kardeşiyle çok samimi değillerdi ancak aralarında herhangi bir düşmanlık yoktu. Jongin onu çok seviyordu.

Nihayet alfa olarak gitmesi gereken davete ulaştığında görkemli saray karşısında heyecanlanmasına engel olamamıştı. Etrafında bir kaç kral ve alfa vardı. Kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak ona bir düello teklif etmemeleri için bildiği tüm tanrılara yalvarıyordu. Buradaki hiçbir alfayı yenemezdi.

Jongin gergin bir şekilde salonun köşesinde beklerken, birden salonun kapıları açılmış ve içeri baş döndüren bir koku dolmuştu. Tüm alfaların baskılayıcı aurasını dindiren bu yasemin kokusu Jongin'in aklını başından almıştı. Bu koku kesinlikle bir omegaya ait olmalıydı. Jongin derince kokuyu soluduğunda ensesinin arkasındaki alfa mührü sızlamış ve belirginleşmişti. Jongin hissettiği bu sızıyla gözlerini kocaman açtı. Böyle bir şey ilk defa başına geliyordu. Merakla onlarca alfanın bulunduğu salona girmeye cesaret eden omegaya baktığında ise adeta nutku tutulmuştu.

Ay gibi bembeyaz ve parlak bir cilde sahip olan, güzelliği perileri bile kıskandıran, zarif duruşuyla gücünü herkesin hissetmesini sağlayan omega, Jongin'in bu hayatta gördüğü en güzel varlıktı.

Daha fazla alfaların onu yiyecekmiş gibi bakışlarına dayanamayan Kyungsoo, feromonlarını gizlemişti ancak Jongin muhteşem kokuyu duymaya devam ediyordu. Diğer alfaların da onun gibi hissedip hissetmediğini merak ederek etrafına bakındı. Evet, sanırım herkes onun gibi hissetmişti çünkü herkes hayranlık dolu bakışlarıyla onu izliyordu.

Kyungsoo'dan sonra salona Veliaht Prens Chanyeol ve Kral tüm heybetlerini göstererek girdiğinde herkes toparlandı. Bir süre sonra salonda bulunanlar Kyungsoo'nun orada olduğunu ve hatta omega olduğunu bile unutmuşlardı. Ancak Jongin gözlerini bir türlü ondan ayıramıyordu. Üstelik mührü canını gerçekten acıtıyordu.

Kyungsoo ise her ne kadar güçlü olsa da buradaki güçlü alfaların auraları yüzünden baskılanmış hissetmesine engel olamıyordu. Omega olsa bile keskin zekası sayesinde devlet iç meselelerine karışma hakkı vardı.

Nihayet babası ve abisi gelince onu izleyen bakışlar aniden ciddileşmiş ve bir süre sonra kendisi unutulmuştu. Ancak yoğun bir alfa aurasına maruz kalmaya devam ediyordu. Feromonlarını salgılamamak için kendini zor tutarken bakışları nihayet kendisini hayranlıkla izleyen gözlerle buluştu. Çikolota kahvesi gözler ve yakışıklı yüz tüm odağını kaybetmesine sebep olurken hafifçe kaşlarını çattı.

Jongin ise omegayla göz göze gelince kalbinin patlayacakmış gibi hızlı atmasını umursamayarak koyu gözlere bakmaya devam etti. Sanki gözlerinde sonsuz bir karanlık vardı ve onu içine çekiyordu. Jongin o karanlıkta kaybolacakmış gibi hissediyordu. Bir süre sonra aniden sertleşen bakışlarla endişelenerek gözlerini kaçırdı. Az önce yaşadığı duygular onun için çok yeniydi. Mührü acı verici bir şekilde sızlamaya devam ederken utandığı için hafifçe kızardığını hissedebiliyordu. Bir omegadan korktuğu duyulsaydı gerçekten büyük alay konusu olurdu ancak Jongin bu omegaya tapabilirdi.

Kyungsoo bakışlarını kaçıran alfayı dikkatle incelemeye başladı. Güçlü bir aurası vardı ama o kadar özgüvensiz duruyordu ki Kyungsoo bir an onun burada ne işi var diye düşündü. Yumuşacık görünen parlak karamel saçları kulak hizasına kadar ve dalgalıydı. Bakışları masum bir çocuğu andırıyordu ama Kyungsoo o bakışların derinlerinde gizlenmiş olan gücü görebiliyordu. Yanaklarına yayılmış hafif allıkla ve kırmızı dolgun dudaklarıyla mükemmel görünüyordu. Kıyafetlerine baktığında kırmızı ve altın sarısı renklerin esmerin kusursuz vücudunu mükemmel bir uyumla sardığını gördü. Kıyafetlerine göre esmer Güney Bölgesinden geliyor olmalıydı. Kyungsoo etkilendiğini kendine bir türlü itiraf edemiyordu ancak etkilenmişti.

Davet sona erdiğinde ve herkes dağılmaya başladığında Kyungsoo kaçamak bakışlarla onu izleyen esmere son bir bakış atarak salondan ayrıldı.

***

Kyungsoo'yu gördükten sonra bir türlü aklından çıkaramayan Jongin, saraya döndüğünde güvendiği bir hizmetkarına Kyungsoo hakkında türlü sorular sormuş ve öğrendikleriyle omegaya iyice hayran olmuştu.

Kuzey Bölgesinden gelen haberi duyar duymaz babasının yanına koşmuş ve onu ikna etmek için bir süre dil dökmüştü.

"Kimlerle karşı karşıya olacağını biliyor musun? Kris Wu, Oh Sehun... muhtemelen bir sürü güçlü alfa daha. Sen onlarla baş edebilecek misin? Gücün buna yeter mi Jongin?"

Odada sadece ikisi vardı ancak Jongin babasının sözleriyle tüm bir ülkeye karşı rezil olmuş gibi hissediyordu. Çok güçlü alfaların olduğunu ve Kyungsoo'nun onu seçmeyeceğini o da biliyordu. Jongin deneme amacıyla da gitmeyecekti. O son kez Kyungsoo'yu görmeye gidiyordu.

"Bunların farkındayım efendim ama size yalvarıyorum. Lütfen bana engel olmayın ve gitmeme izin verin."

Jongin saygıyla eğilip babasına yalvardığında Kral sıkıntıyla iç çekti. Oğlunu seviyordu ve incinmesinden korktuğu için onu vazgeçirmeye çalışıyordu. Ancak o bu haldeyken elinden bir şey gelmezdi. Gidip şansını denemesine izin verecekti.

"Ah... elimden bir şey gelmez o halde. İzin veriyorum git ve şansını dene evlat."

LURK || KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin