Dışarıda kar yağıyordu. Ve geniş salonda akşam yemeği yeniyordu. Annesi bir anda yemeği bırakıp temkinli bir tavırla konuşmaya başladı.
"Orion mesajlarına cevap verdi mi tatlım? Yapmamalıydın. O ikisinin arasını düzeltmek için kendi mutluluğundan olmamalıydın."
"Bana cevap verdi. Ama saçmaladığımı söyleyip engelledi. O ikisinin arası düzelmeliydi. Ve düzeldi de. Orion'un sevmediğini bile bile aralarına girmek benim seçimimdi anne. Ve şimdi geri dönmek isteyerek ona yazmam da."
"Canım kızım, böyle olduğunu biliyorum. Bunu sırf o ikisi önceden daha yakın olduğu için yaptığını bildiğim gibi. Ama böyle daha fazla üzülüyorsun. Ve her şey kötüleşiyor."
"Rezil olmayı, yüzsüz olarak algılanmayı umursamıyorum artık. Denemeseydim ne olurdu diye düşünecektim. İşler ne kadar besinlerin oksitlenmiş kalıntısına sarsa da pişman değilim. En azından denedim. Yüzsüz olarak anılsam da benim için önemli değil."
"Düzgün konuş! Ne o besin mesin. Artık onları unutmalısın Lyra. Yoluna bakmalısın. İyi olmak için çabalamalısın. Orion yanında olmasa bile ben varım. Arkadaşın da olabilirim."
"Biliyorum anne. Ama gerçekten iyiyim. Ayrıca arkadaşım olmaya beni azarlamayarak başlayabilirsin."
Diyerek annesine sarıldı ve odasına çıktı. Orion'a son mektubunu yazıyordu. Yazarken bazen gözleri dolu dolu oluyor, bazense hüzünle ışıldıyordu. Böyle anlarda elleri titriyordu. Ve o da yazısı kötüleşmesin diye elinin titremesi geçene kadar yağan kara bakıyordu. Bir süre sonra sonuncu mektubunu yazmayı bitirdi ve mühürledi. Mektubunu diğerleriyle birlikte bir kutuya koydu. Kutunun kapağını kapatmadan içine bir not yazdı.
"Ben Lyra Cygnus, bu mektupları eski bir dostum için yazdım. Ve ondan başka kimse okumamalı."
Kutuyu güvenli bir yere koyduktan sonra güzel bir şarkı açtı. Şarkıya eşlik ederken bir yandan da aynadan kendine bakmaya başladı. Biraz kendini inceledikten sonra banyoya girdi ve kapıyı kilitledi. Suyu açıp kıyafetlerini çıkardı. Beyaz teni ortaya çıkmıştı. Yara izleriyle birlikte. Histerik bir şekilde kahkaha atmaya başladı. Aynı zamanda yara izlerine bakıyordu. Kahkahaları durunca biraz bekledi ve ağlamaya başladı. Küvete girip bacaklarını kendine çekti. Son zamanlarda yaşadığı şeyleri düşünmeye başladı. Yıldızıyla, namı değer Orionla, Vera küsmüşlerdi. Yine. O da kendisinin bu duruma düşeceğini bile bile Orion'a ima yaparak üzülmesini sağlamıştı. Halbuki bu kadar ileri gitmeyi planlamıyordu. İnsanlarla olan iletişimleri kötüydü. Ve bazen gözü dönebiliyordu. Bunun sonuçları kötü oluyordu tabii. Aynı şimdi olduğu gibi. Gözlerinden düşen tuzlu suya gülümsedi. Bugün yıldızlar her zamankinden daha parlaktı. Dikkatini duvara verdi. Yine o şeylerden görüyordu. Gözlerini kırpıştırsa da gitmiyordu. Kendini suyun altına soktu. Biraz daha iyi hissettiğine kanaat getirdiğinde suyun yüzeyine çıktı. Neden yaşadığını sorguladı. Hep acı çekmişti. Ölüm ona cazip geliyordu. Aynı şeker gören çocuklar gibi. Ölümü eski bir dost gibi karşılamak doğru bir davranıştı. Ancak o bunu düşünecek durumda değildi. Eline gelen ilk kesici şeyi aldı ve yavaşça koluna sürttü. Acımıştı. Ama rahatlamış gibi hissetti. Gözlerini kapattı ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Gözlerini açtığında o şeyler geri gelmişti. Koluna bir kesik daha açtı. Gittikçe hafiflemiş ve yorgun hissediyordu. Gözleri yavaş yavaş kapanırken sırıttı. Bedeninin kontrolünü kaybediyordu. Ve o, bunu umursayamıyordu. Başı dönüyordu. Genç kızın gözleri tamamen kapanıp bedeni suyun içine kaydı. Artık yoktu. Hiçlikteydi. O şeylerden kurtulmuştu ve yıldızların yanında yerini almıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GONE
ChickLit"Patlamış mısıra ne dersin Meda?" "Neden olmasın Reg?" "Bence Sun her türlü alır." dedi Regulus büyük bir ciddiyetle. "ilk defa bir konuda hemfikiriz dua et de abin ablama yakalanmasın." dedi Meda aşağılayıcı bir şekilde bakarak. "Ne duası like i ca...