"Tekrar karşılaştık tatlı omega. Bu sefer gitmene izin vermeyeceğim."Kyungsoo karşısında gördüğü beden ile neler döndüğünü şimdi anlamıştı. Dragonlar kurnazdı her ne kadar zeki bir krala sahip olsalar da, bu hanedanlığın sinsi planlarını ön göremezlerdi. Kyungsoo bir an gecenin yarısında alfanın aceleyle odalarından çıkıp gitmesini düşündü. Tüm bu olanlar elbette bir tesadüf değildi. Dragonlar bunu da önceden planlamış olmalıydı. Nihayetinde sürünün en güçlü alfasını saraydan uzaklaştırmak, saraya saldırmayı daha da kolaylaştırırdı. Askerler henüz gelmediğine göre saraya da gizlice girmiş olmalıydılar. Tüm bunlar omegaya göre adice planlanmış olan bir saldırıydı. Sonuçta iki taraf da savaş olacağını biliyordu ve böyle gizliden saldırmak ona göre çok adiceydi. Peki neden direkt kendisinin yanına gelmişlerdi? Anlam veremediği tek şey buydu.
Kyungsoo kötü şeyler hissediyordu. Jongin acı çekiyordu bunu kalbinin en derinliklerinde bile hissedebiliyordu. Ancak tam şu anda, karşısında kendisine alay dolu bakışlar gönderen bedene karşı afallayamazdı. Jongin hayattaydı ve acı çekiyordu. Bir an önce buradan kurtulup alfasının yanına gitmeliydi. Ancak o kadar bitkin hissediyordu ki...
Lakin tüm bunlara rağmen, Kris Wu'nun gözlerinin içerisine bakarak alay dolu gülümsemesini sunduktan sonra konuşmaya başladığında, az önce deli gibi kustuğu için titreyen bacaklarını kasarak güçlü durmayı başarmıştı.
"Hah, demek savaş gününü bekleyemeyecek kadar endişeyle dolup taştınız. Böyle sinsi planlar yaptığınıza göre..."
Her ne olursa olsun, Kyungsoo asla ama asla zayıf bir durumda olduğunu belli edemezdi. Midesi tekrar kusmasına sebep olacak derecede yanıyordu, alfanın acısı yüzünden göğsüne korku dolu sancılar giriyordu, kurt formuna dönüşerek son hız Jongin'in yanına gitmek istiyordu ancak yine de şimdi güçlü olmalıydı. Çünkü kurtlar korkunun kokusunu yansıtırsa, düşmanına karşı itaat eden konumuna düşerlerdi. Kyungsoo itaat etmeyi sevmezdi.
"Konuşman ve yaymaya başladığın aurandan bile gerçekten söylenilenler kadar güçlü olduğunu görebiliyorum omega. Ama bu hala bir omega olduğun gerçeğini değiştirmiyor öyle değil mi?"
Kyungsoo duyduğu son derece ukalalık ve tehdit kokan sözlerle solgun yüzüne rağmen güç dolu ciddi bir ifade takındı. Karşısındaki alfa, omegaya yerini bil diyordu. Sanki gözlerinden görünmeyen oklar çıkararak omegaya doğru yöneltiyor ve bir alfayla konuştuğunu ona hatırlatmak istermiş gibi bir duruş sergiliyordu. Lakin elbette Kyungsoo bundan etkilenmedi ve etkilenmediğini de güçlü duruşu sayesinde bir güzel belli etti. O bu zamana kadar babasına yaptığı zoraki itaatten ve bunun tam aksi olarak eşine karşı gösterdiği içgüdüsel itaatkarlığı dışında hiçbir alfaya boyun eğmemişti ve eğmeye de niyeti yoktu. Bu tavrı ise Kris Wu'nun gözlerinden kısa bir anlığına geçen şaşkınlık belirtileriyle başarılı olduğunu kanıtlıyordu.
"Omega olmama rağmen auram bile askerlerini bu kadar etkiliyorsa, bu gerçeklik birçok şeyi değiştirir."
Kyungsoo gerçekten de haklıydı. Tehlikede olduğunu hissettiğinden beri içten gelen bir dürtüyle birlikte anlam veremediği bir şekilde, aurasını eskisinden bile daha güçlü bir şekilde salmaya başlamıştı. Şu an oldukça bitkin ve acı çeker bir durumda olsa bile, karşısındaki beta askerleri zorlamayı başarmıştı. Etrafından karanlık dumanlar çıkıyor gibiydi ve bu aura, iki askeri de zorlayarak terletmeyi başarmıştı.
Kris başını hafifçe arkaya doğru çevirip kısaca askerlerini kontrol ettiğinde, gerçekten omeganın dediği gibi ikisinin de zorlandıkları için kaskatı olduklarını gördü. Aptallar diye içinden geçirse de, aslında omeganın bu gücünden oldukça etkilenmişti. Neredeyse, hissettiği bu güçlü aura, kendisini de baskılamaya başlayacaktı. O düelloyu kazanamadığı için bir kez daha kendisine ve Kim Jongin'e lanet okudu. Eğer Jongin o lanet düelloya katılmasaydı, şu an omeganın bembeyaz boynunu süsleyen izler kendisine ait olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LURK || KaiSoo
LobisomemKim Jongin dönemin en güçsüz alfası olarak biliniyordu. Do Kyungsoo ise en güçlü omegası.