Gece yarısına az bir vakit kala, tüm alfalar nihayet gelmiş ve sadece bakarken bile doyabileceğiniz, mükemmel sofraya kurulmuşlardı. Alfaların, neşeli ama yapmacık kahkahaları tüm salonu doldururken, Jongin tam karşısında dik bir şekilde ifadesizce oturan omegaya gözlerini dikti. Her zaman omegayı içerisinde görmeye alışık olduğu mavi hanbok yerine, kırmızı ve üzerinde altın rengi işlemelerin bulunduğu hoş bir hanbok giyinmişti. Jongin, omeganın kırmızılar içerisinde nefes kesici göründüğünü düşünüyordu. Üstelik sadece kendisi değil, aralarında saçma sapan konular döndürüp yapmacık kahkahalarıyla salonu inleten diğer kral varisleri de omegayı süzüyordu. Jongin hepsine sert bakışlar atmaktan kendini alıkoyamadı.
Yemeğe gelmeden önce, o da kıyafetlerini değiştirmişti. Önceki kıyafetleriyle bu saraya yabancı hissettiği için, siyah hanbok tarzı işlemeli kıyafetini giyinmişti. Hizmetkarların hayranlık dolu bakışlarına baktığında ise, fazlasıyla yakışıklı göründüğünü farz etmişti. Jongin ne zaman onlardan tarafa baksa, anında kızarıyor ve bakışlarını kaçırıyorlardı. Bu durum genç alfayı oldukça tatmin etmişti.
İğrenç kahkahalar tekrar kulaklarını doldururken Jongin yüzünü buruşturmamak için kendisine hakim olarak bitmiş kadehine yöneldi. Eline aldığı altın kadehi dudaklarına götürecekken boş olduğunu fark edip etrafına baktı. Şarap şişesine bakındığını fark eden hizmetçi omegalardan biri, anında yanında belirdi ve kızarık yanaklarıyla Jongin'in kadehini doldurdu. Jongin teşekkür maksadıyla omegaya gülümsediğinde, zavallı hizmetçinin kalp atışları hızlanmış ve dudağını ısırarak zar zor eğilip selam verdikten sonra uzaklaşmıştı. Jongin hizmetçinin bu tavrına sırıttığında üzerinde hissettiği keskin bakışlarla o tarafa döndü.
Omegası, öfkeli bakışlarını bir kendisinde gezdiriyor, bir de arkasındaki hizmetçiye bakıyordu. İfadesizliğini yavaş yavaş bozmaya başlamış ve her an kalkıp hizmetçinin gözlerini oyacakmış gibi tetikte bekliyordu. Jongin'in gözleri, yüzünü delip geçecekmiş gibi bakan koyu gözlerle buluştuğunda, kıskandın demek, ah... ne kadar da tatlı görünüyorsun omegam diye içinden geçirdi ve koyu gözlerin tam içine bakarak şarabını yudumladı. Gözlerini anında kaçırıp abisi Chanyeol ile konuşmaya başlayan omega ise, göz temasını bozan ilk kişi olmuştu.
Kral, bu yemeğe gelmemişti. Kraliçe son zamanlarda aniden hastalanmaya başladığı için, eşinin yanından bir saniye bile ayrılamıyordu. Onun yerine oğulları yemeğe eşlik ediyordu. Bu yüzden herkes çok rahattı. Hatta öyle ki, alfalar sarhoş bir halde kendi aralarında yarın hakkında konuşup gülüşüyor, Jongin'in sinirini iyice bozuyorlardı. Yarın birbirleriyle ölümüne savaşacak kişilerin, şimdi bu görkemli masada kahkahalar eşliğinde sohbet etmeleri çok garipti. Belki de yarın üçüncü derecede bir düello yapılacağından haberleri yoktur diye düşündü.
Ne de olsa onları uyaracak bir omegaları yoktu.
Akşam yemeği gürültülü bir şekilde devam ederken Jongin adının seslenilmesiyle o tarafa döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LURK || KaiSoo
WerewolfKim Jongin dönemin en güçsüz alfası olarak biliniyordu. Do Kyungsoo ise en güçlü omegası.